"onun bipolar bozukluğu var."
jimin'nin çenesi şokla açılmıştı.
bunun gibi bir şey hiç beklemiyordu. yoongi bu konudan hiç bahsetmemişti.
onunla paylaşmamıştı.
bu jimin'in canını yaktı, büyük oğlan ona güvenmiyor muydu?
jimin ona her şeyi anlatmıştı, gerçi cevap da vermemişti."o-onu görebilir miyim? o iyi mi?"
kadın başıyla onu onayladı.
"hastanede yatıyor. ama hâlâ gidebilir ve ziyaret edebilirsin."
jimin'in gözleri heyecanla aydınlandı.
her şeyden sonra hyungunu görmeye gidecekti.***
jimin akıl hastanelerinin korkutucu olmasını bekliyordu, tıpkı izlediği korku filmlerinde olduğu gibi.
ama ortada öyle bir şey yoktu.
normal hastaneler gibi görünüyordu.
ve aslında içerisi güzeldi."min yoongi'yi ziyaret için geldim."
masanın arkasındaki kadın sakızını çiğnerken bilgisayarından bir şeyleri kontrol etti.
"kat 3, oda 21."
jimin kafasını sallayıp asansöre doğru yöneldi.
heyecanı her geçen saniye daha da büyüyordu.odayı bulmak kolay olmuştu ve jimin yüzünde bir gülümsemeyle kapıyı çalmıştı.
yoongi'nin bipolar olduğu gerçeği jimin'i biraz bile rahatsız etmemişti.
onun deli veya akıl hastası olduğunu düşünmüyordu.
o sadece yoongi'ydi.jimin'in üzgün olmasının tek nedeni ona daha önce söylememiş olmasıydı.
kapı kesinlikle yoongi olmayan biri tarafından açılmıştı.
jimin'den uzundu ve kahverengi saçları vardı.
bu ona bahsettiği arkadaşı namjoon olabilir miydi?"um, yoongi burada mı?"
oğlan şaşırmış bir şekilde jimin'e baktı.
"evet, burada. sen kimsin?"
"ben park jimin."
yabancı onu hâlâ tanıyamamıştı.
aslında, yoongi'nin park jimin'in adından bile bahsettiğini hatırlamıyordu."benden hiç bahsetmedi mi?"
kahverengi saçlı oğlan hayır anlamında başını salladı.
"içeri gel, şu an kitap okuyor."
jimin odaya girdi ve oğlan onun arkasından kapıyı kapattı.
içeri girdiğinde, elinde bir kitapla yatağa uzanmış olan sarışın oğlanı gördü.
saçları dağılmıştı, dudakları sevimli bir pembe rengindeydi.
en az jimin'e gönderdiği fotoğraftaki kadar solgundu.aniden, jimin'in içi arkadaşına sarılma arzusuyla doldu.
jimin kendisini yoongi'nin üzerine atarken diğer oğlan onları sessizce izliyordu.
sarışın oğlan okuduğu kitabı yere düşürmüştü.jimin ellerini onun boynuna sardığında oğlan şaşkınca dikiliyordu.
yoongi, jimin'in yere düşmesine sebep olacak şekilde onu ittirdi."neden onun içeriye girmesine izin verdin?" yoongi, arkaşı namjoon'a bağırdı.
namjoon dudaklarını ısırdı, yaptığından pişman olmuş gibiydi.
"h-huyung... ailemle birlikte busan'dan gelmiştik ve seni ziyaret etmek i-istemiştim."
yoongi elleriyle sarı saçlarını karıştırdı ve içini çekti.
"defol."
"a-ama.."
"sana defol dedim lanet olası!" yoongi ona bağırdı.
namjoon ise hemşireyi bulmak için odadan koşarak çıktı.
yoongi hastalığın aşamalarından birini daha yaşıyormuş gibi görünüyordu.
ç/n: iyi ve kötü haberlerim var; kötü haber 27. bölüm final olacakmış, iyi haber ise daha 17. bölümdeyiz.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
pen pals, yoonmin
FanfictionOnlar mektuplar sayesinde birbirlerine aşık oldular. I have permission from @cuddlykihyun, thanks for your permission.