*Merhaba arkadaşlar. Öncelikle yapmış olduğum ve yapacağım yazım yanlışlarından dolayı sizden özür dilerim. İmkanlarım buna el veriyor, yazmaya ayıracağım zaman kısıtlı. Bu sebeple bazı durumlarda düzeltme yapmadan yayımlayacağım bölümleri. Wattpad de tak hayalim, ileride kitabımın basılması. Umarım diğer hayallerim gibi beni umutsuzluğa itmez :)
Not: İlk bölümleri telefondan yazdığım için kısa ve heyecanlı değil. Ama lütfen hikayeme bir şans verin ve son bölümleri okuyun. Son bölümlerde kurgu düzeliyor ve derin düşüncelere dalmanızı sağlıyor. Heyecanlanacağınızdan eminim. Tekrar özür diliyorum sevgili okurlarım.
Kitap tanıtımı: Kötü çocuk iyi kızı barındırmayan bir hikayedir. Ana karakterim Deniz, çocukluk arkadaşı Canan'ın katilini bulmaya çalışacaktır. Bu yolda tek yardımcısı erkek arkadaşı Emredir. Canan'ın kendi ailesi ile kendi ailesi Canan'ın ölümünden Deniz'i suçlarlar. Emre Deniz'in hapishaneye girmesini göz ardı edemez ve tüm suçu kendi üzerine alır. Ailesinin yanından kaçan Deniz halasının evinde kalmaya başlar. Yeni hayatının normale döndüğünü düşünen Deniz, yaşayacaklarının farkında değildir.
Gelecek bölümlerden kesitler:
"Emre.. Emre nolur aç gözünü. Emre sensiz başaramam, yaşayamam. Emre lütfen benim için bizim için geleceğimiz için." gözyaşlarıma engel olamıyorum. Emre'nin kurşun yarasına elimi bastırarak kanı engellemeye çalıştım ama nafileydi. Öfkeyle Serkan'a baktım. Gözyaşlarımın arasında yeşeren nefret ve intikam onu gözümde küçültmüştü.
"Bunu sana ödeticem köpek."
........
Anıl gözlerimin içine heyecanla bakarak:
"Seni seviyorum. Artık lise bitti. Mezunuz.
"Evet" diyerek gözlerimi çevirdim. Ellerimi tutarak, sol dizini yere koydu:
"Benimle evlenir misin."
............
Babam saçlarımdan tutarak beni halamın yanına getirdi.
"Bu küçük orospuyu sen bu hale getirdin."
Saçlarımdan bırakarak beni yere itti. Sinsi bir bakışla halamın yanına giderek ona tokat attı.
......
"Alo.. Harun.. Ben Deniz. Lütfen beni ara. Sana çok ihtiyacım var. Babam beni her saat başı dövüyor, ama bedenimden çok kalbim acıyor. Burada olmanı isterdim. Keşke... Her şeyi öğrendim. Canan"ın katili... Dıt..dıt..dıt.."
Multimedyada ki şarkıyı açıp okuyun. :)
Sonsuzluğa gömülmüş hatıralar... Sessizlikle cezalandırılan gerçekler... Hayata hiç küstüğünüz oldu mu? Ya da savaşacağınız bir şeyin kalmadığı? Tozlu geçmişle kendi ruhumu hapsettiğim bir geçmişim var. Gözyaşlarımdan sel olan damlalar.. İşte o selde erkek arkadaşım Emre'yi, çocukluk arkadaşım Canan'ı kaybettim. Emre hapishanede Canan ise artık bir melek. Hayat ne komik değil mi? Asla kaybedeceğinizi düşünmediğiniz insanların ellerinizden kayıp gitmesi... Gerçekten o kadar çok ağladım ki artık birisi bana dokunsa ağlamaya başlıyorum. Ne de olsa bünye alıştı. Hayatın artık beni üzüp, kahredeceği bir şeyi kaldığını sanmıyorum. Belki de bu durumda yanımda olması gereken ailemde hissizliğime hissizlik katıyordu. Yalnızdım, yalnızlığımla beraber yalnızdım. Canan, ilk ve tek arkadaşımdı. Hayal kurmanın ne kadar güzel olduğunu onunla keşfettim ben. Hayal kurarak gerçeği bir nebze olsun yaşamayı... Şarkılar, masallar ve sözler dostluğumuzun yanında hiç bir şeydi. Arkadaşlığımızı bozmak isteyenlerin akli dengesini bozuyorduk beraber. Kim olduğumu ve ne olacağımı onunla yaşadım ben. Sanki iki bedende tek yürek gibiydik. Hani derler ya, aynı yatıp aynı şeyi yiyorlar diye, işte biz bu sözün temsiliydik. Bir sözdü bizi birleştiren 'merhaba'. Bir sözdü iliğime kadar hissettiğim, gözyaşlarımın kan olup aktığı, sözcüklerin kifayetsiz kaldığı...'Öldür' işte benim yaşamımı bitiren sözcük. Canan, kollarımda sessizliğe gömülmüştü. Benim için o anda dünya yavaşlamıştı. Nefessiz kalmanın, acının ve ölümün ne olduğunu anlamıştım. Ayrı bedenlerde de olsak o benim kardeşimdi. Her şey o gün o kadar çok gelişti ki, hızına ayak uyduramadım. Ailem ve Canan'ın ailesi, Canan'ın ölümünden beni suçladılar... Kendi ailem bile beni suçlarken polislere karşı ayakta duramadım. Anlatamadım öyle bir şey yapamayacağımı. İçimde fırtınalar kopsa da, sustum. Susabildiğim yere kadar. Hapishanede bir hafta kaldım. Ardından ilk göz ağrım ilk aşkım Emre, suçu üzerine aldı. Yapmadığı şey için hapishaneye girdi. O gün ikinci kez öldüm ben. Ve artık yaşayan bir ölüyüm...
.....
Hapishaneden çıktığımda ailem beni eve almadı. Yaptıkları açıklamaya göre, Canan'ı ben öldürmüşüm ve hala tehlikeliymişim. Hangi aile çocuğunu dışarı atar ki? Evet doğru. Benim ailem. Annemin evde sözü geçmez. Babam ise evin kalbi ve beynidir. Bütün kararları o verir. Yüzüme bile bakmamasından anlamalıydım eve almayacağını. Halamın kulağına gitmiş olacak ki, İzmir'den gelip beni evine götürdü. Babam, ben hapishanedeyken kıyafetlerimi yaktığı için İzmir'e pek bir şey götürememiştim. Babamın davranışlarından tek anladığım şey, lanet baş belası bir evlattan başka hiç bir şey olmayışımdı. Belki de öyleydim. İzmir'de düşük eğitimli bir liseye kaydoldum. İçimde gram okuma hevesi kalmadığından halama okumayıp çalışacağımı söyledim. O ise cevap vermeden terliğine davrandı. Unutmak isteyip unutamadığım çuvalla şey varken, arkama bile bakmadan korkak gibi kaçtım. Ankara'da kalıp, Canan'ın katilini bulmam lazımdı. Hem Emre için hem de kardeşimin kanı için. Kaçmak zorunda kaldım. Ama cepte beş kuruş olmayınca olmuyordu işte. Ayrıca babamı tanıyorsam eğer, beni yaşatmazdı. Çünkü hapishanede onun yaptığı şeylerden bahsettim. Onun kasap dükkanında normal et yerine at eti sattığını söyledim mesela. Ama bu en hafif suçlu olanıydı. Artık halamın yanında kalacaktım. Halama, geçmişi bir kenara bakıp her şeyi unutacağımı söyledim. Fakat bu, ona söylediğim minik bir yalandı. Adeta kalbim o katili bulup öldürmek için atıyordu. Düşündüğüm tek şey Canan'ın katiliydi.
*Bölüm düzenlenmiştir.*
Eğer kurgumu ve anlatımı beğendiyseniz lütfen boş geçmeyin vote+yorum yapın :) Çok teşekkürler :)
Ve umarım kütüphanenize kaydetmişsinizdir. :) <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENDEKİ BEN
Aktuelle LiteraturGeleceği uğruna geçmişinden sildiği anıları hatırlayıp, canından çok sevdiği arkadaşı Canan'ı öldüren kişiyi bulmaya çalışacaktı. ''Kalbime söz geçirdim diyelim, peki ya beynimi karanlığın içinden nasıl çıkaracağım... Soruyorum sana, her uyandığında...