Bugün kendimi biraz daha iyi hissediyordum. Yaşadığım şoku yeni yeni üzerimden atabilmiştim. Halam hiç yanımdan ayrılmamıştı ve evden gelirken kuzenlerimi de yanında getiriyordu. Halamla beraber gelmiş olan kuzenlerim, halam yanımda kaldığı için eve yalnız gidiyorlardı. Bugünde aynısı olmuştu. Tam Mert ve Oğuz gitmeye hazırlanırken hemşire içeri girdi ve:
"Deniz hanım, doktor bey son kez sizi muayene edecek. Eğer isterseniz taburcu olabilirsiniz." Doktor kapıda beklemeden yanıma gelip boğazımı incelemeye başladı. Elinde ki kağıda bir şeyler karaladı ve:
"Boğazında ki morluklar az da olsa düzelmiş. Peki konuşmayı denedin mi?" soruyu bana yöneltmesine rağmen halam benden önce merak edilen cevabı verdi:
"Evet doktor bey konuşuyor zor zahmet. Ama size bir şey soracağım. Yeğenimi bu hale getiren o çocuğu davaya versek kazanır mıyız?" halamın dediklerini duyduğumda ise ona sert bir bakış atıp:
"Hala bu konu kapandı. Artık daha fazla kötü şey yaşamak istemiyorum. Onu da Allah'a havale ettim." Boğazımın acımasına rağmen hiç bir tepki vermemiştim. Çünkü bir an önce taburcu olmak istiyordum.
"Bu size kalmış bir şey. Benim sizi yönlendirmem doğru olmaz. Fakat eğer açarsanız kazanma ihtimaliniz çok yüksek." Doktorun dedikleri halamı gaza getirmiş olacak ki bana yan gözle bakarak:
"Bunu öğrendiğim iyi oldu." dedi.
"Halacığım ama doktora söylemediğin bir şey var. O çocuk sinir hastasıymış." Halam burnunu kıvırarak:
"Hıı öyle bir şeyler dedi buraya gelince ama bence o korktuğu için buraya gelip özür diledi. Ayy kızım sonuçta seni boğmaya çalıştı. Her türlü zararlı ve bunu bildiği için geldi özür dilemeye."
"Evet ama ondan önce gelen çocukta aynı şeyi söyledi."
"Olsun kızım nereden biliyorsun iş birlikçisi olmadığını? Sonuçta sadece bir haftadır okula gidiyorsun." Bana sorduğu soruyu cevaplamam için dik dik baktı.
"Hala bu konuyu evde konuşalım." Mert huysuzlanarak:
"Anne, Deniz kendi başının çaresine bakabilecek bir kız. Bence ne yapması gerektiğini söyledin tamam ama yapacağı şeylere karışma bari" Mert'in benim yanımda olması bana iyi hissettirmişti.
"Tamam kuzum, evde konuşalım." halamın yüzü düşmüştü. Doktor:
"Tamam öyleyse sanırım taburcu olmak istiyorsunuz Deniz Hanım."
"Evet, istiyorum."
"Peki o zaman. Muayenenizi yaptım ve iyi olduğunuzu gördüm. Taburcu olabilirsiniz." Elinde ki kağıda bir şeyler karaladı ve halama uzattı.
"Bu reçetede ki ilaçları aksatmadan kullansın. Eğer bir sorun olursa gelirsiniz. İyi günler" diyerek kapıya yöneldi. Halam:
"Teşekkürler doktor bey." diyerek elinde ki kağıdı inceledi. Hemşire:
"Evet şimdi isterseniz hastane masraflarını ödemeye gidip çıkışınızı yapalım."
"Olur." diyerek halamla birlikte çıktılar. Bir an içimde bir kıpırtı olmuştu. Ya çok pahalı ılursu? Ya halam ödeyemezse? İçimde uçuşan kelebekleri durduran Mert oldu.
"Eee güzellik taburcu da oluyorsun. Senden iyisi yok." diyerek göz kırptı. Oğuz ise okulda ki komik anılarını anlatarak beni güldürmeyi başarmıştı.
........
Eve deldiğimiz de içimi huzurla birlikte endişe kapladı. Eniştemi gördüğümde utandım. Çünkü hastane masraflarını halamın ödediğini duyup halama kızmasından korkuyordum. Halam son bir haftadır etrafımda iyiliğim için pervane olmuştu. Onu olan sevgim günden güne artıyordu.
"Gel kızım üstünü değiştirelim." diyerek kuzenlerimin kollarında duran elimi kendi koluna koyarak odaya götürdü.
"Gel bakalım otur yatağına. Güzel kızım iyisin değil mi?" gözlerine baktığımda gözlerim yaşardı. Uzun süre annem olduğunu hayal ederek ona sımsıkı sarıldım. Annem olmasa da annem kadar değerliydi benim için.
"Çok teşekkür ederim halacığım. İyi ki varsın." diyerek akan gözyaşlarıma rağmen sarılmaya devam ettim. Beni kendinden uzaklaştırdı ve gözyaşlarımı sildi.
"Önemli değil bir tanem. Her şey düzelecek güven bana. Neyse duygusallığı bir kenara bırakalım ve üstünü değiştirelim." Pijamalarımla son derece rahattım.
"Teşekkür ederim halacığım." diyerek ona gülümsedim. Karşılıklı o da bana gülümsedi ve daha sonra dışarı çıktı. Halamın arabada dediği şeyi düşünmeye başlamıştım. Dediğine göre doktor çabuk iyileştiğimi söylemiş ve bu durum için en fazla iki gün rapor verebileceğini söylemişti. Beni korkutan iyileşip iyileşmem değildi. Okula döndüğümde alacağım tepkiydi. Ve canımı sıkan ikinci şey ise hastane masraflarının ne kadar olduğunu öğrenerek iki mislisini halama ödemekti. Kabul etmeyeceğini biliyordum ama vermem gerekiyordu. Halam için vermeliydim.
.....
Tam uykuya dalmak üzere iken Oğuz içeri girdi.
"Kuzen bak! Haber olmuşsun." elindeki telefonu bana gösterdi. Haberi görünce neye uğradığımı şaşırdım. İnternet üzerinden paylaşılmıştı ama yayımlayan çok ünlü bir siteydi. Yani bu durum da Ankara'da ki ailem ve arkadaşlarım görebilirdi. Haberi sesli okudum:
"Ünlü psikolog Yavuz Berduş'un oğlu Anıl Berduş, 18 yaşında ki liseli genci ( Deniz Soykan) öldürmeye çalıştı." Tane tane okuyarak algılamaya çalıştım. Bir an için kendi resmimi görünce kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı. O kadar korkunç görünüyor olamazdım. Kuzenim odamdan gitmişti. Tekrar yanlız kalmıştım. Bu iki günü üç şey ile geçirmek istiyordum. Uyumak, uyumak ve yine uyumak...
Not: Yeni bölüm çok kısa sürede gelecektir. Sevgi ve saygılarımla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENDEKİ BEN
General FictionGeleceği uğruna geçmişinden sildiği anıları hatırlayıp, canından çok sevdiği arkadaşı Canan'ı öldüren kişiyi bulmaya çalışacaktı. ''Kalbime söz geçirdim diyelim, peki ya beynimi karanlığın içinden nasıl çıkaracağım... Soruyorum sana, her uyandığında...