Ölüm Dansı...

43 4 1
                                    


Merhaba Canlarım ... Sizden istediğim tek şey okurken Yiğit ve Hilal in sahnesinde sevdiğiniz Duygusal, romantik bir Aşk şarkısı dinlemeniz..

Keyifli Okumalar :)

Hilal'den

Arkamdan adımın söylenmesi üzerine kafamı çevirdiğimde esmer bir çocukla karşılaşmayı beklemiyordum. Aslında yüzü oldukça tanıdık gelirken nerede karşılaştığımızı bir türlü çıkaramıyordum. Benimle konuşmak istediğini söyleyince , başka zaman olsa hemen itiraz edecek olsam da Yiğit'in sert bakışlarından ve ortamın kasvetli bir o kadar bunaltan havasından uzaklaşmak için kabul ettim.Plajın sonundaki ağaca geldiğimizde sırtımı ağaca yaslayarak benimle konuşmak isteyen çocuğa bakmaya başladım. Adımlarını bana doğru atarken bedenim korkudan gerilmeye başlamıştı. Ellerini kaldırarak aniden belime doladığında ne yapacağımı bilmez halde kollarım havada asılı kalmıştı. Zar zor düzene soktuğum nefesim titrerken cılız çıkan sesimle;

''N-Ne yapıyorsun?''diyebilmiştim alçak bir sesle. Eğer bağırırsam Cem ve Yiğit soluğu yanımda alacaklardı ve bu çocuğun ağzı ile burnunun yerini değiştirebileceklerine de emindim.

''Yapma prenses, beni tanımamış olamazsın'' dediğinde ama bu ses ve prenses demesi

'' E.. E-ege'' diyebilmiştim korkunun yerini heyecana bırakan sesimle.

''Ee yani prenses aşk olsun tanıyamamıştın'' dediğinde havada kalan kollarımı boynuna indirerek ona sıkıca sarılmıştım.

''Aslında tanımasaymıymışsın ki'' diye sıktığım kollarımdan dolayı boğuk çıkan sesiyle konuştuğunda tek elimle omzuna vurarak geri çekilmiştim.

''Nereden çıktın sen'' diye ona yaklaşıp göğsüne başımı yasladım. Kollarımı beline doladığımda başımın üstüne bir öpücük bırakarak kulağıma yaklaştı ve alaylı sesiyle;

''Gerçek olanını mı duymak istiyorsun ?'' dediğinde vereceği cevaptan hiçte memnun kalmayacağımı belli edecek halde yüzümü buruşturarak,

'' Hiç değişmemişsin hala terbiyesizsin'' dediğimde gülerek beni tekrar kolları arasına aldı.

'' Seni özlemişim'' dediğinde,

''Benim kadar olamaz ''diyerek biraz daha yaklaşmıştım ona. Ege... Çocukluk aşkımdı... Küçükken ailelerimize hep evleneceğimizi söyler ,gizlice evden kaçtığımda girdiğimiz mağazalarda gelinlik ve damatlık giyinerek resimler çekinirdik. Her zaman benden çocuğu olmasını söylerken de belliydi bunun böyle arsız olacağı zaten ;ama bildiğim diğer gerçekse onu gerçekten özlemiş olmamdı.Ayrı kaldığımız onca zamandan kısaca bahsederek küçük bir sohbet ettikten sonra koluna girerek adımlarımızı masamıza doğru atarken bizim çocukların gözü bir benim bir de Ege'nin arasında gidip geliyordu. Cem ve Buse şaşkınlıkla irileşmiş gözlerini, Yiğit tam tersine kısarak çatık kaşlarıyla süzüyordu bizi. Daha fazla bu bakışlara maruz kalmamak için;

'' Arkadaşlar bu Ege.Benim çocukluk arkadaşım ,dediğimde Ege lafa atlayarak'' Aşkı.. Çocukluk aşkı'' diye cevapladığında Yiğit'in yumruklarını sıktığını görebiliyordum. '' Aşk ateşi çabuk sönmüş bakıyorum da çocuklukta kaldığına göre'' diyerek sahneden aramıza dalan Buğra'ya sinirle bakmaya başladım.

'' Belki de sönememiştir. Sadece küllerinden doğabilmek için körüklenmeyi bekliyordur ha ? Olamaz mı?''

Sağ tarafımdaki Ege'nin karnına dirseğim ile vururken '' Ne yapıyorsun ya'' diye konuşmuştu. Gözlerimi ondan alarak; ''Beni ziyarete gelmiş ,her yıl bu zamanlarda yazlığımıza gelirdi. '' diye devam ettim. Her yıl geldiği falan yoktu yoksa ilk gördüğüm anda tanımamam imkansızdı ama Yiğit'in öfkeli hali bana böyle demem için baskı uyguluyordu.Cem ve Buse'yi göstererek tanıştırdıktan sonra Yiğit'e dönerek; ''Bu da Yiğit , yan komşumuz Salih dedenin torunu. Geçen akşam tanıştık ve Emre arkadaşı.''dediğimde Yiğit söylediğim sözler üzerine öfkeli gözlerini bana çevirdiğinde,Ege elini memnun olduğunu göstermek istercesine uzatmıştı, Yiğit Ege'ye yaklaşarak ''Aşkı, sonsuz aşkı'' diye fısıldamıştı. Diğerlerinin dediklerini duymadıklarını dilerken Ege 'ye bu konuyu daha sonra konuşacağımıza dair bakmıştım '' Vee bu da'' diyemeden Buğra lafa atıldı :

Oluruna Bıraksam Olur Musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin