Gecenin son merhabası:) Yoğun ve çok sancılı bir gündü benim için ama Ünzile bu bölüm çok mutlu...:)
Medyaya koyduğum şarkıyla dinlemenizi tavsiye ediyor ve keyifli okumalar diliyorum... Oy ve yorumlarınızla..:)
7.Bölüm
''Maviye Çalar Gözlerin''
Çeşit çeşit göz olurdu...Kimisi güzel bakardı,kimisi kötü ama bu adam diz boyu aşk bakıyordu bana...
Yanlış görmüyordum değil mi?
Bana mı sevgilim demişti?
Yok ben kesin ölmüştüm ve cennetteydim... Mavi mavi bakıyordu ya o gözlerle... Göklere çıkmışım da kanat takmışlardı ruhuma... Öyle güzel bakıyordu ki...Ben küçük Ünzile olmuştum da bayram sabahına uyanan o küçük umutların gölgesinde varoluyordum...
Her kız çocuğu gibi isterdim ki babama aşık olayım...
Her kız çocuğu gibi isterdim ki imkansız da bir aşkım olsun..Uzaktan sevmeye bile gönüllüydüm oysa ben ama elime haram değdiğinden bu yana kendimi ne yaşamaya,ne gülmeye ne de böylesi güzel bir adama bırakın layık görmeyi yanımda görmeyi bile yasaklamıştım.
Umut etmek öldürürdü...Hele umutlarınız körse...Umutlarınız sağırsa...Hani derlerdi ya bazı insanlara duymuyor,görmüyor..Oysa görmeyen göz değil duymayan kulak değildi..İnsanlığımızdı.
Ve ben şimdi araftaydım...
Bu mavi gök beni çağırıyordu. Kanatlarımı takmış bana gel diyordu. Hazır mıydım onunla uçmaya? Ya kanatlarım kırılırsa...Ya beni tutamazsa diye korkularım vardı ama hangimizin yoktu?Tamam benim korkularım ne giydiğim eteğe kızacak bir baba ne eve geç gittiğim için kızacak bir anne değildi?
Korkularımın sonu uçurumdu...Korkularımın sonu bir daha kalkmamak üzere yıkılmak olsada var mıydı bende bu kadar Yakup?
Başımı kaldırıp baktım gözlerine...Sessiz sessiz konuştu benimle maviler...
'Korkma...'
'İncitmeyeceğim'
'Söz...Ünzile...Söz...'
'Bırak seveyim seni...Gözlerimle...Sözsüz...Sadece mavilerimle söz...'
Gülümsemem yüzüme yayılırken bir adım yaklaşıp ellerimle yüzünü avuçladım... Gözleri parladı,mavilerinde oynaşan her pırıltıya aşık oldum yeniden,yeniden ve yeniden...
''Varım Yakup,seninle kırılmaya,dökülmeye ama ne olur canımı yakma...ne olur incitme Yakup...Çünkü ben sana gelirken yaralarımla geliyorum...Eğer bir gün pes edersen dayanamam Yakup... O maviler benden uzaklaşırsa dayanamam..Ölürüm...'' Elleriyle o da benim yüzümü avuçlarına hapsetti.
''Bana bakmaktan korkma...Bana güvenmekten korkma Aşk,bana gelmekten korkma,dayanmaktan...söz sana sahip olduğum,inandığım her şey adına söz Aşk...sen bana geldin ya çıkışın yok be bu gönülden Ünzile...''
Ellerini ellerime sardı ya biliyordum ki ben bu adamın kırıp döktüklerine bile razıydım. Yol boyunca ne ben konuştum ne o konuştu. Müstakil,bahçeli bir evin önünde durduğumuzda arabadan inip yanıma geldi ve elimden tutup beni çıkardı.
Korkuyordum ama korkularımdan daha çok hissettiğim şey heyecandı. Yakup asla benim üzüleceğim bir şey yapmazdı biliyordum,biliyordum da işte gel de onu içimde ki kırık dökük olan Ünzile'ye anlat. Ne olursa olsun,ne kadar zaman geçerse geçsin sanırım ben hep kırıldığım anda kalan parçamın kıyılarında dolaşacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vesikalı Yarim - Kadın Serisi (II)
General Fiction…Vesikalı Yarim… İnsan bir kere düşmeye görsün neler söylerler söylerler de bir tek Allah’ın kulu demez… İyi misin? Sen mi istedin? Hoş kim ister be sermaye olmayı? Kim ister ter kokuları altında kalmayı? Oysa en iyi bildikleri şeydir kınamak… aşağı...