Merhaba küçük ailem...:) Ben çok çalışkan oldum bu aralar...:)Geldik Ünzile'yle...:) Bu bölümü yazmak benim için çok zordu...Kırıldım,yaralandım...Kolay değildi yazmak... Dilerim okurken size de geçer duygularım...
Medyaya koyduğum şarkıyla dinlemenizi tavsiye ediyorum..Keyifli okumalar..Düşüncelerinizi bende esirgemeyin ne olur...Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum... Bölüm kısa oldu ama yazamadım,gitmedi ellerim fazlasını yazmaya...Diğer bölüm uzun bir bölüm yazacağım...:)
5.Bölüm ''Karakolda Ayna Var Kız Kolunda Damga Var...''
Kalp yerinden çıkar mıydı?
Kalp neden bir tek kişiye böyle atardı?
Oysa benim kalbim yaralıydı... Atmamalıydı ki...
Gözleri yakından daha mı güzeldi bu adamın yoksa baktıkça mı güzelleşiyordu? Allah'ım o kadar güzeldi ki...Bir erkeğe yakışmayacak kadar güzeldi...sadece yüzü değildi üstelik bakışları,kalbi her şeyi güzeldi bu adamın.
Bana soru mu sormuştu o? Ne demişti ki? Kollarında kıpırdandığımda beni nazikçe yere bıraktı ama uzaklaşmadı. Yaklaşma demek istedim. Ben o kokuya hapsolursam yapamam sensiz be adam...bakma böyle güzel bakarsan ben kalamam o güzel bakışların olmadan adam...
''Bakmaya devam mı edeceksin yoksa söylemeyecek misin?'' Neyi söyleyecektim ki? Gözlerine koskoca gökyüzünü sığdırmışsında,bakıyorsun ya adam bana, ne aklı kalıyor benden ne de Ünzile...
''Şe-şey ne sormuştunuz?'' Allah senin belanı versin Ünzile... Söylediklerimle dudakları kıvrıldı. Yüzünde her zaman ki bakışları vardı ama o mavi gökyüzünde başka bir kanat çırpıyordu kuşlar...
Sakalları kumraldı ama arasında sarılar da vardı. Acaba nasıldı ona dokunmak?
Bana ilk kez 16'ımdayken dokunmuşlardı. Hala hissediyordum o dokunuşları. Hala elimle derimi yüzesim geliyordu o dokunuşları çıkarmak için...
Siz hiç kendinize yabancı düştünüz mü?
Bedeninize,etinize haram değdi mi?
Ben hiç sevgiyle biri tarafından dokunulmadım mesela...Hiç saçlarım okşanmadı şefkatle... Bakmadı kimse gözlerime alacağı bedenim değilse benden... İnsafsız insanlar gördüm,kokuşmuş olanlar hatta insanlıktan çıkmışlar.
Ama ben hiç sevilmedim,hiç kızı olmadım kimsenin... hiç sevdiği olamayacağım gibi...
''Dedim ki Ünzile kim evlenmek istiyor seninle?'' Doğru,kim evlenmek ister ki benimle? Kim? Başımı salladım önemli değil dercesine. Ben gitsem bile birine,bedenim gitmezdi...bedenim gitse ruhum sendeyken nereye gideyim be Yakup?
Ben sana evim demişken nasıl gider ayaklarım bilmediğim, o adrese ,o yalancı sevdalara?
Anladım der gibi başını salladı. Kaşları çatıktı. Gözleri öyle bakıyordu ki...sanki söylemek istedikleri var ama anlatamıyor gibi...
''Ben yardıma geldim. Boş günüm..hem sende tehlikeli şeyler yapmamış olursun...'' Yine gülümsedi ve ben ona bakakaldım.
Allah'ım yarattıklarına sorgu yapılmaz ama bu kadar güzel mi yaratılır bir adam... Bu kadar güzel yaratırsın da neden beni ona layık kılmazsın? Yanımdan geçip raflara tabakları yerleştiren adama baktım. Uzun boylu,kumral saçları,aralarda sarıya çalan tutamlarla özenilmişti.
Sahi gidecek,görecek sevgilisi yok muydu?
Onun gibi temiz biri mesela... Ona layık olmayı,elinden tutup başım dik yürümeyi ne çok isterdim. Kötü olmasaydım isterdim...
Sahi ben kötüydüm değil mi?Ben istememiştim ki kötü olmayı...Ben seçmemiştim ki tüm o iğrençlikleri. Kimse sormamıştı ki bana...kimse dememişti sen ne istersin diye... Oysa şimdi...şimdi ilk kez onun olmak istediğim biri varken şimdi neden batıyordu gözlerime yaşlar?
Aksa,rahatlasam olmaz mıydı?
Aksalar ve ben tertemiz olsam olmuyor muydu?
Dışarıdan gelen sesle düşündüklerime son verip içeriye geçtim. Zehra'yla Cengiz yan yana birbirlerine bakıyorlardı. İçeriye Cengiz'in annesi girdi. Zehra'yı kolundan çekip tokat attığında dondum. Gözlerim dolarken akmak için direnen yaşlara izin verdim. Kadın avaz avaz bağırmaya başladı.
''Sen kaç kişinin artığısın be haysiyetsiz...oğluma mı yamayacaksın kendini?'' Tekrar elini kaldırdığında Cengiz elini tuttu...
''Anne yalvarırım deme öyle...deme...ben...'' Kadın elini hızla çekip Cengiz'e attı tokat. Zehra önüne atıldı Cengiz'in...
''Ona vurmayın yalvarırım...bana vurun...Kötü olan benim...'' Artık görüşüm bulanıklaşmıştı. Ellerimle silsem de o kadar çok akıyorlardı ki engel olamıyordum...
''Bana bak...küçük orospu...'' Kadın devam edecekken yanımdan hışımla geçen birinin,Yakup'un kokusu doldu önce burnuma... Gürlercesine bağırdı.
''Sus...sus artık... Zehirli diline sahip ol...'' Hepimiz donmuş,Yakup'a bakıyorduk...
''Yaşınıza,anneliğinize lafım yok...ama bir kadını,bir kız çocuğuna böyle hakaret etmek,vurmak...sen annesin be kadın...Kadınsın...hangi insan evladı isteyerek yapar,yaşar bu hayatı...'' Anneydi o...kadındı...ama anlayamazdı...kimse bilemezdi ki...
İstemediğin o hayatı..istemediğin tüm o dokunuşları,miden bulanırken sana değen o dudakları sökmek yerinden koparmak istemenin ne demek olduğunu?
İnsan ancak yaşadığına hükmü geçerken en kolay olanı yapardı...yargılamak... Bedavaydı çünkü...Sana sahip oldukların başkaları tarafından verilmiyormuş gibi unuturdun,kınardın hatta yargılardın. Oysa sana rahat bir hayat veren de bana hayatı zehir edende aynıydı. Aile...
Baba...anne... kardeş...abi...
Peki ,ben seçmediğim bir hayatın altında ezilirken sen neden beni yargılıyorsun?
Ben yaşadığım o iğrençliklere hala yanarken alev alev sen neden vuruyorsun birde?
Ben,Zehra ve diğer kadınlar kimsenin canını yakmak için yapmadık ki...En çok canı yanan bizken,şikayet bile edemezken neden yargılıyorsun?
''Kes safsatayı... Film değil hayat bu... orospudan kadın olmaz hiçbir adama.'' Başımı eğdim. Kulaklarımı kapatmak istedim. Bildiğim şeyleri duymak değildi ki canımı yakan onun duymasıydı...
Yakup...
Kim layık olduğu hayatı yaşıyordu ki? Biz bu hayatı hak edecek ne yapmıştık ki? Hangi mazlumun yaşını akıtmış,hangi masuma kıymıştık?
Bu hayat hak edilir miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vesikalı Yarim - Kadın Serisi (II)
Ficción General…Vesikalı Yarim… İnsan bir kere düşmeye görsün neler söylerler söylerler de bir tek Allah’ın kulu demez… İyi misin? Sen mi istedin? Hoş kim ister be sermaye olmayı? Kim ister ter kokuları altında kalmayı? Oysa en iyi bildikleri şeydir kınamak… aşağı...