"SAPLANMIŞ BIÇAK!"

190 42 36
                                    


                                                           Aile hayatı ailenin en hasarlı ferdinin etrafında organize olur.

-Gölge-


Tutkalla birbirine yapışmış gibi göz kapaklarımı acıyla açtım.Uyanmama sebep olan  şey küçük  pencereden yüzüme vuran gün  ışığıydı.Kısık gözlerimle ışığın geldiği yere baktım.Tavana çok yakın bir pencere şirinlerin evindekilere benziyordu.Gözlerimi  ve kafamı diğer tarafa çevirdim.Gün ışığı sıcak kum gibi tenime işliyordu sanki.Daha olduğum yeri idrak edemeden bedenimde ki  her noktayı  hırpalanmış kadar yorgun ve acı içinde hissettim.Boğazımda da  yumru gibi  ağrıyı oluşmuştu,  istemsizce yutkundum.Gözlerimi diğer tarafa çevirdiğimde farklı şeyler fark ettim.Burası benim kaldığım oda değildi.Dört duvarı ahşapla kaplanmış salon kadar büyük , boğucu bir odada kenara atılmış şekilde yattığımı fark ettim.Burası kesinlikle benim evim değildi.Esnemek için kendimi gergin bir yay gibi uzatmasaydım  ve üzerimde ki  zapt edilemez  sancıyı da  fark etmeseydim kendimi yerde değil de koltukta olduğumu düşünecektim o an.Bütün vücudumu bir robot gibi eline geçirmiş bir sancı vardı.




Öfkeyle nefes aldım.Neden buradaydım? düşünmek için çaba harcadım ama nafile.Kafam ölesiye zonkluyordu.Sanki kalbim şakak kemiklerimde acelesi varmış gibi. atıyordu.Çöp  gibi atıldığım yerde etrafı kolaçan etmek için kafamı sağa sola çevirdim.Alt dudağıma dişlerimi aniden geçirdim.Ensemden aşağıya  ağaç dalları gibi tüm bedenime dağılan ağrıyı hissettim.Öylesine geniş ve zulümdü.Sanki uyanmak için değil  acı çekmek için gözlerimi açmıştım..Kımıldamamaya karar versem de bu tanımadığım odadan çıkmak için bir kaç plan düşündüm ama maalesef.




Koskoca odada  az önce beni uyandırmaya sebep olan o küçük bir pencere vardı.Bir insanın sığamayacağı kadar küçüklükte.Hava sirkülasyonunu tek küçük pencere sağlıyordu muhtemelen.Odanın geri kalanı ise ahşaptı.Sarı ve koyu kahve karışımı ağaç desenli ahşaplar sanki beni korumak için siper almıştı.Bu duvarlarda istediğim kadar çabalasam da bedenim de sıyrık, sürtülme, tahriş oluşturmazdı.Yerde büyük ahşap odanın ortasında küçük çocuk gibi serili yatan kırmızı düz kare bir halı vardı.Başka hiçbir şey yoktu.Gerçekten odada bu saydıklarım dışında bir şey yoktu.Şaşırtıcıydı. Kaçmak için kapı dışında başka bir yol yoktu.Suya düşen ucuz kaçma planlarımı bir kenara attım.Odaya tekrar göz gezdirdim..


Burası hiç ama hiç tanıdık gelmiyordu.Hatırlamaya çalıştım ama..Yok , hatırlamıyordum.Böyle bir odayı daha doğrusu ahşap bir odayı ilk defa görüyordum.Yüzümü buruşturarak sere serpe yapıştığım ahşap zeminden kendimi ayırmak için  kalkmaya yeltendim.Ağrıyacaktı ama yerde böyle çöp gibi de yatamazdım değil mi? Belki kalmam kaçmamı sağlamazdı ama beni buraya hapsettiren kişinin gözünü korkuturdu.Fakat acıyla yeri tekrar boyladım çünkü kalkmak için destek aldığım sağ elim ölesiye uyuşmuştu.İçimden küfür savururken  ağrıyla sırtım yere yapıştı.Ensemde ki ağrıyı bedenimde tekrardan hissetmiştim bu hiç hoş değildi.Bağırmak istedim ama yavaşça yutkundum.





Islak KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin