{1}

32 4 0
                                    

"Maya Takvimi'ne göre yarın kıyamet kopacak. Düşünsene Lauren. Kıyametle beraber biz de kopardık! Harika olurdu!"

"Buna inandığını söyleme bana Emma."

"Ah, tabi ki inanıyorum çok sevgili kuzenim. Keşke gerçekten kopsa."

"Saçmalamayı bırak da." dedim saatime bakarken. "Saat çok geç olmuş. Eve gitmezsen yengem bir daha seni göndermeyecek."

"Haklısın." dedi ayağa kalkarken. "Ama geri geldiğimde şu kıyamet işini ayrıntılı konuşacağız."

"Evet, evet. Kesinlikle öyle yaparız." dedim Emma'yı başımdan savar gibi elimi sallarken. Kıkırdayıp yanağıma sulu bir öpücük kondurdu ve gitti.

Dış kapının kapanma sesini duymamla kendimi yatağa attım.

Doyasıya ağlamak istiyordum. Zaten bu kadar dayanabilmem bile bir mucizeydi.

İki yıl boyunca aralıksız sevdiğim çocuk, Pam... Onu Emma'yı öperken görmek hiç aklıma gelmezdi. Emma istememişti, hatta ona bir tokat bile atmıştı ama ben iyi değildim işte.

Kendimi tam bir ucubeymişim gibi hissediyordum. Evde kimsenin olmamasına rağmen hıçkırıklarımın duyulmaması için başımı yastığıma gömüp ağlamaya başladım.

...

"Lauren! Uyan artık!"

Emma'nın sesi beynimde yankılanırken gözlerimi açtım. Ağlarken uyuya kalmış olmalıydım, başım inanılmaz derecede ağrıyordu.

"Hadi kalk! Hadi!"

Kedi gibi gerinirken yataktan kalkıp banyoya girdim. Ben yüzüme su çarparken Emma'nın yakarışlarını duyabiliyordum. Hazırlanmadığım ve çok dağınık olduğum için söyleniyor olmalıydı.

Yüzüme birkaç kez daha su çarptıktan sonra banyodan çıktım ve Emma'nın giyinmem için yatağın üzerine koyduğu kıyafetleri giydim. Mutfaktan güzel kokular geliyordu, kahvaltıyı hazırlamıştı zannedersem. Çabucak giyinip mutfağa girdim.

Masaya oturmuş yemeğe başlamıştı bile. Karşısına oturup tabağıma yumuldum.

"Anne yadigarı kolyeni tak. Yardımcı olabilir."

"Ne?" Bir anlık bir şaşkınlıkla ağzımda yemek varken konuşmuştum. Emma yüzünü buruşturdu. Ağzımdakileri yutup tekrar sordum.

"Ne dedin? Anlamadım."

"Kolyeni diyorum. Tak. İşine yarayacak."

"Ne kolyesi, ne yaraması? Ne diyorsun Emma hiçbir şey anlamıyorum."

"Anne yadigarı kolyeni takacaksın bugün! Tamam mı?"

"Hı, takarım da, niye?"

"Kıyamet kopacağı sırada insanın üzerinde aile yadigarı bulundurması daha az acı çekeceğine yararmış. Hatta belki de kurtulmasına."

"Uydurma bunlar Emma. İnanma şöyle şeylere."

"Yine de tak. Lütfen. Bak ben de babaannemden kalma küpelerimi taktım. Nolur, nolur, nolur."

"Tamam, tamam. Takarım."

Yüzünde memnun bir ifade oluşurken tabağımdakileri bitirip ayağa kalktım. Çantamı bile hazırlamıştı Emma. Geriye sadece saçım kalmıştı ki Emma ona da el attı. Yatak odama girip aynanın karşısına oturdum. Saçlarımı taradıktan sonra Emma geldi, saçlarımı onun maharetli ellerine bıraktım.

O ince parmaklarıyla saçlarımdan tutamlar alırken gözlerimi kapattım. Saçlarımla oynanamasından hoşlanıyordum.

"Mükemmel oldu!"

YILDIRIM-The Cold WarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin