Medya, Marvel...
Sabahtan beri kaç tane koridor geçtik bilmiyorum. Burası nasıl bir yerdi böyle? Her yer labirent gibi koridorlarla doluydu.
Sonunda karşımıza merdivenler çıkınca derin bir nefes aldım. Deli gibi koridor dönmek bitmişti artık.
İki kat merdiven çıktıktan sonra önümdeki beyaz saçlı kız karşımızda duran büyük kapıyı açtı ve içeri girdi. Onu takip ettim.
Karşımızda ev büyüklüğünde bir havuz vardı.
"Ne isterseniz bize söyleyin. Sizi memnun etmek üzere görevlendirildik." dedi beni buraya getiren hava meleği. Saçlarından kimliklerini anlıyordum artık.
"Öncelikle burası çok soğuk-"
Ben daha cümlemi bitiremeden ellerini kaldırıp bir şeyler yaptı bu hava meleği. Anında sıcak bir akım hissettim. Havayı ısıtmıştı sanırım.
"Pekâla." dedim şaşırdığımı belli etmemeye çalışırken. "Sıcak bir duş alsam hiç fena olmaz."
Hava meleği havuzu göstererek gülümsedi. "Su melekleri sizi bekliyorlar efendim."
O giderken havuzun yanına gidip günlerdir üzerimde olan elbiseyi çıkarıp saçlarımı açtım. Ardından suyun içine girdim.
Suya girmemle mavi saçlı bir kız suyun içinden çıktı. Mavi saçlılar su meleği miydi? Şunları bir türlü aklımda tutamıyordum.
Kız gülümseyip yüzerek yanıma geldi.
"Hoşgeldiniz efendim. Ben Terasa."
Kaşlarımı çattım. "Bana efendim demeyi bırakır mısınız? Fazla resmi."
Terasa kızarırken hemen başını salladı. "Suyunuz nasıl olsun istersiniz?"
"Sıcak ve mis kokulu. Ve tabi ki kireçsiz."
Kız gülümseyip ellerini suyun üstünde tutup bir şeyler yaptı. Suyun ısındığını hissettiğim sırada burnuma mis gibi çiçek kokuları gelmeye başlayınca ellerimi çırptım.
"Harikasın!"
Terasa tekrar gülümseyip yavaşça sudan çıktı. "Başka bir isteğiniz olursa kapıdayız."
Ben başımı sallarken Terasa ve diğer hava meleği yavaşça çıktılar. Koca havuz benim olmuştu!
Kendi kendime gülümseyip suya girip çıkmaya başladım. Yüzmeyi küçüklüğümden beri severdim. Bir de böyle tam istediğim gibi bir su olunca çıkmayı düşünmemeye başlamıştım.
Üstümde sadece iç çamaşırlarım vardı. Normalde tedirgin olmam gerekirdi ama burada sadece kızlar vardı ve onlar da çıkmışlardı. Özgürlüğün tadını çıkarırken suyun diğer ucuna doğru yüzmeye başladım.
O yağmurlu günün sonunda yorgun düşmüştüm ve hemen uyumuştum. Sabah bir hava meleği gelip beni Beyaz Maris'e götürmüştü. Burası da hava meleklerinin Maris'iymiş. Kısa bir bekleyişin ardından bu havuza getirilmiştim. O sıkıcı koridorları hatırlayıp moralimi bozmak istemiyorum.
Marvel'ın bu durumdan büyük ihtimalle haberi vardı. Hatta belki de buraya getirilmemi o istemişti. İçimde birden garip bir isteksizlik olunca yüzmeyi bırakıp yüzeye çıktım.
Çıkarken unutup birden nefes alınca su genzime kaçtı. O anlık korkuyla yüzeye çıkmayı unuttum ve su yuttum.
"Derdin ne senin?"
Yukarı çekilmemle boğazımdan geçen yakıcı hava beni öksürük krizine girdirirken karşımda Marvel'ı görmek beni ciddi anlamda korkutmuştu.
