{10}

10 3 0
                                    

Medya, Lauren...

İçimden bilmem kaç bininci sayıya geldiğimde artık çıkabileceğime inanıp dalı elime aldım.

"Çıkışı bul bana."

Dal usul usul ilerlemeye başlayınca peşine takıldım. Karanlık koridorlardan geçiyor, merdivenlerden iniyor, garip dönemeçlere giriyorduk. Uzunca bir süre sonra hepsi bitti ve kapıyı gördüm.

Dalı sıkıca kavrarken sessiz ama hızlı adımlarla Siyah Maris'den çıktım. Kolay olmuştu.

Bahçeye geçip büyükçe bir ağacın gölgesine saklandığımda dala tekrar fısıldadım.

"Yvons'u çabucak buraya getir. Bekliyorum."

Dal karanlıkta kaybolurken ben de ağacın gölgesinde bile görülebilirim korkusuyla yere oturdum.

Eğer Marvel odama girerse orada olmadığımı anlardı. Yatağa bir şekil bile verememiştim. İçimi bir korku rüzgarı ele geçirdi.

Kafamda binlerce seneryo yazarken Yvons'un rahatlatıcı sesini yanımda duymamla bütün buzlarımı kırıp Yvons'a sarıldım.

"Sakin ol Lauren. Buradayım."

"Yvons. Neler oluyor?"

Beni ellerimden tutup ayağa kaldırdı.

"Önce buradan gitmeliyiz. Hadi."

Yvons yükselirken ben de ona sıkıca tutunmuştum. Ormana gidene kadar hiç konuşmadık. Yere indiğimizde önce bir ateş yaktı.

"Yvons. Anlatacak mısın artık?"

Bana yorgun bir bakışla baktı.

"Biraz uyusak, yarın konuşsak? İnan bana kendimi hiç iyi hissetmiyorum."

Başımı salladım. "İstediğin gibi olsun."

İkimizde iki ayrı ağaca yaslanırken Yvons'un gözleri hemen kapanmıştı bile. Neden bu kadar yorgun düşmüştü ki? Beni taşıdığı için mi? Ama önceden Pam'le beni taşıdığı halde yorulmamıştı. Sıkıntısı farklıydı öyleyse.

Ve Pam... Kaçtığım günden beridir onu hiç görmüyordum. Nasıl yaşadığını, kimin yanında olduğunu bilmiyordum. Ama emin olduğum bir şey vardı ki, istese de istemese de Ëlvä Birlikleri'ne katılacaktı. Eğer onlara katılmazsa yakalandığı takdirde kesinlikle öldürülürdü. Belki de üç günümü birbirimizden habersiz aynı Maris'de geçirmiştik.

Ateşin sıcaklığı yüzüme vururken iyice mayışmıştım. Düşünmeyi bırakıp uykuya daldım.

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerim kamaşırken elimle gözlerimi ovuşturdum. Kısık gözlerle ateşe baktım, sönmüştü. Yvons'u kontrol edecektim ki akşam oturduğu yerde olmadığını gördüm.

Yavaşça ayağa kalkıp ormana göz attım. Görünürde yoktu. Dikkatli adımlarla yürümeye başladım.

"Yvons?"

Sesim ormanda yankı yapıp bana döndü. Kendi sesimden başka hiçbir ses yoktu koca ormanda. Korkmamak için kendimi teselli etmeye çalışırken tekrar seslendim.

"Yvons? Neredesin?"

Ses yoktu. Yürümeyi bırakıp koşmaya başladım.

"Yvons?"

"Yvons neredesin?"

"Yvons? Ses ver lütfen!"

Nefes nefese kaldığımda soluklanmak için durdum. Gözlerimi ormandan ayırmıyordum.

YILDIRIM-The Cold WarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin