''Son kez soruyorum. Hala koca kıçını şu kanepeye gömüp eski Türk filmlerini izleyeyip hunharca sümüklerini fışkırtmak mı istiyorsun yada hemen o güzel poponu kaldırıp seksi kıyafetlerinden birini üstüne geçirip benimle bol eğlenceli ve bol kaslı erkeklerle dolu bir gece mi geçirmek istiyorsun?'' Derya'nın bu uzun ve karmakarışık sorusuna karşılık uzunca bir süre önümdeki patlamış mısırlarla bakıştım. Ne yapmak istediğimi bende bilmiyordum. Sadece içimden geleni yapmak istiyordum aslında ve bu içimden gelen şeyin beni yormaması gerekiyordu. Şuan bulunduğum konuma ve pozisyona bakılırsa içimden gelen şeyin tam da karşılığını yapmış bulunuyordum. Geniş ve uzun deri yatağımda, pijamalarımla kalın yün yorganımın altında ellerimin arasında bulunan büyük tabaktaki mısırlarım bana oldukça huzur veriyordu. Ve tabii, eski Türk filmlerimizin muhteşem aşk draması da buradan kalkmamı engelleyen bir diğer şeydi.
Tereddüt etmeden Derya'ya kafamı olumsuz bir şekilde salladım ve yorganımı bedenime daha çok sarıp ağzıma bir avuç dolusu mısırı atarak filmimi izlemeye devam ettim. Selvi Boylum Al Yazmalım'ı izlemeyen yoktur. Ben defalarca izlememe rağmen hala ilk izleyişimmiş gibi meraklanır ve duygulanırdım. Keşke hala bu derece masum ve güzel aşk filmleri yapsalardı...
"Yeter artık Aylin. Ne kadara kadar evde yatıp Türk filmi izleyeceksin? Senin artık kendine gelmen gerekiyor anladın mı? Melis sende birşeyler söylesene!" Derya hemen yanıbaşımızda bizi pür dikkat dinleyen Melis'e seslenmişti. Melis'e baktığımda gayet güzel hazırlandığını gördüm. Bu akşam ki gidecekleri parti bizim üniversitede ki Arda'nın partisiydi. Kendisi medya tarafından oldukça yakından takip edilir, zengin koca avcısı olan genç kızlarımızın bir numaralı koca adayıydı. Yani baya kalabalık ve gösterişli olacaktı. Ah, ne kadar da benlik bir partiydi.(!)
"Derya doğru söylüyor, Aylin. Artık kendine gelmelisin. Hadi hazırlanda gidelim artık şu "muhteşem" partiye." Melis muhteşem derken iki eliyle tırnak işareti yapmayı unutmamıştı.
Derin bir nefes aldım. Bu ikisi hala benim iyi olmadığımı düşünüyor ve bu parti ile de kendime geleceğimi düşünüyorlardı.
"Her ne düşünüyorsanız fazlasıyla yanılıyorsunuz kızlar ama tamam bu defalık dediğinizi yapacağım." Üstümdeki yorganımı sol elimle kaldırdım ve kenara koydum. Vücudum bile o partiye gitmek istemiyordu ama ben nedenini bilmediğim birşey yüzünden kabul etmiştim.
"Umarım pişman olmam." istemeden ağzımdan bu cümle çıkmıştı.
"Olmayacaksın merak etme. Hadi o koca kıçını biraz acele ettir.Ayaz'ı bekletmek istemeyiz değil mi?" Derya bileğindeki saati gösterdi sanki saatin kaç olduğunu görücekmişim gibi. Miyopum var benim kızım nereden göreyim o küçücük yazıları.
"Erkek değil mi beklesin işte." Yavaşlığımdan ödün vermeden salondan odama doğru ilerlemiştim. İkinci kattaki odama yavaş ama azimli bir şekilde ulaştığımda Ayaz'ın geldiğini Derya'nın attığı iğrenç çığlıktan anlamıştım. Neredeyse iki senedir çıkıyorlardı ve her buluşmalarında -yani her gün- sanki bir aydır buluşmayan Ayşe'yle Fatma gibi davranıyorlardı. Bilmem anlatabildim mi?
"Çabuk ol Aylin!" Derya'nın bağırışını duymamla koca bir küfür etmem bir oldu. Cobok ol oylon! Sanki ben zorla gelmek istiyordum peşinizden!
**
"Bu kadar uzakta olmak zorunda mıydı bu parti?" Melis her zaman ki sızlanmalarına başlamıştı. Haklıydıda. Yaklaşık kırk dakikadır arabayla dümdüz ilerliyorduk. Evet dümdüz. Dünya'nın yuvarlak olduğunu bir kez daha kanıtlamış olduk gerçekten de. Ama gerek yoktu o ayrı. Yol boyunca Ayaz şoför koltuğunda Derya'da hemen yanında ki tekli koltukta, Alp,Melis ve ben ise arka koltukta -Alp ve Melis yan yana yayıla yayıla aşklarının ne kadar güzel olduğundan bahsediyor ve ben ise cama yansıyan görüntümle dertleşiyordum- oturuyorduk.
"İşte geldik." Ayaz'ın yeni ergenliğe girmiş erkeklerin sesi gibi çıkan sesini duymamla derin bir nefes aldım. Herkes aceleyle arabadan inerken ben hala kapıyı açmayı çalışıyordum. Derya'nın kapısını Ayaz, Melis'in kapısını ise Alp açmıştı. Hala kapının kolunda olan elim birden boşluğa düşünce kapımın Derya tarafından açıldıgını gördüm. Thanks my girl!
"Parti çoktan başlamış bile. Hadi acele edelim." Melis, Alp'in elinden tutup çektikten sonra koşar adım bizden uzaklaşmış partiye giriş yapmışlardı bile. Keşke Derya'yı dinleyip topuklu giymeseydim. Ben daha topukluyla iki adım atamazken şimdi benden maraton koşmamı bekliyorlardi. Yav he he..
Topuklu ayakkabılarımın hizasında biten siyah elbisemi hafifçe yukarı toplayıp öyle yürümeye başlamıştım. Şimdi daha rahattım.
İçerisi düşündüğümden de kalabalıktı. Daha önce hiç görmediğim insanlar, birkaç tane gazateci bile gelmişti. Bu çocuk niye bu kadar tanınıyor ve seviliyordu ki? Bence yakışıklı değildi. Yani tamam, yakışıklı hakkını yemeyeyim ama ne bileyim sanki ruhu yoktu çocuğun. Bakışları boş bakıyordu. Onunla göz göze geldikçe içim ürperiyordu. Bulunduğu ortamda olmak bile rahatsız ediyordu beni ve şimdi ise onun partisindeydim. Olsun en azından yanımda Derya'lar vardı. Ne olabilirdi ki en fazla?
Partinin neredeyse sonlarına yaklaşmamıza rağmen hala ortam maratonluğunu koruyordu. Ne bekliyorsun ki Aylin diye sorarsanız eğer bende bilmiyorum ama parti dediğin vurdulu kırdılı gürültülü falan olurdu. Burası ise fazla sakindi. Belki de ortamda gazeteciler olduğu içindi bilemiyorum. Partini sahibi olan Arda görüş alanıma girdiğinde istemsiz olarak içim ürpermişti. Donuk bakışlarıyla karşılaştığımda onun aksine sıcak bakışlarımla selam vermeye çalışmıştım. Ne olur ne olmaz, şu an onun çöplüğündeyiz.
Yanıma yaklaşmasını her ne kadar istemesemde yavaş adımlarla bana doğru ilerliyordu. Etrafıma baktığımda Derya ve Ayaz'ın pistte sarmaş dolaş dans ettiğini, Melis ve Alp'in ise barmenden içki aldıklarını gördüm. Kahretsin! Şuan yapayalnız savunmasızdım ve hiç görmek istemediğim birisi bana doğru geliyordu.
"Seni buralarda gördüğüme sevindim Aylin." Arda donuk bakışlarıyla yarışan soğuk sesiyle bana seslenmişti.
"Ah, evet. Bende." Kahretsin! Ne saçmalıyordum ben?
"Gerginsin." Neden acaba?
"Hayır. Sadece biraz hasta gibiyim." daha fazla saçmalamamak için sakince konuşmuştum.
"Anladım." yüzünde tek bir kırışıklık bile olmamışti. Bir insan nasıl olurda mimiklerini gizleyebilirdi? Arda az ötemizde bulunan garsona elini kaldırıp buraya gelmesini istediğinde bende o garsonun tarafına baktım. Ve bakmamla resmen şok olmuştum. Karşımda beni iki yıl önce hiçbir sebep göstermeden terk eden Tuna yani eski kocam vardı.
Selam herkese sürpriz :) Nasılsınız görüşmeyeli? Ben geri döndüm ve sizi çok özlediğimi bir kez daha anladım. Umarım sizde beni ve Aptal Üvey Kardeşim'i özlemişsinizdir.
Bölümü yazdığım gibi yayınladım ve diğer bölümleri daha yazmadım yani ne zaman yb gelir bilemiyorum. İlk bölümü nasıl buldunuz? Vote ve görüşlerinizi bekliyorum canlarım :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APTAL ÜVEY KARDEŞİM -2-
ChickLit''Son kez soruyorum. Hala koca kıçını şu kanepeye gömüp eski Türk filmlerini izleyeyip hunharca sümüklerini fışkırtmak mı istiyorsun yada hemen o güzel poponu kaldırıp seksi kıyafetlerinden birini üstüne geçirip benimle bol eğlenceli ve bol kaslı e...