Bölüm 16 - Haber

25K 1.1K 141
                                    

"Gitmem gerek. Derya ve Melis'in yokluğumu fark etmemeleri lazım." Başımı usulca Tuna'nın omzundan çekerken aslında buradan gitmek istemiyordum. Bütün gece birbirimize sarılı bir şekilde film izlemiştik ve zamanla uyuya kalmıştık.

"Onların bir şeyi fark etmeyeceğini ikimizde biliyoruz." Tuna uykulu gözlerini ovustururken oturduğu yerde daha da diklesmisti.

"Olsun Tuna. Ömrümüzün sonuna kadar bu arabanın içinde kalamayız nasılsa." Bakışlarımı onun yüzünden çekip etrafa çevirdim. Gözüm arkada duran beyaz güle kayınca bakışlarımı tekrar Tuna'ya çevirdim. Bu gülü, akşamdan beri burada olmasına rağmen daha yeni fark edebilmiştim.

Tuna, benim bakışlarımı takip ederek baktığım yere baktığında arkada duran beyaz gülü gördüğümü fark etti. Yüzünde hafifçe bir tebessüm gördükten sonra vücudunu arkaya doğru eğip gülü eline aldı ve bana doğru döndü.

"Aslında yine kapının önüne bırakacaktım ama senin keskin gözlerinden saklayamadım." Gülü bana doğru uzatırken yüzünde hafifçe bir gülümseme vardı. Yine derken sabah kapının önünde bulduğum beyaz gülden mi bahsediyordu? Yani, dün tahmin ettiğim şey doğru muydu?
Gülümsememe ve şaşkınlığıma engel olamazken Tuna'nın bana doğru uzattığı beyaz gülü yavaşça elime alırken hala onun gözleri içine bakıyordum. Gerçekten Tuna'dan böyle bir şey beklemiyordum.

Heyecanlı bakışlarımı dağıtan şey Tuna'nın "hadi gidelim artık" deyip arabayı çalıştırmasıydı. Neden biraz daha bu romantik ana devam etmemiştik ki? Her romantik şeyi bozma görevini yine yerine getirmişti yani Tuna. Öküz huyu hiç değişmemişti anlaşılan.

Her ihtimale karşı evin az aşağısında durmasını söylememle Tuna dediğimi yapmıştı. Arabanın durmasıyla artık ayrılacağımızı anlamıştım. Ama bu arabayla mı yoksa Tuna'yla mı ayrılacağımız için üzülüyordum orası tartışılır.

Koltuğun yanına koyduğum çantamı elime aldıktan sonra arabanın kapısını açmamla Tuna beni kendine doğru çekmişti. Arabanın kapısı kendiliğinden kapanırken Tuna'nın alnımda hissettiğim dudaklarıyla beni yine o özlediğim sıcaklığıyla buluşturmuştu.

"Kendine iyi bak, tamam mı?" Eliyle yanağımı okşarken onu onaylamamı bekleyen bakışlarını gönderiyordu.

"Tamam." Gözlerimi sıkıca yumup ona gülümsedikten sonra tekrar arabanın kapısını açtım. Bu sefer Tuna'nın engeli olmadan arabadan çıktığımda derin bir nefes almıştım. Arabanın kapısı kapanırken Tuna'ya salladığım elden sonra Tuna, o her yeri muhteşem olan arabasıyla sonunda yanımdan ayrılmıştı. Arabasının arkasından bakakalmışken artık eve gitmem gerektiği aklıma gelmişti. Ev ile aramdaki mesafeyi kapattıktan sonra evin dış kapısının önüne geldiğimde duyduğum sesleri kulak verdim. Sesler evin içerisinden geliyordu ve duyduğum seslerden birisi kesinlikle Derya'ya aitti. Ne oluyordu Allah aşkına içerde?

Anahtarım yardımıyla dış kapıyı açarak seslerin daha da çok duyulmasını sağlamıştım. Evin içerisine girdikten sonra ardımdan dış kapıyı kapattım ve gelen sesleri takip ederek salona doğru ilerledim. Salonda tahmin ettiğim gibi Derya vardı. Derya'nın yanında ise Arda, Melis ve Ayaz bulunuyordu. Benim salona girmemle Arda'nın gözleri beni bulurken Melis'in "Aylin geldi!" Diye bağırmasıyla bana arkası dönük olan Derya'da bana dogru dönmüştü.

"Ne oluyor burada? Neden bağırıyorsunuz?" Diye sorduktan sonra Derya bana doğru bir adım atarak yaklaşmıştı.

"Neredesin sen sabahtan beri?" Derya bu sefer bana bağırmıştı. Bu kız neden bu kadar sinirlenmişti?

"Yürüyüş yaptım." Düşünmeden aklıma gelen ilk şeyi söylemiştim.

"Sen? Yürüyüş yaptın? Spordan nefret eden sen?" Derya bana daha çok yaklaşırken işaret parmağını da bana doğru uzatmıştı.

APTAL ÜVEY KARDEŞİM -2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin