İrislerime işleyen güneş ışıkları sayesinde geç kalmaktan kurtulup, uyandım. Yalan söylemiyorum, beş dakika daha beş dakika daha diye diye neredeyse bir buçuk saat geçirmiştim ve geç kalma yolunda emin adımlarla ilerliyordum. Her zaman ki gibi..
Bugün erken kalkmam, kendime gelmem lazımdı. Hayır. Her zaman ki gibi erken kalkıp okula gitmeyecektim. Bugün benim düğün günümdü. Yani, Arda ve benim. Bugün bizim "sahte" düğün günümüzdü. Buna hala inanamadığım gerçeği olsa da ilk zaman ki gibi tepki vermiyordum. Fahri amcanın Arda ve benden habersiz insanlara evleneceğimizi duyurduğunda resmen kal gelmişti. Tamam, herkes bizi birlikte biliyordu. Ama evlenmek. Oldukça fazlaydı. Her ne kadar sahte bir evlilik olsada.
Fahri amcanın dediğine göre annem Arda ile benim hala birlikte olduğumuza inanmıyormuş. Akıllı kadınmış vesselam. Ama onu inandırmak için her şeyi yapmaya hazırdık. Bu evlilik olsa bile.
Çalan kapı zilini duymazdan geldikten sonra lavaboya ilerledim ve uykumu açmak için -her ne kadar istemesem de- soğuk suyu sert bir şekilde yüzüme vurdum. Havanın o kadar soğuk olmamasına rağmen su buz gibiydi ve amacıma ulaşmama yardım etmişti. Uyanmıştım.
"Aylin hadi uyan! Kapıda bunu buldum!" Odama lap diye dalan Derya'ya gözlerimi devirerek baktıktan sonra elinde tuttuğu şeye baktım. Uzunluğuna ve üzerinde ki koruyucu plastiğe göre bu bir elbise olmalıydı.
"Nerden çıktı bu?" Sağ işaret parmağımla Derya'nın elinde tuttuğu elbiseyi gösterirken hızla yatağıma oturdum.
"Sürpriz yumurtadan!" Derya'nın iğrenç espirisine bir kez daha gözlerimi devirirken elinde tuttuğu elbiseyi elime aldım.
Üzerinde ki koruyucuyu çıkartırken yere düşen not kağıdı dikkatimi çekti. Hıza elime aldığımda üzerinde yazan şeyi seslice okudum.
"Bugün bunu giyinmeni istiyorum!" Bu kadardı. Birisi bunu bana göndermiş ve bunu giyinmemi istiyordu ama kim olduğuna dair hiçbir şey yazmamıştı. Kimdi ki onun gönderdiği elbiseyi giyinmemi istiyordu? Hemde kendi düğünümde!
"Kapı çaldı, koşarak kapıyı açtığımda kapıya bunun asıldığını gördüm." Derya elimde ki not kağıdına göz gezdirirken konuşmuştu.
Yarım kalan işlemimi tamamlayıp elbiseyi koruyucunun içinden çıkardım. Bu elbise çok tanıdıktı. Bu elbise, Tuna ile düğünümüzde giyindiğim elbisenin aynısıydı. Tuna'nın bana çaldırdığı elbiseden bahsediyorum yani. Bu elbise oydu işte, ve bugün onu giyinmem isteniyordu.
"Bunu mu giyineceksin?" Derya kaşlarını yukarı kaldırmış sorarken ben hala elimdeki elbiseye bakıyordum. Her şeyi aynıydı ve bu elbisenin o gün giyindiğim elbise olduğuna adım gibi emindim. Ve bunu kimin gönderdiğinden de.
"Eğer öyle isteniyorsa giyeceğim!" Elbiseyi hızla yatağıma koyduktan sonra kahvaltı etmek için odamdan çıktım.
¶¶¶
Bu anı ilk yaşayışım Tuna ile olmuştu ve o zamanlar bu duyguyu ikinci kere yaşayacağımı düşünemezdim. Üstelik Tuna'dan başka biriyle. Ama oluyordu işte. O duyguyu ikinci kere ve başka birisiyle tatmama az bir zaman kalmıştı. Bir yanım her şeyi boşvermemi ve böyle bir şey yapmamamı söylesede diğer yanım biraz daha sabretmemi o zaman hayatımın daha da iyiye gideceğine inanıyordu. Her zaman olduğu gibi ikinci şıkkı dinliyordum bende. Her şeyi bosverip annemin sevdiklerime zarar vermesindense, biraz zorlandıktan sonra her şeyin eskisi gibi olmasını istiyordum. Umuyorum ki böyle de olacaktı.
"Sence de fazla kalabalık değil mi?" Önünde durduğum camın perdesini hafifçe aralayıp bahçede toplanan misafirlere bakıyordum. Daha saatin erken olmasına rağmen baya kalabalık olmuştu ve bunda Arda'nın babasının geniş cevresinin büyük payı vardı. Benim babamında baya tanıdığı vardı ama Fahri amca ile kesinlikle kıyaslanamazdı. Gözüme ilişen Fahri amca ve babamın sarılan görüntüsüne gülümsedikten sonra perdeyi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APTAL ÜVEY KARDEŞİM -2-
Literatura Kobieca''Son kez soruyorum. Hala koca kıçını şu kanepeye gömüp eski Türk filmlerini izleyeyip hunharca sümüklerini fışkırtmak mı istiyorsun yada hemen o güzel poponu kaldırıp seksi kıyafetlerinden birini üstüne geçirip benimle bol eğlenceli ve bol kaslı e...