Seda teyzenin dediklerine yanıt olarak sadece ağzımı açmış ona bakıyordum. Hala dediklerini anlayamamıştım. Tuna onun çocuğu değildi. Şakaklarımdaki damarların seyirmesini hissediyordum. Bu nasıl olabilirdi gerçekten?
"Sen ne diyorsun Seda teyze? Ne demek ben onun annesi değilim?" kollarımı Seda teyzenin omuzuna koydum ve bir cevap vermesini bekledim.
"Çok karışık bir hikaye bu Aylin." derin bir nefes aldı ve bakışlarını denize doğru çevirdi.
"Böyle olsun istemezdim." sessiz bir hıçkırık sesi duymamla Seda teyzenin ağladığını anlamıştım. "Tuna'nın bu iğrenç gerçeği öğrenmesini istemezdim. Özür dilerim, benim yüzümden sizinde hayatınız mahvoldu."
Duyduklarımı mantık çerçevesinde düşünmeye çalışırken hala Tuna'nın beni terk etme nedenini anlayamamıştım.
"Tuna'yla ayrılmamızın sizinle ne ilgisi var ki?" kollarım hala Seda teyzenin omuzlarındaydı ve bana bir an önce mantıklı bir açıklama yapmasını bekliyordum.
"Tuna'nın gerçek babası, Amerika'da çok zengin bir mafyanın lideriydi. Yüzlerce otel, clup vs. mekanın sahibiydi. İki yıl önce ölmüş. Tuna'dan başka erkek çocuğu olmadığı için Tuna'nın üvey kız kardeşini düşmanları esir almış. Kız kardeşine babasının bütün mirasını ve gücünü üstüne alması ve onlara çalışması için işkence etmişler. Ama kızın, Tuna'dan haberi varmış. Bir şekilde Tuna'ya ulaştılar ve herşeyi üstüne almasını en önemlisi ise kız kardeşini kurtarmasını istediler." derin bir nefes aldı.
Bunların olduğuna hala inanamıyordum gerçekten.
"Tuna ile ayrılma nedenimizi hala anlamadım. Bana bunları neden söylemedi. Beraber her şeyin üstesinden gelebilirdik." sinirden alt dudağım titriyordu.
"Tuna'nın her şeyi üstüne alabilmesi için bekar olması gerekiyordu Aylin. Tuna'nın babasıyla evlenmeme nedenimizde buydu işte. Hamile olduğumu ona söylediğimde, benimle evlenemeyeceğini eğer evlenirse ailemizin sürekli risk altında olacağını söylemişti. Onun dünyasında evlilik, aşk yoktu. Artık Tuna'nın da yok."
"Bu kadarı çok fazla. Çok saçma." hızla ayağa kalkıp Seda teyzenin yanından ayrıldım. Deli gibi koşuyordum. Seda teyzenin dedikleri beynimde yankılanıyordu resmen. Tuna'nın beni bırakması çok saçma değil miydi sizce de? Beni, hiç tanımadığı üvey kız kardeşi yüzünden mi bırakıp gitmişti yani? Ah, Tuna'nın benden başka üvey kız kardeşi mi vardı? Bunları duymak bana cidden ağır gelmişti.
Ne kadardır koştuğumun farkında değilim. Hangi yöne koştuğumunda. Koşuyordum işte. Belki beni bu yalan Dünya'mdan kurtaracak birisini bulma umuduyla koşuyordum. Birisinin çıkıp bu olanların hepsi bir yalan olduğunu söylemesi için koşuyordum. Nefesim tükenene, vücudum iki büklüm olana kadar koştum.
Ayaklarım beni çok tanıdık ama bir o kadar da özlem dolu bir yere getirmişti. Anneme. Onun yanına gelmeyeli, onunla dertleşmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Onu bu kadar boş bıraktığım için kendime küfür ettim.
Mezarının üzerinde yeni olduğu çok belli olan bembeyaz güller vardı. Babamın anlattığına göre annemin en çok sevdiği çicek beyaz gülmüş. Benimde.. Acaba bunları babam mı getirmişti buraya? Ama babam bensiz annemin yanına gelmezdi ki.
Hemen yanı başında duran su kovasını elime aldım ve kuruyan toprağı yavaş yavaş ıslattım. Toprak ıslanırken oluşan koku beni fazlasıyla rahatlatmıştı. Kokuyu derin bir nefesle içime çektim. Annemin burada olması bile beni rahatlatıyordu. Onu yanımda göremesem, ona dokunamasam onunla karşılıklı konuşamasam bile sadece onun hissi bana yetiyordu. Zaten annem şuan karşımda olsaydı ona, bu yaşadıklarımı nasıl anlatırdım bilmiyorum.
Elimdeki su kovasını yerine bıraktıktan sonra annemin mezar taşına eğilip bir öpücük bıraktım. Ayağa kalktığımda arkamda bir gölge hissetmiş ve hışırtı sesi duymuştum. Şuan mezarlıkta olduğumdan bu duydugum sesler yüzünden korkmamam elde değildi ama inanın ne korkacak durumum nede bunları düşünecek halim kalmıştı.
Vücuduma zorlada olsa söz geçirip yürümeye başladığımda havanın çoktan kararmış olduğunu fark ettim. Zaman ne çabuk geçmişti? Evden sadece yürüyüş için çıkmıştım ama şuan hava kararmış üstelik bizimkilere de hiçbir şey dememiştim. Derya ve Melis beni gerçekten öldüreceklerdi.
Evimizin olduğu sokağa girdiğimde buralarda daha önce görmeye alışık olmadıgım bir araba dikkatimi çekmişti. Tam evimizin çarprazındaydı ve içinde birisi vardı. Ama bir türlü yüzünü göremiyordum, silüet gibiydi. Neyse deyip eve ilerlemeye devam edecekken arabadan birinin indiğini duydum. Kapıyı yavaş bir şekilde kapatmıştı ama etraf sessiz olduğu için çok rahat sesini duymuştum. Bir kız bana seslenmişti. Adımı biliyordu. Merakla ve birazda korkuyla arkamı döndüğümde kızın, geçen gün partide Tuna'nın yanında gördüğüm kız olduğunu anlamıştım.
Çok uzun bir süre yb yazmamıştım bunun icin özür dilerim arkadaslar. Nedenini aciklamistim, bunun icin bana saygi duydugunuz icin cok tesekkur ederim :) Kisa bi bolum oldu farkindayim ama kafam cok dolu ve ancak bu kadar yazabildim sizi daha cok bekletmek istemedim. Umarim begenirsiniz, her turlu elestiriye yoruma acigim.
Bu arada bir okuyucumun attigi mesaj sayesinde ogrendigim birsey var oda, SudenurBayrk adli kullanicinin Aptal Üvey Kardesim 1. Kitabinin kapagini calmis olmasi. Lutfen boyle seyler yapmayin arkadaslar yoksa yasal işlem başlayacağım!
Son olarak vote vermeyi ve yorum yapmayi unutmayin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APTAL ÜVEY KARDEŞİM -2-
Literatura Feminina''Son kez soruyorum. Hala koca kıçını şu kanepeye gömüp eski Türk filmlerini izleyeyip hunharca sümüklerini fışkırtmak mı istiyorsun yada hemen o güzel poponu kaldırıp seksi kıyafetlerinden birini üstüne geçirip benimle bol eğlenceli ve bol kaslı e...