"Aylin! Neden burada oturuyorsun?" Derya'nın sesini duyduğumda hafif tebessüm ettim. Tuna gittiğinden beri bu ufacık kaldırımda oturuyordum. Rahatsız da değildim üstelik. Burası çoğu yerden daha rahatlatmıştı beni.
"Hiç. Öyle oturmak istedim işte. Hava çok güzel!" Derya'nın yardımıyla ayağa kalktıktan sonra bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Gerçekten de bu gece gökyüzü çok güzeldi. Çıplak gözle bile görünen yıldızlar bize göz kırpıyordu sanki.
"Hadi gel artık, hava soğuk." Derya koluma girip beni eve sokmuştu bile. Derin bir nefes aldıktan sonra salonda uyuya kalan Melis'i gördüm. Bu kız hep böyleydi. Yatağı dışında her yerde uyuma potansiyeli vardı bu kızda.
"Geç oldu. Hadi uyuyalım artık!" Başımı sallayarak Derya'yı onayladım. Başımı yumuşacık yastığıma koyduğumda kulaklarıma Tuna'nın lafları dolmuştu. Biz birlikte olmamalıydık. Herkes için en iyisi bizim ayrı olmamızdı...
¶¶¶
"Hadi kalk bakalım koca bebek!" Derya'nın odamda bağırışlarını duymamla gözlerimi zorla açmaya çalıştım. Daha Derya'nın bağırışlarını kaldıramazken bir de perdeyi sonuna kadar açmasıyla onun bağırışlarına bende karşılık vermiştim. Sabah uyanır uyanmaz perdelerin açılmasından nefret ederdim. Yanan gözlerimi ovalarken Derya'ya ettiğim küfürler eşliğinde yatağımdan kalktım. Bugün her zaman ki gibi okul vardı ve ben yine her zaman ki gibi okula gitmemek istiyordum. Ama maalesef gidecektim çünkü vizeler başlamıştı. Lanet olsun..
"Beş dakikaya aşağıda ol, yoksa boş menemen tabağıyla karşılaşırsın." Derya son emrini verdikten sonra mutfaga indi. Dediği şeyin olmaması için hızla lavaboya gittim ve her sabah gerekli olan işlerimi giderdim.
Şuan yaklaşık üç dakikam vardı ve ben giysi dolabımın önünde durmuş ne giyeceğimi bekliyordum. Her gün ne giyeceğimi düşünmekten nefret ediyordum. Okulda ki kızların giydikleri aklıma gelince iğrenmeden edemedim. Gerçekten çok değişik giyiniyorlardı ve ben ömrümün sonuna kadar onlar gibi giyinmeyeceğime adım gibi emindim. O yüzden dolabımın en önünde duran bebek mavisi gömleği ve beyaz pantolonu hızla giyindim. İşte bu kadardı. Şuan gayet rahat ve güzel hissediyordum kendimi. Bunun için o kızlar gibi giyinmeme gerek yoktu yani.
Saçlarımı doğal dalgasında bırakıp hafif bir makyaj yaptım. Hızlı olmam gerekiyordu. Derya'nın verdiği süreyi biraz aşmıştım ama o kadar da olacaktı yani, çokta şey yapmamak lazım..
Mis gibi kokan menemeni bandığım ekmeği ağzıma götürürken hiçbir şey umrumda değildi. Sadece menemen ve ben vardım burada..
"Aylin! Telefona bak istersen." Melis'in sesini duymamla menemenle yaşadığım romantik dakikalardan çıkmıştım. Calan telefonumu açtığımda Arda'nın sesi kulaklarıma doldu.
"Kapının önündeyim. Yarım saattir!" Arda'nın tıslamasına karşılık "tamam" diye cevap verdim ve telefonu kapattım. Ne vardı biraz beklese? Her sabah aç gitmek zorunda mıyım ben?
Hızla ağzıma bir salam dilimi atıp masadan kalktım. Melis'in "pislik yapma ya!" Diye cirkeflenmesine karşılık öpücük attıktan sonra Derya ve Melis'e el sallayıp sonunda evden çıktım. Ayakkabılarımı bile tam giyemeden Arda'nın arabasının önüne geldiğimde Arda'yı, kollarını göğsünde bağlamış arabaya yaslanırken gördüm. Bu onun sinirlendiğini belli etme şekliydi. Her sabah onu böyle beklettigim için her sabah beni böyle karşılıyordu. Canım arkadaşım benim...
"Neden geldin ya? Daha beklerdim." Arda bana atarlanırken bir yandan da şoför koltuğuna oturuyordu. Onun yanına oturduğum da gözlerimi devirdim. Her gün aynı konu yüzünden kavga etmemiz çok sacmaydı. Madem beklemek istemiyorsun o zaman biraz geç gel be kardeşim! Neden hep erken geliyordu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APTAL ÜVEY KARDEŞİM -2-
ChickLit''Son kez soruyorum. Hala koca kıçını şu kanepeye gömüp eski Türk filmlerini izleyeyip hunharca sümüklerini fışkırtmak mı istiyorsun yada hemen o güzel poponu kaldırıp seksi kıyafetlerinden birini üstüne geçirip benimle bol eğlenceli ve bol kaslı e...