Yanaklarıma batan şeyi hissederken sessizce küfür ettim. Burnuma dolan erkeksi kokuyla ne olup bittiğini anlamıştım. Yavaşça gözlerimi aralayıp üzerimde taht kurmuş Tuna ile karşılaşınca hafifçe gülümsedim.
"Sana küfür yakışmıyor." Tuna burnunu karıştırırken bende dediğine karşılık bir küfür daha ettim ve şaşıran yüz ifadesine karşılık küçük bir kahkaha patlattım. Onu böyle gıcık etmek hosuma gidiyordu. Yapma dedigi şeyleri yapmak, hoşuna gitmeyen şeylerle onu iğrendirmek beni acayip derecede hoşnut kılıyordu.
"Sakallarınla yanaklarıma tecavüz etmende sana yakışmıyor." Koca vücudunu ellerimle hızla ittirdikten sonra yataktan kalktım ve üzerimdeki geceliğin fazla parçasını çıkarıp yatağın üzerine bıraktım. Odamızda ki lavaboya girerken Tuna'nın kıkırdamaları kulaklarıma doluyordu. Böyle gülmesi beni daha da deli ediyordu..
Havluyla yüzümde ki ve ellerimde ki fazla suyu alırken odanın boş olması garibime gitmişti. Evleneli neredeyse bir sene olacaktı ama hiçbir sabah Tuna bu saatte odadan cıkmazdı. En azından bana haber vermeden.
Üzerime hızlıca rahat bir şeyler geçirdikten sonra boy aynamın karşısında kendıme baktım. Bu bir sene boyunca çok fazla değişmemiştim. Sadece yanaklarım biraz daha irileşmiş ve saç rengimi biraz daha koyultmuştum. Tuna yeni saç rengimi cok fazla beğenmesede yine de çok üzerinde durmamıştı.
Tuna ile geçtiğimiz bir sene boyunca hiçbir şekilde kavga etmemiş olmamız beni çok geriyordu. Biliyorum, kavga etmememiz cok guzel bir durum ama böyle olunca da sanki her an kötü bir şey olacak ve bu inanılmaz güzel geçen hayatım bir anda yok olacak gibi hissediyordum. Umarım böyle birşey olmazdı. Yoksa sadece ikimiz değil, başkasıda yaralanacağa benziyordu.
Burnuma dolan menemen kokusuyla mutfağa ilerlerken karşımda kahvaltı masası hazırlayan Tuna'yı görmeyi planlamıyordum açıkcası. Kafasına taktığı şef şapkasıyla ve yaptığı artistik hareketlerle kendini iyice kaptırdığını görüyordum.
"Ne yapıyorsun sen?" yavaşça ona ilerlerken kıkırdamadan edememiştim.
"Hazır ol. Birazdan şimdiye kadar yediğin en mükemmel menemeni yiyeceksin çünkü." Tuna şef edasıyla kendinden emin konusurken masadaki diğer yiyeceklere hızla göz gezdirdim. Masa gerçekten iyi görünüyordu. Kocamın bu kadar marifetli olduğunu bilmiyordum doğrusu. Bu iyi birşeydi. En azından ikimizden birisi marifetliymiş.
Masada ki yerime oturduktan sonra Tuna'nın uzattığı önlüğü önüme geçirdim ve kıkırdadım. Gerçekten şuan kendını en lüks mekanın şefi zannetmesi oldukca komikti.
Tabağıma nazikçe koyduğu menemeni kokladığımda az önce dediği şeye hak vermiştim doğrusu. Çok güzele benziyordu. Tuna'nın da karşımda ki yerini almasıyla artık yemeğe başlayacağımız için heycanlanmıştım.
"Kafandaki şeyi çıkarsan artık. Dikkatimi bozuyor."
"Bunu çıkarsam bile ben hala senin dikkatini çekeceğim canım karıcım,üzgünüm." Tuna'ya yav he he bakışımı attıktan sonra önümde beni bekleyen menemenime yöneldim. Gerçekten acıkmıştım ve bu sabah kahvaltıyı Tuna'nın hazırlaması işime gelmişti. Aç aç birde kahvaltı hazırlamakla mı uğraşacaktım. Don't.
Tuna'nın dikkatli bakışları eşliğinde menemenimden ilk parçayı aldığımda tadının gerçekten güzel olması sinirimi bozmuştu. Neden benden güzel menemen yapmıştı ki? Keske kötü olsaydı. Şimdi iki sene yaptıgı güzel menemenle övünürdü.
Bakışlarımı Tuna'ya çevirdiğimde benden nasıl bulduğuma dair bir cevap bekliyordu. Lanet olsun ki çok güzel yapmıştı.
"Güzel." çok abartmaması için sakince geciştirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APTAL ÜVEY KARDEŞİM -2-
ChickLit''Son kez soruyorum. Hala koca kıçını şu kanepeye gömüp eski Türk filmlerini izleyeyip hunharca sümüklerini fışkırtmak mı istiyorsun yada hemen o güzel poponu kaldırıp seksi kıyafetlerinden birini üstüne geçirip benimle bol eğlenceli ve bol kaslı e...