İnsanın hayatında unutamadığı anlar vardır. Aradan kaç gün kaç ay kaç yıl geçerse geçsin az önce yaşamış gibi hatırladığı. Her saniyesi ayrı ayrı beynine kazıdığı. Bi türlü gitmek bilmeyen anlar. Kendin dahil kimseye anlatamadığın. Unutmak için her gece dua ettiğin. Ama her şeyde hatırladığın. Belki bi gülüşte,belki bi seste hatta sessizlikte, bi bakışta her yerde...O an karşımdaki gözlerle zihnime dolan anılar karnıma bir yumruk yemişim gibi ağrı yaptı. Elimdeki defteri ve kalemi yere atıp arkamı dönerek kafeden çıktım. Düşündüğüm tek şey orada bulunmamam gerektiğiydi. Nereye gittiğimi bilmeden yağan yağmuru umursamadan koşmaya başladım. Her nefes alışımda hızlandım. Aklıma gelen her görüntü için göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Geçtiğim caddeler sanki yalnız kalmak istediğimi anlamış gibi bom boştu. Tıpkı rüyalarımdaki gibi aldığım nefes acı vermeye başlamıştı.
Beni taşıyamayan bacaklarıma daha çok ağırlık vermeyerek olduğum yere çöktüm. Gözlerimi sım sıkı kapayıp uyanmayı bekledim. Her rüya olmadığını anladığımda daha çok göz yaşı akıttım. Yağan yağmurla birlikte ağladım. Bulutlardan düşen her damla ile bir göz yaşımı yolladım. Beş yıl önce ağlamaya korkan küçük kız için ağladım. Bağırmaması için ağzı kapatılan kız için. Her gece annesinin gelip iyi geceler öpücüğünü vermesini bekleyen çocuk için ağladım. Babasını onu kötü adamlardan koruması umut eden yetim için ağladım. Yıllardır akmasına izin vermediğim her göz yaşım için ağladım. Ben bugün burda yaşadığım her saniye için tek tek göz yaşlarımı akıttım. Kanayan her yaramı tuzlu göz yaşlarımla kapattım. Bir müddet sonra durduğumda artık gözümde akacak yaş kalmamıştı. Kaç saat gecti farkında değildim. O sırada yanımda duran gölgeyi fark ettim. Kafamı kaldırdığımda karsımda gördüğüm kişi bu gece gördüğüm donuk bakışlı çocuktu. Hiç bir şey yapmadan sadece bana bakıyordu. Sanırım gözlerimde derman kalmamıştı ki yavaş yavaş kapanmaya başladılar. O sırada bir daha açılmamaları için dua ettim.**********
Uyandığımda daha önce hiç görmediğim bir odaydım. Karşımda bir dolap sol başımdada bir masa vardı. Gayet sade döşenmesine rağmen baya şık bir odaydı. Yani bana göre. Bulunduğum yatak o kadar rahattı ki kalkmamam için adeta beni içine çekiyordu. Başta idrak etmesemde hiç bilmediğim birinin evindeydim. Nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Biraz düşünmeye çalıştığımda başıma giren ağrıyla kendimi durdurdum. Yatakdan kalkarak karşımdaki dolabın üzerinde olan aynaya baktım. Karşımda göz altlarım şişmiş üstümde erkek tişortü ve altımda bana beş beden büyük bir şort vardı. Bel kısmı lastikli olduğumda belimden düşmüyordu. Göz altlarıma bir kez daha dikkat etmemle dün gece olanlar zihnimde canlanmaya başladı. Aklıma gelen görüntülerle bulunduğun odadan hızlıca çıktım. Çıkmamla birine çarpmam bir oldu. Kafamı kaldırdığımda karşımdaki gözler dün kafedeki çocuğa aitti.
"Sonunda uyandın. Kahvaltı hazır elini yüzünü yıka gel" Hiç bir şey dememe izin vermeden arkamda kalan merdivenlere yönelip inmeye başladı. Tabi ki bende peşinden. "Neredeyim ben? Seni dün kafede görmüştüm nasıl buraya geldim? Sen mi getirdin ? Ya vevap versene!" Eliyle yanında bulunan koltuğu işaret ederek konuşmaya başladı.
"Bak önce bi sakin ol ve şuraya otur tamammı.""Önce sorularıma cevap ver."
"Bir susarsan vericemde müsade etmiyorsun ki Allahım ya." Biraz sert çıktığımı fark ederek gösterdiği yere oturdum ve dinlemeye başladım.
"Dün gece seni ağlarken gördün kafede çalışan kız olduğunu fark ettim zaten yanına geldiğimde beni fark etmeyerek yaklasık bi iki saat falan ağladın sonrada gözlerin artık yorulmuş olucaktıkı kapandılar. Seni orada bıralsaydım sabah böyle uyanamayacağını bildiğimden bende seni buraya getirdim. Sanırım tüm sorularını cevapladım. Artık kahvaltıya geçebilirmiyim." Bahsettiğin sokağın barlar sokağı olduğunu bildiğimden demek istediği şeyi anlamıştım. Pek tekin insanlar olnazdı orda. Ve eğer karşımda bana boş gözlerle bakan çocuk olmasaydı sanırım simdi çok daha kötü durumda olurdum. Donuk gözlü çocuğun arkasında duran duvar saatine baktığımda okul başlayalı iki saat geçtiğini fark ettim. Kesinlikle bizimkiler beni çok merak etmişlerdir. Eşyalarımı unursamadan kafeden çıkmıştım. O yüzden telefonumda orada kalmıştı. Henüz adını bilmediğim donuk gözlü çocuktan telefonunu istemeliydim.
"Şey son bir şey isteyebilirmiyim." Cevap vermek yerine gözlerini devirerek kafasıyla onayladı. Telefonunu istememle çıkarıp uzattı. Çınarın aklımda bulunan numarasını umarım doğru hatırlıyorumdur diyerek mesaj yazmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katastrof
Teen Fiction"Sana bir şey söyleyeyim mi?" Dedim ve sırıttım. Bakışlarımı suratından çekip tavana odakladım. "Şu hayatta bir kez olsun kendimi şanslı hissettim. Oda ellerin saçlarıma ilk kez değdiğindeydi." Sanki söyleyeceklerimi unutmuşum gibi duraksadım. Oda...