Çınar ile olan konuşmamızın ardından neredeyse bir hafta geçmişti. Bayıldığım gün hastahanede kalmıştık. Uyandığımda Çınar ve donuk gözlü çocuk odada uyuyordu. Çınar'dan onun isminin Doruk olduğunu öğrenmiştim. Ve neden yanımızda olduğunu.Pek net olmasada aklımda kesik kesik görüntüler vardı. Donuk gözlü çocuğa dair. Doğrumu hatırlıyorum bilmiyorum ama galiba oda başıma gelenleri biliyordu. Ama sorma gereği duymadım. O gün bana sadece sinsi bir gülüşle gece konuştuklarımızı hatırlayıp hatırlamadığımı sordu. Bende ne konuştuk dedim. Tabi ki sadece fazla tanıdık gelen gülümsemesini göstermekle yetindi. Her ne kadar merak etsemde pek üstelememiştim. O günden sonra ara sıra arkadaşlarıyla kafeye geldi. Bazende tek. Pek konuşma fırsatı bulamasamda yakınımda bir yerlerde oluşu nedensizce beni mutlu ediyordu. Sanki bana daha yakın davranıyordu. Gözleri benim gözlerimle buluşunca sanki donukluk yerine ışıltıya bırakıyordu. Ya da ben öyle sanıyordum. Her ne kadar hayatıma yeni giren biri olsada onu görebileceğim diye artık kafeye daha mutlu gidiyordum. Varlığından haberdar olmadığım karnımdaki kelebekler onu görünce halay çekmeye başlıyorlardı. Karnımdaki kelebekleri unutmaya çalışarak yataktan çıkıp iğrenç bir gün için hazırlanmaya başladım.
Sonunda gelmesini istemediğim yıl başı gelmişti. Yarın tatildi. Ve ben istemediğim yetimhaneye dönecektim. Bu gece on ikiye kadar kafede kalıp kalamayacağıma soran patrona gayet mutlu bir şekilde evet dedim geçen gün. Verdiğim tepkiye şasırsada aldığı cevap onu memnun etmişti. Bende yetimhaneye ne kadar geç gidersem o kadar iyi olur diyerek birazda olsa rahatlamıştım.
Sınav haftasındaydık ve bugün İnkılap yazılısı vardı. Sınıfa girdiğimde Çınar henüz gelmemişti. Mira da her zaman ki gibi Uras'a bir şeyler anlatıyordu. Mira beni görünce heycanlanarak bana döndü.
"Ya Su kızım sana ne anlatıcam neler kaçırdın."
"Su sonunda geldin. Allah gönderdi seni bana gel kurtar nolur beni."
Uras ve Mira'nın bu hareketleri aynı Esra ve Türker gibiydi.
"Ay sen ne anlarsın be. Su bak şimdi alt devrede seda varya muratla çıkıyordu. Onun yakın arkadaşı güldeniz murat a aşıkmış. Bunlar ayrılınca şerefsiz Murat Güldeniz'le çıkmaya başlamış."
Ben Mira'yı dinlemesemde dinliyormuş gibi tepkiler veriyordum. O sırada Uras sıraya yasladığı başını kaldırarak konuşmaya başladı.
"Ay kanka Güldeniz de az kaşar değilmiş ha. Ay bide ben kızlarda duydum Murat hamileymiş galiba. "
Uras'ın dediğine kahkalar eşliğinde gülerken Çınar içeri girmişti. Onun gelmesiyle tamamlanmıştık. Üçününde tarihi iyi olmadığından ben anlatıcaktım. Tabi her seferinde üçüde hiç bir şey anlamazlardı."Hadi başlıyorum dinleyin. "
*********
"Kanka ben daha çok dayamıycam. Yıl başında sınav mı olur? Hadi Mira bize Muratı anlatsın sedayı anlatsın. Hadi anlat bana mira."
Her zamanki gibi Uras dayanamamıştı. Üç ders geçmesine rağmen daha bir konu bile anlatamamıştım. Zaten hep böyle olurdu. Okul bu gün yarım gün olduğundan sınavdan sonra okul bitecekti. Tenefüs zilinin çalmasıyla hepimiz sınava gireceğimiz sınıflara dağıldık.
Sınav beklediğimden daha basitti soruları çözdükten sonra bizimkilere atmak için kağıdımın fotoğrafını çektim. Eminimki zaten hepsi şu an atmamı bekliyordu. Çektikten sonra kağıdı verip sınıftan çıktım.
Yurda geçerek hazırlanmaya başladım. Her zaman ki gibi ne giysem diye bir derdim yoktu. Gri bol kazağımı üzerime geçirdikten sonra boyu uzun olduğundam altına sadece çorap giymeyi tercih ettim. Ceketimide giydikten sonra gri beremi takarak hazırlanmamamı bitirdim. Normalde her zaman saçlarımı toplardım ama bu gün bir değişiklik yaparak açık bırakmaya karar verdim. Kestirmeyeli baya olmuştu. Uzun saçı sevmediğimden her zaman kestiridim. En yakın zamanda kuaföre gitmeyi aklımı köşesine kaydederek yatakhaneden çıktım. Uras ve Çınar yurdun önünde beni bekliyorlardı. Biraz zaman geçirdikten sonra beni kafeye bırakıcaklardı. Her ne kadar ikiside 12 ye kadar benimle durmak istesede ben müsade etmedim. Bu biraz bencillik olurdu zaten. Eğlenmek yerine kafede çalışmak.
Mira ailesiyle geçirecekti bugünü. O yüzden sınav çıkışı gitmiştir diye düşünerek bizimkilerin yanına geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katastrof
Teen Fiction"Sana bir şey söyleyeyim mi?" Dedim ve sırıttım. Bakışlarımı suratından çekip tavana odakladım. "Şu hayatta bir kez olsun kendimi şanslı hissettim. Oda ellerin saçlarıma ilk kez değdiğindeydi." Sanki söyleyeceklerimi unutmuşum gibi duraksadım. Oda...