Haftalardır esen rüzgar kendini ılık bir güneşe bırakabilmişti sonunda. Herkesin bu sabah kaltığında ki gülüşünü hisseder gibiydim soğuk bir haftanın sonunda nefes alıcı bir güneş doğabilmişti sonunda. Uyandığımda ilk düşüne bildiğim ne yazık ki hava yerine işe geç kaldığım olmuştu. İşe geç kaldığım farkettiğimde acele bir şekilde dolaptan havanın güzelliğine kanarak ince bir hırka ve pantolon giyerek askıda asılı çantamı ve deri montumu alarak otobüs durağında doğru ilerledim. Şanslıydım ki otobüs çok bekletmemişti. On dakika kadar sonra işe vararak bugünkü azardan da kurtulmuştum. Hemen masama geçerek bir kaç evrak işini halledip öğlen yemeğine gitmekteydi aklım çünkü ne yazık ki kahvaltı yapmadan gelmiştim. Tam işime başlıyacakken arkamda oturan Jin bana seslenmeye başlamıştı.
- Mira... Mira...
- Efendim Jin.
- Yine geç kalmayı nasıl başardın? Bu arada duyduğuma göre sene sonuna bir hafta kaldığı için bir kaç kişiyi işten çıkaracaklarmış. Dikkatli ol bu yüzden.
- Offf yaa daha yeni düzene sokmuştum hayatımı umarım ben değildirim. Dediğim an müdürün sekreterinin beni çağırması neyin nesiydi acaba.
- Mira Müdür Bey seni çağırıyor.
- Duymamış gibi yapsam acaba bir süre sonra gider mi?
- Mira... Sen beni duymuyor musun?
- Ahh üzgünüm sanırım dalmışım, demin ne demiştin.
- Diyorum ki müdür Bey seni çağırıyor.
- Peki hemen geliyorum. Jin arkamdan bağırıyordu dikkatli ol diye. Tabiki onun için sorun yoktu, çünkü onun şirketle 5yıllık sözleşmesi vardı ve yenilenmesine neredeyse 2 seneden fazla bir zaman vardı.Jin bu yönüyle arada beni sinir etsede ona kızamıyorum.
Müdür Beyin kapısına tıklatarak girdim. Diğer işlerimde olduğu gibi sen iyiydin, ama sende biliyorsun fazladan işçi almamız bizim hatamız çıkışta muhasebeden hesabını kapattırmayı unutma ve nokta. Kısa ve öz kovuldun demek bu kadar mı zor geliyordu insanlara. Tabiki sakinliğimi koruyarak odadan çıktım. Çıktığımda Jin hiç bir şeyi bilmiyormuş gibi beni sorguya çekmeye başlamıştı. Olup biteni anlatarak işin bitmesini dört gözle bekliyordum ne yazık ki başka işler aramalıydım. İşi bitirmiştim bitirmesine fakat işten ayrılmam kötü bir şey değilmiş gibi sabah erken gelen otobüs neredeyse bir saattir gelmiyordu. Beklemekten sıkılıp ve yorularak eve yürüyerek gitmeye karar vermiştim fakat on dakika sonra bu kararın ne kadar saçma olduğunu anlamıştım, çünkü hava sabahkine nazaran çok ama çok soğuktu. Ellerim ve bacaklarım buz kesmeye başlamıştı. Herkesin üzerinde atıkları,eldivenleri ve montları varken benim sadece bir tane incecik bir deri montum vardı. Kısacası kış ayında sahte bir güneşe inanmıştım ve bu hallerdeydim. Tam bu düşünceleri düşünürken yanından geçtiğim kahve dükkanına girerek içimi ısıtmak için bir bardak kahve almaya karar verdim. Sıcacık bir bardak kahvemi alarak dışarı çıkıyordum ki disarida beyaz beyaz bir şeylerin yağdığını farkettiğimde elimdeki sıcak kahveye dikkat etmeden bir adama çarparak dışarı çıkmıştım. Kahve az da olsa dökülmüştü ama pek aldırmamıştım. Çocukluğumdan berri kar tanelerine karşı ilgim vardı hele ki kış mevsiminde yağan ilk karlara karşı ilgim çok fazlaydı. Ben yavaş yavaş karın yağışını izleyerek ilerlerken arkamdan biri yaklaşarak beni kendine doğru çevirmişti. Gerçekten şaşırmıştım adamın gözleri tanıdık geliyordu ama bir o kadar da uzaktı. Bir an bir görüntü geçerken gözlerimin önünden, adamdan bir adım gerilemiştim. Sonra adam bana bakarak tekrar kaçmayı düşünmüyorsun değil mi? diye sorduğunda şaşkın şaşkın bakakalmiştım. O da bunu anlamışcasına elini göstererek özür dilemen yeterli kar prensesi demişti. Adamın sesi çok tanıdık geliyordu ama kimdi bu adam. Bir yanım hatırlamak istiyordu bir yanım sadece adamın uykulu gözlerine bakarak özür dile ve arkana bakmadan ilk karın tadını çıkartarak eve git diyordu ama yapamıyordum. Özür dileyip, gitmek istemiyordum. Bu yüzden ağzımdan nasıl, ne zaman çıktığını anlamadan adamın uykulu gözlerine bakarak ya dilemessem sonuçta sende benim kahvemin yarısının boşalmasına neden oldun. Hem önüne bakıyor olsaydın benim gibi biriyle çarpışmak zorunda kalmazdın, diyerek gitmeye karar vermiştim ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Prensesi
Historia CortaKüçük bir kar tanesi gibi sessiz sakindi yağışımız... Adım adım ilerledik,fakat sonunda güneşin doğuşu bizi paramparça etmeye yetmişti... Not: Hikayeyi instagramda da yayınlamaktayım isteyenler oradanda okuyabilir @dreamwrite_