BLUE| 12

97 8 1
                                    

Selam R5er!
Şu aralar çok karmaşığım. Eskiden mutlu olduğum her şey beni artık mutlu etmiyor. Eksiliyorum,eksiliyor sanki ruhumuzdan her şey milim milim. Biz daha çok dibe batıyoruz. Artık müzik eskisi kadar tat vermiyor gibi. Kitaplar eskisi kadar avutmuyor. Ve bizde artık o sahte gülüşleri olan insanlara benziyoruz sanki.
Bence hiç gülmemek sahte bir gülüşe sahip olmaktan daha iyi. O buzdan duvarları ardındaki camdan hayalleri olan insanlardan olmak'tan korkuyorum ve daha çok onlara benziyorum.
Bunun yanı sıra ilham perileride hiç yardım etmiyor bana. Yorum ve vote o kadar azki. Eskisi kadar düzenli ve o zevkte gelmiyor bölümler. Affına sığınıyorum.
Bana destek olduğunu bilmene ihtiyacım var. Dünyadaki tüm R5er ve Rosser'lar kardeş biliyorum. Bu arada samsun'lu hemşerilerime selamlar.

Keyifle oku, ve mutlu ol ne olursa olsun;

Şu an hissettiklerini bana tek kelieyle anlat desen, sana sade "yemek" derdim. Tanrım, şu aralar fazla açtım. Henüz öğle yemeğini yiyeli bir saat anca oluyordu oysaki. Özel günümde olmamdan mı bilinmez depresyona giriyordum sürekli. Ve şu karşımda  james bond filmini izleyip ağlıyordum. " Ama"dedim ve bir hıçkırık daha attım. Yanımdaki mukuslu mendil dağından bir tana temiz mendil aldım ve burnumu sildim. Bundan öncede aynı yıldızın altında'yı izleyip kahkahalara boğulmuştum. Rydel bir ara beni doktora götürmekte bahsetmişti ama o ara sonunda gelen ölüm sahnesine attığım kahkahalardan onu pek dinleyemedim.

Bilgisayarı kapatıp ayağ kaltım. Ve domuzlu pijamalarımla gardıropun önünde dikildim.

Siyah dar yırtık bir kot, Sade beyaz bol bir tişört, kot gömlek, üstünde batman işareti olan kolyem bilekliklerim ve beyaz supra.   Hoş görünüyordum. Saçlarımı yandan hafif bol bir örgü yapmıştım. Zaten saçlarımı geçici boyayla uçlarını maviye boyamıştım. Renk renk saçları çok seviyordum. Odanın danık olmasını umursamadan ilerledim ve Rydel ile Elligton'u gördüm. İkiside puflarda oturmuş şu yoga pozisyonunu almışlardı. Merakla yanlarına iliştim arada minik bir "homm" sesi çıkarıyorlardı.

" ne yapıyorsunuz siz?"  ayakta dikilip onlara baktım

" Nirvana'ya ulaşıyoruz. Bizi rahatsız etme homm" dedi Rydel ve bana bakmak için açtığı tek gözünü kapattı.

" Ve bunu yaparken çok ciddiyiz Darla hanım" dedi Elligton. Onlara hayretle bakarken yanıma Ross geldi. Ona bu aptal ikilinin durumunu sordum. Omuz silkti.

" nirvana'ya ulaşacaklarımış güya, aptallar. Bir kere Kurt malesefki öldü. Bunlar hala inanmıyorlar." dedi bana  ve birlikte diyerlerinin yanına gittik.

" Gençler çağırın şunları  saat geldi" dedi Riker. Ne saati gelmiştiki?  "Tamam o zaman" dedi ve onlara doğru ilerledi.

" Ne oluyor?"  Hiç dedi Ryland.

" Sadece şarkı söyleyecekler." dedi oda bense sadece limonatamı içtim.

Onlar herkezin ortasında hazırladıkları yere geçtiler. Gitarlar ve mikrofonu gemideki elemanlar hazırladı. Bende onları tam görebileceğim bir yerde durdum.

" Hadi millet" dedi Ross " Ready set Rock" diye bağırdılar ve etraflarına gemide o an dışarıa olan herkezi topladılar. herkez akın ettiğinden onları görmem zorlaşıyordu. Cidden burası ne kadar çok kalabalık oldu öyle. İğne atsan yere düşmez derler ya hani. Onları görmek için parmak uçlarımda yükseldim.

Riker mikrofonuna yaklaştı.

" Tüm Blue ailesine" dedi ve göz kırptı. Kendimi birden kıkırdarken buldum. Bu cidden hoştu. Blue ailesine, Blue dostlarına yada daha fazlası diye geçirdim içimden. Sustum beynimin içindeki değil onları dinlemeliydim. Derken gitar sesleri yükseldi ve bateri araya Ross'un o halkulede sesi katıldı Yanımda elini omzuma atmış bir Ryland vardı.

BLUEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin