"Sen"Şaşkınlıkla ona bakarken, biraz daha yaklaştı ve "Tesadüfe bak" dedi.
"Beni mi takip ediyorsun sen." dedim sinirle.
"Seni neden takip edeyim iş için geldim buraya" dedi ve yanımdan uzaklaşıp sekreterin yanına gitti. Bununla birlikte aynı iş yerinde çalışmak kesinlikle çok zor olacaktı.
Kahvemi aldıktan sonra işimin başına dönmüş, evrakları kontrol ederken yanıma gelip, "Bahar ben" dedi elini uzatarak.
"Bartın bende" dedim ama hava da duran elini tutmadım.
"Şimdi izin verirsen işimi yapmak istiyorum."
"Bartın mı? Şehir olan mı?" dedi ve hafif güldü.
"Espri mi yaptın sen? Rahat bırak. Bu sefer beni işten kovdurmana izin vermeyeceğim." dedim sinirli şekilde. Lakin sakin olmalıydım amacı beni işten kovdurmaktı ve ona uymayacaktım.
Onu umursamayıp işime devam edince yanımdan uzaklaştı. Bu işe ihtiyacım vardı. Babamı bulup onu son kez görmeliydim.
Orda çalışanlar, "Cevdet Bey, hoş geldiniz" deyince ayağa kalktım. Adamı görünce bana benziyor mu diye inceledim. Esmer, kirli sakallı biriydi. Bana andırıyordu ama babam mıydı bilmiyorum. Dna örneği alarak öğrenebilirdim ama 3 kişiydiler, hepsinden nasıl örnek alabilirdim ki. Üstelik diğer kişileri daha görmemiştim bile. Ama bir şekilde hepsinden örnek alıp öğrenecektim.
Cevdet Ataman yanıma gelip, "Bartın Akyürek sen misin?" diye sordu?
Hemen, "Evet efendim" diye yanıtladım. Birisine efendim demek çok saçma geliyordu. Lakin oranın sahibi olduğu için mecburen diyecektim.
"Kolay gelsin." dedi ve odasına gitti.
Çıkma saati geldiğinde çeketimi aldım ve asansörün gelmesi için düğmeye tıkladım. Biraz bekledikten sonra asansör açılınca içeri girdim ve kapanması için düğmeye bastım. Tam kapanacakken, "Asansörü durdurur musunuz?" diye bağırıldığını duyunca asansörü durdurdum. Asansör tam açıldığında gelen kişinin o olduğunu görünce tekrar kapatma düğmesine bastım. Lakin çoktan gelmişti ve asansöre binmişti.
"Tek başıma asansöre binmekten korkuyorum. Teşekkür ederim durdurduğun için." dedi ve gülümsedi. Cevap olarak bende yapmacık bir şekilde gülümsedim ve önüme baktım.
"Şey" dedi bana bakarak. Bende ona dönüp baktım. "Kahve içelim mi? Kış sonuçta iyi olur." dedi. Cevap vereceğim sıra da asansör açılınca, kapıya doğru yürüdük.
Kapıdan çıktığımızda, durdum ve "Olur ileride güzel bir cafe var, oraya gidelim." dedim. Belki bir kahve içersem beni darlamaktan vazgeçerdi.
Cafeye geldiğimizde bir yere oturduk. Çantasını çıkarıp saçını geriye attı ve sonra konuşmaya başladı. "Sonuçta aynı yerde çalışacağız artık. Hem senin işten kovulmana sebep olduğum için özür dilemek istedim."
"Özür dileme, ben teşekkür ederim. Sayende artık burada çalışıyorum. Kovdurmasaydın, oralarda çalışmaya devam edecektim muhtemelen." Artık ona ters davranmayacaktım sonuçta artık babamın olduğu yerde çalışıyordum.
Konuyu değişmeye çalışarak, "Neyse" dedi konuyu değiştirmeye çalışarak. "Ne yapmaktan hoşlanırsın?"
"Çalışmaktan hoşlanıyorum. Eğer izin verirsen." dedim ama imalı bir şekilde söylemedim.
"Üzülüyorum ama ya." dediğinde, "Tamam tamam." diye ekledim.
"Öyle sorunca aklıma bir şey gelmedi. Sen ne yapmaktan hoşlanırsın?" diye sordum aynı soruyu ona yönelterek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Bana Bırakma
Teen FictionÖlümüne 5 ay kalan bir adama aşık olur muydunuz? Hemde fazlasıyla. O sevdi. Çok sevdi, hep sevdi. "İnsan rüzgar esecek diye 40 yıl bir pencerenin önünde beklermiş. Ben seni 40 yıl da beklerim." "Ama ben dönmeyeceğim Bahar " "Öyle ya, bende gelmeye...