İki Ayrı Dünya

86 11 0
                                    


Sabah olunca artık rutinleşmiş olan yürüyüşüme çıkacaktım ki bu sefer kapıda Eylül'e yakalandım. Bir anda;
"Hoop Okyanus nereye böyle?" Dedi. Dönüp annesinin değerli vazosunu kırarken yakalanmış yaramaz bir çocuk gibi baktım. Haliyle o da şüphelendi. Duygularımı fazla belli etmek gibi bir sorunum vardı. Sakin olmaya çalışarak;
"Hiç sadece sahilde yürüyüşe çıkacağım." Dedim. Sanki birşeylerden şüphelenmişcesine gülerek;
"Tamam canım tabiki dedi." Bende;
"Maymun gibi pis pis sırıtmasan çok iyi kızsın Eylülcüğüm." Dedim. Güldü. Güldüm. Her zamanki giysilerimin biraz dışına çıkmıştım bugün. En azından renk açısından. Bu defa deniz mavisi bir tayt, turkuaz spor ayakkabılar ve lacivert bir şişme mont giymiştim. Belime kadar uzanan ve vücudumda en sevdiğim yer olan uzun kumral saçlarımın uç kısımlarına hafif maşa yapmıştım. Her zamanki gibi yüzümde bir gram makyaj yoktu. Kulaklığımı takıp şarkımı açtım. Ve sahildeki kulübeye doğru koşmaya başladım. Koşuyordum, sarhoş sesli adama doğru...
15 dakika sonra kulübenin önündeydim. Ve yine o beni sesiyle büyüleyen adam şarkı söylüyordu. Söylediği şarkı öyle mükemmeldi ki sanki yaşadığım herşeyi ve sabah yine buraya geleceğimi biliyormuş da bana söylüyormuş gibi hissettim. Sakin olmaya çalışarak kapıyı tıklatıp içeri girdim. Bana bakıp;
"Ooo! Kimleri görüyorum burada?" Dedi. Bende;
"Kimleri görüyormuşsun?" Dedim. Sakin ve her zamanki cool tavrıyla;
"Asabi pandamız da buradaymış." Dedi. Kahkaha atarcasına gülerek;
"Panda mı?" Dedim. Kahkaha attı ve başını "evet" dercesine salladı. Yanına oturdum. Kulübenin içerisi dışarısının tam tersine sıcacıktı. Montumu çıkardım. Bana koca bir kupa kahve getirdi. Kendisi ise bira içiyordu. Sonra karşıma oturdu ve gitarını eline aldı.
"Müzik dinlemeyi sever misin?" Dedi.
"Hemde bağımlı derecede!" Dedim.
İyi anlaşacağımızı söyleyip o soğuk tavrını hiç bozmadan gitarını çalmaya başladı. Çaldığı şarkıya bayılıyordum;

"Sen sularımda ölürken, güldüm keyfimden
Her zaman istediğimle,
Geçmişin, geleceğinle,
Benimsin artık,
Derinlerde, derinlerde.."

Bittiğinde ellerim kanarcasına alkışladım. Şarkıya bayıldığımı söyledim. Bana;
"İşte benim pandam!" Dedi. Biraz utanmıştım. Bu yanaklarımın pembeleşmesinden anlaşılıyordu. Bana;
"Tamam minik panda utandırmıyorum seni." Dedi ve çok olmasada yan bir gülüş attı..

21:00
Onunla birlikte sahilde kayaların üzerine oturmuş denizi seyrediyorduk. Geceleri çok daha güzel oluyor bu manzara. Üşümüştüm biraz. Elini omzuma attı. Bende;
"Ne tuhaf değil mi?" Dedim. O da;
"Tuhaf olan neymiş güzelim?" Dedi. Yine biraz utanmıştım. Suratına bakıp;
"Şuan bu haldeyiz ve birbirimizin ismini bilmiyoruz." Dedim. O da;
"Ben Toprak. Tanıştığıma memnun oldum pandacığım." Dedi. Bende dönüp;
"Bende Okyanus. Tanıştığıma memnun oldum sarhoş sesli adam." Dedim. Uzunca bakıştık. Sonra omzumda olan eli beni iyice kendine çekti. Bana sımsıkı sarıldı ve denizi izlemeye devam ettik.

ÖLÜMÜN SEN TONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin