Medya, Su.
**Arkadaşlar emeğe saygı hayalet okuyucu olmayın lütfen...**
Bölüm bazı nedenlerden dolayı geç geldi, kusura bakmayın..
Arkadaşlar oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin..
Öptüm hepinizii :*
Okuldan çıkıp taksi durağına ilerledim ve beklemeye başladım.
Önümden bir sürü son model arabalar geçiyordu. E tabi millet son model arabasıyla takılırken biz taksiyle ömrümüzü yollarda geçiriyoruz.
Gerçi annemle babam ölmeden önce bizde gayet zengindik. Hatta bana araba alacaktık ehliyeti alınca sürerim diye. Tabi babamlar öldü, dayımlar kondu mirasa. Yada kondu demeyelim direk alıp kaçtılar da diyebiliriz.
Ben düşüncelere dalarken taksi geldiğini fark ettim. Binip alışveriş merkezine gitmesini söyledim.
...
Parayı verip indim.
Yağmur yağıyordu... Yağmuru severim, ne kadar yağmur bana çok özlediğim anılarımı hatırlatsa da.. Yağmur yağdıktan sonraki o toprak kokusunu hiç bir şeye değişmem.
Alışveriş merkezine girdiğimde hemen çok sevdiğim mağazaya girdim. Gözüme ilk çarpan mavi renk kazak oldu. -Mavi benim en sevdiğim renkti.-
Bedenime uygununu seçip kabinlere doğru yürüdüm. Çoğu insanlar ya sevgilisiyle yada arkadaşıyla gelmiş.
Ama ben tek. Arkadaşım var ama hepsi ya ibne yada çıkarcı. Birkaç kişi var samimi davranan ama onlarda yılışık biri.
Yani kafa dendi bir arkadaşım yok. Zaten olsun istememiştim. Hele annemler öldüğü zaman. Okulumdaki herkes bana acımaya başladılar.
Bana acımalarını istemiyorum, bu yüzden eski okulumda hep kavga ederdim.
Neyse daha fazla düşünürsem sanırım dayanamayıp ağlayabilirdim. Duygusal kızım..
...
Mağazadan ellerim dolu çıktığımda birkaç serseri bana bakıp gülüyorlardı. Kaşlarımı çatıp onlara baktığımda sanki daha da hoşlarına gitmiş gibi kahkaha attılar.
Önüme dönüp ilerlemeye başladığım da arkamda ayak seslerimi duyup hızımı arttırdım.
-Şşşh güzellik baksana, dedi ve kahkaha attı içlerinden biri. Korkmaya başladım.
-Oo zor hatunları severim, dedi başka biri. Ne kadar hızlansam da yaklaşıyorlardı hemen.
Biri kolumdan tutup yönümü değiştirince ne olduğunu anlayamadan kulağıma eğilip
-Şşh korkma, benim. Dedi. Sesinden anladığım kadarıyla Ege'ydi.
Bu neden bana sarılıyor len. Aramızdaki sesler, ve ayak sesleri kesilince abazaların gittiğini fark ettim.Hala Ege'nin eli omzumdaydı. Len yavşağa bak.
-Len çeksene elini. Yavşak mısın oğlum ? Dememle kaşlarını ilk kaldırıp sonra indirdi. Hemen çekti elini.
-Sana mı meraklıyım sanıyorsun kızım, dedi bilmiş bir şekilde. Salak.
-Beni korumaktan zevk mi alıyorsun ? Aniden sorunca afallamıştı.
-İnsan olduğun için koruyor olabilir miyim Bayan Zeki ?
-Koruma kardeşim, sana ne benden, diye cırladım.
-Aman çok umrumdasın ya. Ne halin varsa gör, deyip gitmeye başladı. Bende onun tersi yönünde gitmeye başladım.
Giderken de kendi kendime, ona saydırmayı ihmal etmiyordum. "Geri zekalı, orangutan beyinli, hayır kardeşim sen kimsin de bana karışıyorsun. Neymiş 'insan olduğum için' ay götüm aptal.'
Tam söverken telefonum çaldı. Tabi ellerimdekileri mecburen yere koydum.
Gizem Arıyor..
Aa bu neden arıyor ki ?
~Dipnot = Gizem, Asya'nın hırsız olarak gördüğü dayısının çocuğu otomatik kuzeni. Kendini çok havalı ve parasıyla her şeyi halledebileceğini sanıyor..
Telefonu açtığım da ağlayan bir ses duymayı beklemiyordum.
-Alo Gizem.
-Asya, a ları uzatarak söyledi. Korkmaya başladım, birine bir şey mi oldu ki ?
-Ne oldu ? Ağlamadan anlat.
-Bizim eve gel, çabuk. Halamla babam tartışıyorlar şirket için, bende sana haber vermek istedim.
-Tamam sağ ol, hemen geliyorum, deyip kapattım.
Çoğu zaman tartışırlar ama Gizem'in ağlaması kadar büyük bir tartışma mı ? Bir dakika şirket için mi dedi o, tabi ya teyzem diyordu zaten bana 'Hakkını savunmamız gerek bebeğim.' Diye.
Canım ya benim için dayıma kafa tutacaktı.
Hemen yerden paketleri alıp alışveriş merkezinden çıktım ve etrafa bakınarak taksi aradım.
Acele ile giderken anneannemi aramam gerektiğini düşünüp telefonu çıkardım. Tam arayacağım sırada kendimi yerde buldum. Hay böyle şansıma..
Kafamı kaldırıp baktığım da Ege olduğunu görüp zaten çatık olan kaşlarımı daha da çattım.
-Kör müsün ? diye cırladım.
-Kör değilim ama sanırım sağır olacağım. Bu nasıl bir cırlamak Allah'ım ? , son dediğini kendi kendine söyler gibi mırıldandı ama duymuştum.
-Bana çarpmaktan vazgeç artık.
-Sen önüne bakmıyorsan ben ne yapıyım Bayan Zeki ?
-Hadi diyelim ki önüme bakmıyordum, e sen nasıl görmezsin beni Bay Aptal ? , ona onun lafıyla laf etmiştim, hehehee.
-Ha yani kör olduğunu kabul ediyorsun, dedi sırıtarak. Ya bari bırakta bir laf sokmamın tadını çıkarayım. Salak. Ona cevap veremeyeceğimi anlayıp gözlerimi devirip ilerlemeye başladım.
Ki Bay Aptal laf sokmadan durur mu ?
-Aa Asya'cık laf sokamadan mı gidiyor, gözlerim yaşardı, deyip kahkaha atınca göt olduğumu fark ettim ama sinirim de tepeme çıkmadı desem yalan olurdu.
Ciddiyetimi koruyarak,
-İşim olmasa çok güzel laf sokardım sana ama çok acil ve önemli işlerim Bay Aptal, o yüzden lafa tutma beni, deyip gitmeye başladığım da şaşkın şaşkın arkamdan baktığını tahmin edebiliyordum.
Taksi durağına ilerlerken yine telefonumun çaldı ekrana baktığımda yine Gizem arıyordu.
-Efendim Gizem.
-...
-Ne, diye çığlık atmamla herkesin dönüp bana bakması hiçte şaşırtıcı değildi..
Umarım beğenmişsinizdir.
Yukarıda da dediğim gibi oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum..
Şimdiden yeni yılınızı kutluyorum. İnşallah 2016 da mutluluk sizinle olur. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ (#Wattys2016)
Literatura Feminina#Wattys2016 Herkesin bir unutulmaz aşkı vardır. Kimi insanlar o aşkını yıllarca sever, kimileri ise pes eder, sevmeyi bırakır. Siz sevin, yıllar geçse de, sevginizin karşılığını almasanız bile.. Çok sevin.. =Düzenleniyor.. ♥♥