Gözlerimi aralamaya çalışırken kendimi zorluyordum. Biraz da olsa araladığımda çevreme bakındım ve camın arkasında ki Jungkook'u gördüm. Kafasını cama yaslamış gözlerini kapamıştı. Gözlerini bir anda açıp bana baktığında gülümsemeye çalıştım. Gözleri şaşkınlıkla açılırken arkasını dönüp koşmaya başladı. Doktoru çağıracağından emindim bu yüzden gözlerimi kapatıp dinlenmeye çalıştım.
***
"Hayır gayet iyi gözüküyor."dedi V. Jae duvara yaslanmış odaya girdiğinden beri Jungkook'a ölümcül bakışlarını atıyordu. "Ya! Suga." Jessi sinirle bağırdı. Onlara gülümseyip olduğum yerde dikleşmeye çalıştım. Jimin anında bana yardım ederken yüzümdeki gülümsemeyi biraz daha büyütmeye uğraştım. "Daha iyisin değil mi?" Soruyu soran Jin'e döndüm.
"Kesinlikle daha iyiyim. En azından ölmedim." Kaşları çatılırken ölmek kelimesini kullandığıma kızdığını anladım. Bakışlarımı bu sefer Jungkook'a çevirdim. Pişman olması hoşuma gitmişti ama bu yaptıklarını bana unutturmuyordu. Gerçekten o kızı sonuna kadar seveceğini söylemesi canımı yakmıştı. Beni orada bırakması umrumda değildi ama o sürtüğü sevmesini söylemesi gerçekten sinir bozucuydu. Birbirlerine kaş göz işareti yapan arkadaşlarıma bakıp göz devirdim. Hepsi sonunda anlaşıp dışarı çıktıklarında Jungkook ile tek kalmıştık. "Ben..."
Cümlesini tamamlayamadan sustuğunda bir kere daha gözlerimi devirdim. "Bir şey demek zorunda değilsin sonuçta ormanda dediklerinin hepsi doğruydu ve bunu kimse değiştiremez."
"Sadece susup beni dinleyemez misin?" Kafamı olumlu anlamda salladığımda yaslandığı duvardan ayrılıp yanıma geldi ve derin bir nefes aldı.
"Planınızı öğrendiğimde seninle oynamaya devam ettim. Seni umutlandırdım. Bunların hepsi doğru. Ama klasik bir söz varya hani birisini kaybedince değerini anlarsın diye. Ben kaybetmeden değerini anladım Hee. Şanslıydım ve tekrar aynı şeyi yaşamak istemiyorum. Gerçekleri daha yeni görmüşken bunu elimle geri itmek istemiyorum. Biliyorum şu an bunları söylemeye hakkım yok. Hatta şu an bu odada da durmaya hakkım yok... Ama ben seninle olmak istiyorum. Seni seviyorum."
Her cümlesinde kalbim biraz daha hızlanıyordu. Şaşkınlıkla ona bakarken dediklerinin gerçek olup olmadığına karar vermeye çalışıyordum. "Ben..."
"Hemen cevap vermek zorunda değilsin. Ama iyi düşün lütfen." Kafamı sallayıp boğazımdaki yumrudan kurtulmak için birkaç kez yutkundum. Sevdiğim adamın beni sevmesi güzel bir duyguydu. Ama bana bu kadar şey yaşattıktan sonra onu kabul edebilir miydim? Bilmiyorum.
***Sizce Hee'nin cevabı ne olacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMPRESSIVE -Askıda-
Fanfiction"O gün anlamıştım uçaktayken. İnsanlara ve konuştukları kişilere bakıp sonra kendi yanındaki boş koltuğa baktığında anladım ben seni Hee. Neler hissettiğinden çok ne istediğini anladım. Sen sana değer verip seni kollayacak birisini istiyorsun. Ağlad...