1. BÖLÜM

432 58 33
                                    

"Offf, ne kadar sakinsiniz siz ya." diyen Selin'in sesiyle kendime gelerek başımı telefonumdan kaldırıp heyecanı yüzünden okunan Selin'e baktım. Fazla büyütüyordu alt tarafı bir maçtı ve daha iyi olan kazanacaktı."Fazla büyütüyorsun" dedik beşimiz de aynı anda göz devirirken. "Fazla mı büyütüyorum. Ben mi fazla büyütüyorum! Bu defa ki rakibimiz bir devlet lisesi değil. Kolej lan Kolej" demişti, ellerini 'ne diyon sen ya' der gibi yaparken. Bu defa Selin'i bende dahil kimse takmayarak telefonlarına geri döndüler, çünkü biz karşılık verirsek o da devamını getirecekti ve susmak bilmeyecekti. En iyisi susmaktı.

Evet, rakibimiz Antalya'nın en iyi en pahalı ve en zengin insanların bulunduğu Sezer Koleji'ydi.Onların avantajları daha iyi , daha çok olabilirdi ama ben kendime ve takımıma güvendiğim için yarın Sezer Koleji'nde olacak maç için sakin kalabiliyor ve heyecan duygusu barındırmıyordum.

Odamın kapısı çat diye açılınca bende dahil herkez elindeki telofonu kilitledikten sonra rastgele yatağın bir yerine fırlatıp kalemleri elimize alarak test kitaplarını karalamaya başladık. Gelen benden bir yaş küçük olan ama bana, bana abi diyeceksin diyerek ona abimmiş gibi davranmamı isteyen kardeşim Mert'ti
Arada bir işim düşünce davrandığım oluyordu ama o anlarda nadir anlardandı zaten.
"Ya bırakın bu işleri ders çalışmadığınızı biliyorum. Bende öğrenciyim anlıyorum sizi. Dostum yani dost dost." dostum dost derken ellerini havaya kaldırarak iki yana doğru sallamıştı. "İnsan bi kapıyı çalar ders çalışıyoruz surda Mert."
"Ya Gökçe bırak bu işleri. Az önce hepiniz whatsApp'da çevrimiçiydiniz ve instagram da gezinip duruyordunuz." dedi Mert Gökçeye karşılık sırıtırken.
"Ne oldu Mert, ne istiyosun?" dedim bir an önce telefonuma geri dönebilmek için.
"Annem size birşeyler yapmış, getiriyodu. Yazık kadıncağız sizi burda ders çalışıyor sanıyor. Neyse bende su içmeye gitmiştim bak ya suyumu da icemedim. Neys iste dedim ki hani dostum ya ben sizdenim ya şunlara haber veriyim de telefonları kaptırmasınlar " Arada bir ise yarardı kereta ama altından birsey çıkıyordu bazen, bazen de vicdana gelip karşılıksız yapıyordu.

Ah evet annem bizi ders çalışıyor sanarken biz telefon oynuyorduk. Bizi böyle yakalasaydı bir hafta telefonlarımıza el koyardı. Yapmış lığı vardı maalesef. Vicdansız karı.

"Adamsın lan Mert koçum benim be sana bir kız bulucam adamım ya... Gel öpücem gel " dedi, yatakta dizlerinin üzerinde dogrularak Mert'e doğru yaklaşmaya başladı Selin.
Mert'in ise o ara egosu azmış olmalı ki parmaklarını saçlarından geçirip sola yatırdı "Selin'cim Selin'cim benim zaten taş gibi manitam var unuttun mu bu karizmayla boş kalmam ben" diyip göz kırptı Mert. Valla manitası taş gibi kızdı ve Mertle'de yakışıyorlardı. Kardeşim diye demem ablasına çekmiş taş parçasıydı valla.
Selin olduğu yerde durup kalırken Mert "bu iyiliğimi unutmayın" diyip odadan çıkmıştı ve ardındn annem odaya elinde tepsiyle gelmişti "Aman aman maşallah maşallah Allah nazarlardan korusun ne güzel ders çalışıyorlar Ya Rabbim" bunu derken önümüzde test kitapları vardı ve ben gerçekten test çözüyordum. Diğerlerini bilemiciymm.

Annem bize yaptıklarını bıraktıktan sonra biz de yemeye başlamıştık.
"Ya şu kadının yemeklerine bayılıyorum ya" diyen Öykü'ye gülümseyerek baktım. Şuan çok tatlı duruyordu.
Telefonum çalmaya başlayınca elimi almak için hareket ettirdim.

Emre Arıyor...

"Efendim? " diyerek açtım telefonu.
"Napıyorsun diye aramıştım dün de görüşemedik bugünde."
"Hiç ya kızlarla öyle oturuyoruz. Sen Napıyorsun geliceksin de mi bugün?"
" Bende hazırlanıyorum. Bir saat sonra uçağım var. Gelicem tabi ki, yarın biricik sevgilimin maçı var bensiz olur mu. Seni yalnız bırakır mıyım ben" demişti gülerek. Evet Emre benim iki aylık sevgilim. Onu seviyor muyum, bilmiyorum ama bir şans vermiştim Emre bunu hakediyordu. Herşeyiyle.

Güven Bana #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin