3~YÜZLEŞME

207 46 20
                                    

Üstünden yıl geçmişti. Ama kalp unutmuyordu. Acı dinmiyordu. Kendi temposunda canımı yakmaya bayılıyordu kalbim. Acıyla inledim. Kaçıncı kez olduğunu bilmez şekilde saçlarımı çekiştirdim. Hala ağlıyordum, hala hıçkırıyordum; tuhaftı ki hala bana sarılıyordu. Ellerimi gövdesine koyarak onu ittirdim. Ama gitmedi. "Git. Bir de sen uğraşma benimle. Zaten acıyor kalbim."

Güldü. Acı dolu olduğunu bir kez daha fark ettim. Ben de bir kez daha inledim acıyla. En sonunda dayanamadım, ilgiye muhtaç olduğumu kabul ettim. Ellerimi boynuna sararak ona daha da sokuldum. "İlgiye, sevgiye muhtaç küçük kız çocuğu." Saçlarımda dolaştırdı ellerini. Beni göğsüne çekti ve boynuna sığındım. "Birinci kuralı bozsam?" Başını iki yana salladı. "Olmaz küçük kız." Ben de boşverdim ve ağlamaya devam ettim.

Birkaç saate kadar gözlerim ağlamaktan acımaya ve şişmeye, sesimse kısılmaya başladı. Kendimi öylesine yorgun hissettim ki, kalbimle beynimin ilk ortak kararını duydum. Keşke tutmasaydın kendini. Ağlasaydın, şimdi bu kadar yorgun olmazdın.

Ağlamam yavaş yavaş sessiz iç çekişlere döndü, ve sustum sonunda. Beni kendinden ayırdı ve yüzüme baktı. "Yüzünü yıkamaya çalışma. Direkt duş al. Yoksa gözlerin daha da acır." Nereden bilebiliyordu ki? İç geçirdim. "Ben öldürdüm." Güldü ve bana şefkatle baktı. "Evet, senin payın da var, ama o kendini öldürdü." Ben de güldüm. Doğruları söylüyordu bana. Yalanların arkasına sığınarak beni iyileştirmeye çalışanlardan değildi. Ayağa kalkmaya çalıştım, ama kalkacak gücü kendimde bulamayınca halıya uzandım. Tavanla bakışırken birden beni kucakladı ve ayağa kalktı. "Yalnız kalmak istemiyorum."diye fısıldadım güçten düşmüş, bitkin sesimle. Beni susturdu. "Kalmayacaksın. Emre bekler yanında." Kafamı salladım. Bir odanın kapısını çaldı. Ardından Emre'nin sesi geldi kulağıma. "Ne oldu?" Kıpırdandı. "Duş alsın. Ama jilet kalmasın ortada." Bir kucaktan diğerine geçtim.

Gözlerimi açabildiğim kadar açtım. "Ağladın mı sen?" Gözlerimi kırpıştırdım. Çok acıyordu. Benim odama girdik ve beni banyoya kadar götürüp küvetin içine oturmamı sağladı. "Kendini kesme. Acını anlayamam, ama yine de hiçbir şey uğruna acı çekmeye değmez." Banyodan çıktığında soğuk suyu açtım. Ardından altına oturdum. Soğuk su zihnimi açarken gözlerimin şişliği yavaş yavaş indi. Yine zihnime doluşan hatıralara bu sefer kulak tıkamadım. Yüzleşmek istiyordum. Soğuktan tir tir titrerken dudaklarımdan küçük nağmeler döküldü. Bu bir zamanlar babamla en sevdiğimiz şarkıydı.

Please wrap your drunken arms around me,
And I'll let you call me your's tonight,
Cause slightly broken's just what i need,
And if you give me what i want, then I'll give you what you like...

Sustum. Yüzümü ellerimin arasına alırken çıldırır gibi oldum. Sağıma, soluma tekmeler yapıştırırken birisi ayağımı tuttu. Önümdeki kişiyi sonradan fark ettim. Okyanus'tu. Soğuk suyun altına o da girerek benim yanıma oturdu. "Devam et." Kafamı iki yana salladım. "Devam et Elmira. Bu gücü bir daha toplayamazsın." Dediğini yaptım.

"Please tell me i'm your one and only
Or lie and say at least tonight
I've got a brand new cure for lonely
And if you give me what i want, then I'll give you what you like" Nakarata benimle beraber girdiğinde yeni yeni açılan ve iki senedir kullanmadığım sesimi daha da yükselttim ve yapabileceğim en tiz tona ulaştım. Babamın sözleri aklıma geldi ve acıyla çığlık atığımda bütün cesaretim yerle bir olmuştu. En tiz bu mu? Benim kızım çok daha yükseklere çıkabilir. Bana sarıldı ve yine direnemedim. Soğuk su iliklerime işlerken kalbime hançerler saplandı. "Bu şarkıyı söyleteceğim sana minik kız." Yüreğim burkuluyordu içimdeki minik kızlara. Her ne kadar beni bu hale sokanlar onlar olsa da acıyordum onlara kendime hiç acımadığım kadar.

SİYAHIN KADERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin