2-Rüyalarımın Etkisi

40 0 0
                                    



Hayat dediğin bıçak sırtıdır. Ne zaman kıpırdasak her yanımız bıçak kesiği olur. Yaralar iyileşir mi? İyileşir biliyorum. Ama ya izleri... İzleri daha çok acıtıyormuş. Yara tazeyken acısını biliyordum. "Sabır. Hele bir kapansın bak nasıl geçecek Leyla!" diyordum kendime. Acısını yaranın tazeliğinden sanıyordum. Şimdi yaralarım kapandı. Hala acımaya devam ediyor. Bunun acısı başka. Yaramın iyileştiğini ama izlerini yok edemeyeceğimi biliyorum. Yarası geçti, izi duruyor aynı yerde ve ben onu söküp atamıyorum. Silemiyorum bir türlü geçmişimden. Yanılmışım! Bunun acısı ağırmış. Çektiğim sancıdan daha ağırmış. Çünkü ne kanıyor, ne de unutturuyor. Fakat hep sol yanımda. Varlığını hiç unutturmadan sızlıyor sadece.

"Tamam.Buraya kadar...Madem uyandın!Kalk ve kendine güzel bir kahvaltı hazırla."

Perdeleri açtım. Üzerime eşofmanlarımı giydim. Çeşmeden çaydanlığa su doldurdum. Ateşe koydum. Caddeye bakan balkonumun kapılarını açtım. Serin kış havası hemen yüzüme çarpmıştı. Aralık ayındaydık fakat İstanbul'a kar yağmamıştı.Kahvaltımı yaptım.

Masayı toplarken içerde çalan telefonumun sesini fark ettim.

Feride arıyordu. "Günaydın canım."

"Günaydın Leyla Hanım. Sabah şerifleriniz hayrolsun.""Sizinde efendim. Sizinde... Sabah sabah bir yatak keyfi yaptırmadın bana."

"Yeter çok uyumuşsun zaten. Bu gün Pazar. Bütün gün uyuma.

Mis gibi hava. "

"Ve soğuk..."

"Dışarı çıkalım. İnsan görelim biraz değil mi?"

"Bana gel. Kahve içeriz. Falda bakarım sana."

"Hayır! Dışarı çıkacağız. Kuzum ev kuşu gibi oldun. Hayatında işten başka bir şey yok sanki. Giyin seni almaya geliyorum."

"Feride ama..." derken yüzüme kapanan telefona baka kaldım.

Belki de haklıydı bazı yerlerde ama bu şekilde kendimi daha çok güvende hissediyordum. Birbirlerine çıkarları için samimi davranan, mevki için, para için, güzellik için birbirlerini avlamaya çalışan kadın ve erkeklerin yarattıkları savaş meydanlarından, sahte aşklardan, dostluklardan uzaktım. Huzurluydum. Masayı topladıktan sonra gardırobumun önünde durmuş ne giyeceğimi düşünüyordum. Bu gün Jean havasındaydım. İki ay önce severek aldığım buz mavisi skin pantolonum ve pudra pembesi rengi gömleğimde karar kıldım. Banyoya giderek kısa bir duş aldım. Yirmi dakika içinde saçlarımı kurutmuş ve giyinmiş halde aynanın karşısında buldum kendimi. Belimin biraz üstü, sırtımda biten kumral fakat arasında hiç sevmediğim sarı hareler olan saçlarımı olduğu gibi düz bıraktım. Evet, böyle kalmalıydı muhakkak. Yüzüme biraz renk vermem gerektiğini aynaya yansıyan görüntümün de onaylaması üzerine makyaj çantamı aldım. On dakikanın sonunda ve yine kadın olmak niye bu kadar zahmetli söylemlerim eşliğinde yaptığım makyajımı inceliyordum. Yeşil gözlerimi canlı gösteren rimel, tatlı bir pembe allık ve pudra pembesi rujumla şık ve sade duruyordum. Abartısız... Günlük halimi fazla değiştirmek pek huyum değildi. Son olarak siyah süet stiletto ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.

Aynaya baktığım zaman yansıyan görüntüden hoşlandım. Abartısız ama seksiydim. Telefonum tam zamanında çalıyordu.

"Bebek! Hazır mısın?"

"Sence hala şansım var mı? Sorunun nezaketen olduğunu öğrenecek kadar sene dost olduk seninle."

KristalinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin