7-Otel

13 0 0
                                    


Elinde anahtarı sallayarak gelen Hazar'ın ayak seslerine döndüm.

"Leyla istersen seni evine bırakayım. Bende eve gidiyorum yolumun üstü."

Doru sakin kalmaya çalışarak dişlerinin arasından "Gerek yok. Leyla benim arabama biniyordu şimdi." dedi

Kafamı toplamaya çalışarak telefonumu çantamdan çıkardım. Soğuk hava ile kendime gelmiştim. Çantamdan telefonumu çıkardım ve tanıdık olan taksi durağının numarasını çevirdim.

"Taksi çağırmıştım ama geliyor mu merak ettim. Evet, o verdiğim adres. Teşekkürler."

Taksiyi önceden çağırmış gibi yaparak bu durumdan uzaklaşmak istedim.

"İkinize de teşekkür ederim beyler. Fakat taksi çağırmıştım."

Dedim Doru'nun gözlerinin içine bakarak.

Emrivaki yapısının hasar aldığına emindim. Bu benim sorunum değildi.

Artık o eski Leyla olmadığımı kabul etmesi gerekiyordu. Her istediğinde peşinden giden. O cesareti gösteren. Seven...

Sarınırım bu da beni yaralıyordu şimdi.

Taksi tam olarak önüme geldi bu sırada."İyi geceler Leyla hanım."

"İyi geceler. Ve size de iyi geceler beyler." diyerek kimsenin bir şey söylemesine fırsat bırakmadan taksiye bindim. Doru kızgın ve şaşkın bir şekilde yüzüme bakıyordu taksi hareket ederken. Ne bekliyordu?

Bir karşılama sarılması ve ya öpücüğü... Güldüm! Boş versene...

Sabah alarmın sesiyle erken kalkarak bir şeyler atıştırdım.

Hazırlandım.Şirkete vardığımda Patronum Ali beyle görüşmek üzerine odasına gittim. İstifamıverdim. Ve son yapılması gereken tasarımlarımı hazırlayıp bıraktım. Bütün birhaftayı çalışarak ve kimseyle konuşmayarak geçirdim. Cumartesi akşamı en küçükkız kardeşim bende kalmak için gelmişti. Üniversiteyi okuyordu. Onun zorlu birfinal döneminden ve benim yeni bir işe geçmem sebebiyle hem kutlama, hemde özlem gidermek istiyorduk. Saat altıda yemeğe gelmişti. Yemeğimizi ve günlük dedikoduları tamamladıktan sonra havanında güzel olması sebebiyle balkona geçip koltuğa kurulduk.

Beş senelik sakladığım Merlot şarabı açmıştım. Ve birer kadehle balkona kardeşimin yanına geldim. Sırtına kadar olan saçları benim aksime sapsarıydı. Gözleri benim yeşilimden daha açık yeşil renkti. Lina'nın Hokka burnu, iri gözleri ve etli dudakları uyum içindeydi.

Boylarımız aynı olmasına rağmen onun fiziği daha kemikliydi.

Onlar fazla fark etmese de düşkün bir tarafım vardı kız kardeşlerime.

"Merlot he!" dedi elimdeki şaraba gülerek ve gözleri büyüyerek.

"Sana bu gün kutlama yapacağımız söyledim. Ne demiş Cemal Süreyya?"

"Saat on ikiden sonra bütün içkiler şaraptır..."

"Tam üzerine bastın." dedim gülerek.

Şarabı elimden kapmış ve inceliyordu.

"Bu benim bir türlü araklayamadığım, beş senedir beklettiğin şarap değil mi?"

KristalinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin