3-Gizemli Adam

27 0 0
                                    


Dudaklarıma götürdüğüm bardakla donup kalmıştım.

"Seni yanıma ortak olarak istiyorum Leyla... Çok iyi mekân tasarlıyorsun. Tarzını beğeniyorum. Ve benim gibi birçok kişide beğeniyor."


Kısa bir şokun ardından gülümseyerek;

"Ama benim zaten bir işim var Alper!" dedim.

"Evet biliyorum. Ve senin emeğinin çok altında ödeme yapan bir şirket. Bana kalırsa çok daha fazlasını hak ediyorsun. Bu işte gerçekten bir köşede oturamayacak kadar iyisin Leyla. Bak gerçekten senin çalışma ahlakını ve yaptığın tasarımları çok seviyorum. Bu yerin sana ihtiyacı var. Mati'de güvenebileceğim bir ortağa daha ihtiyacım var."

"Tamam, ama nasıl olucak. Sana ortak olabilecek kadar verebileceğim

yatırımım yok. Yani bu iş biraz yaş Alper." dedim ve gülümsedim.

"Bu sorun değil. Sana yüzde beşlik bir hisse vericem. Ve sende bize para kazanmamız için yardım ediceksin. Ve arkamı kollayacaksın. Sen zaten buranın bir parçasısın. İçeride düzenlediğin köşeyi görmek için gelen müşterilerim var. Bir de müdavimleri. Ve sen bana bunun için bir kuruş talep etmeden yardım ettin. Bu hisse senin emeğin. Senden başka kimseye bu kadar güvenmiyorum. Seni bu masadan ikna etmeden kaldırmayacağım."

İçkimden bir yudum daha alarak düşünüyordum. Alper'in beni süzdüğünün farkındaydım. Kaybetmeyi öğrendiğimden beri içimdeki bir korku beni büyük isteklerden uzak tutuyordu.

Kaybetmiştim... Lanet olsun! Kaybetmiştim ve benim için çoğu şeyin önemi kalmamıştı. Kendimi rahatça geçindiriyordum. Çok daha fazlası umurumda değildi.

Fakat bu başka bir şeydi. Burası kurulurken yaptığım iş beni mutlu etmişti. Heyecanlandırmıştı...

Bu nu istiyordum. İnsanların kendisini başka bir âleme geçmiş gibi heyecanlı, mutlu, şaşkın ve huzurlu hissetmelerini... Bunu yüzlerinden okumayı istiyordum.

"Tamam. Fakat benimde bir şartım var."

Alper gözleri ışık saçarak bir raundu kazanmış edası ile bana bakıyordu.

"Çalışırken işime karışılmasından hoşlanmıyorum. Bunu para için yapmıyorum Alper. Madem yönetimde söz hakkım olacak. Asla işime karışmayacaksın... Saygı sınırını geçen bir kişi ile çalışmam. Bu müşteri bile olsa. Anlaştık mı?"

"Sen bir tanesin Leyla. Her yaptığının arkasında olucam. Sana güveniyorum."

Alper'in telefonunun çalması üzerine konuşmamız bölünmüştü.

Telefonunu kapattığında yüzündeki aydınlanma artmıştı.

"Diğer ortağımız geliyormuş. Hadi gidelim seni onunla tanıştırayım."

Ofisten tekrar mekanın kalabalığına girdik. Kısa bir an içinde bütün boş yerler insanlarla dolmuştu. Feride'nin yanında oturan sarışın adamın beklenen misafir olduğunu anlamıştım.

Barın önünde kalıp içki alıyormuş numarası yaparak oyalanmak için tam arkamı dönüyordum ki Feride'nin bunu hissedip feryat eden sesini duydum.

"Leyla... Gelir misin tatlım."

Arkası bana dönük adamın önünden sırıtarak elleriyle gel işareti yapıyordu. Gözlerimle Feride'ye anlayacağını bildiğim bir dilde küfür savurdum.

Kaçmamın yararı olmadığını anlayarak tos tos köşede tekli duran koltuğa yaklaştım. Ve Feride'nin eğlendiğini bir tek benim anlayacağım konuşması geldi.

"Sizi daha önce bir yemekte tanıştırmıştım. Hazar bu..."

"Leyla! Biliyorum..." diyerek Feride'nin sözünü bölen Hazar'ın buz mavisi gözlerindeki bakışını rahatsız edici bir şekilde üzerimde hissettim.

 Ayağa kalkarak uzattığı elini sıktım kısaca. Ayaktaydım ve oturmuyordum. Adamın bana karşı hiçbir tavrından hoşlanmamıştım.

"Tekrar memnun oldum Hazar Bey." dedim soğuk bir gülümseme ile ve adamın yüzünde tebessümünün keyifle soluşunu izledim.

"Ayakta neden bekliyorsun?" Sırıtarak beni daha çok kızdırıyordu Feride.

"İçecek bir şeyler alacağım." dedim dişlerimin arasından.

Arkamdan gittikçe yaklaştığını belirten sesiyle Alper'in konuşmasını duyuyordum.

"Seni tanıştırayım. Leyla..."

Kurtuluşumun sesine doğru gülümseyerek bir dönüş yapmadan önce Feride'nin ağzı kapalı, fal taşı gibi büyüyen gözlerine bir anlam yüklemeye çalışıyordum. Yavaşça sırtımı döndüm.

"Leyla... Bu Meriç'in Amerika'dan gelen arkadaşı. Diğer ortağımız..."

"Doru..." dedi. Sesi kulaklarımda yankılandı bir an.


-Uzun bir yola bu iki inatçı, tutkulu ve deli gibi aşık iki karakterimizle çıkmamızın temellerini atıyorum... Buraya kadar yavaş ilerlememin sebebi hikayeyi güzel ve detayları ile anlatabilmek istemem. Biraz sabır sevgili okurlarım! İnanıyorum ki sizde bu iki inatçıyı çok seveceksiniz. Artık bulutlar toplandığına göre fırtına ve yağmurun zamanı. Hadi onların aşklarını yaşayalım. Lütfen bana oy vermeyi ve takip etmeyi ihmal etmeyin ;) Yarın iplerin koptuğu bir bölümle geliyorum.

Cara'nız ;-*






KristalinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin