Kardeşimle ne yapacağımızı bilemezken, elimizle önümüzü kapatarak durduk öylece. Luhan'ın gözleri fal taşı kadar kocamanken, sadece büyümüş irisleriyle bize bakıyordu. Şaşırmıştı, hem de çok şaşırmıştı ve bu ifadesi yüzünün her yerinden okunabiliyordu.
''D-Düşündüğün gibi değil!'' dedi Sehun birdenbire, korkuyla, ''K-Kesinlikle senin yüzünden sertleşmed-''
Tanrım, bu çocuk ne söylüyordu?! Sehun en küçük şeyde bile panik yapabilen bir yapıya sahipti ve onun bu özelliğinden gerçekten nefret ediyordum. Farkında olmadan milyar tane şey kaçırıyordu ağzından.
''SEHUN!!!'' diye bağırıverdim duyduğum şey yüzünden, ''Ne dediğinin farkında mısın sen?!!!''
Kardeşim kafasını çevirip bana ürpertiyle baktı, ardından kafasını eğdi. Neyse ki Luhan onun ne dediğini anlamamıştı. Ellerimiz hala önümüzdeydi, kafamı kaldırmıyordum ancak Luhan'ın bize dik dik ve yine şaşkın bir şekilde baktığından emindim. Ne yapacağımızı bilmiyordum, bu gerçekten, bir baba ve çocuklarının beraber yaşayabileceği en tuhaf anlardan biriydi.
''B-Bu...'' dedi Luhan birden, küçük sessizliği bölerek ve duyduğumuz sesi ile kafamızı kaldırıp ona baktık, ''Hoşlandığınız kızlar yüzünden olmuş olabilir mi?'' diye sordu.
İçimden kahkaha atıverdim o an, kızlarla alakası bile yoktu. Ah, aptal Luhan... Her şey senin yüzündendi. Kardeşimle sana aşık olmamız... Bize karşı bu kadar düşünceli, tatlı, güzel ve sevimli olmasaydın, belki de böyle bir şey olmayacaktı.
''H-Hayır!'' dedi Sehun, ağzını tutamayarak, ''Bunun kesinlik-''
Sinirlendim ve Sehun'un ağzını elimle kapatmak istedim ancak yapamadım çünkü tam o sırada, Luhan anlamadığımız bir şekilde sarılmıştı bize. Ten temasıyla şaşırdık ikimizde. Islak vücudu benimkine ve kardeşiminkine bastırılı bir haldeyken yutkundum istemsizce, penisi... Benimkine değiyordu.
Ve bu benim için hiç de iyi bir şey değildi.
''Luhan!'' dedim utanarak, ''Bırak bizi!''
''İçeri gitmemize izin ver lütfen!'' dedi Sehun da onun elini itmeye çalışarak, ancak nafileydi. Luhan bir sülük misali bize yapışmışken ve teni bizimkine değiyorken geri çekilmesi imkansızdı. Küçük kafasını benim omzuma koydu ve koluyla da Sehun'la beni sardı, çoğu kez sarılırdık zaten ama bu diğerlerinden farklı hissettiriyordu. Aşırı sıcak ve yakın...
''Bu olanları fark edemediğim için çok üzgünüm,'' diyerek özür diledi Luhan, kolları sımsıkıydı ve nefesi tam boynuma çarpıyordu. ''Belki de uzun zamandır böylesiniz ve canınız çok yandı... Bunu size yaşattığım ve sorumsuz bir ebeveyn olduğum için çok özür dilerim... Böylesine bir durumu fark etmem gerekirdi.''
Kardeşimle bu cümleleri duyduğumuzda ikimizin gözleri de kocaman oldu, beklenmedik bir duygunun bütün vücudumu baştan aşağı sardığını hissediverdim o an. Suçlu değildi ve alakası bile yoktu ama özür diliyordu?
Biz özür dileriz Luhan.
Senin çocukların olmayı hiçbir zaman hak etmedik.
Melek kadar şefkatli, iyi ve güzel olan seni... Hak etmedik.
Seni seviyoruz, Luhan.
Sehun onun omzuna sarıldığında, Luhan elini kaldırıp ıslak saçlarıma koydu ve kocaman gülümsedi bana.
''Ağlama Jongin,'' dedi dişlerini göstererek, ''Daha az önce artık çocuk olmadığınızı söylemiyor muydun?''
Ne kadar olgun kalsam da, aslında çocuktum. Yıkandıktan sonra kurulanmasına rağmen ıslak kalan bir bardağa benziyordum, içimde kalan o çocukluk gitmeyecekti. Her ne kadar yetişkinim diye kıvransam da, hala küçük bir bebektim ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twins In Love
Hayran Kurgu''Biz bir aileyiz. Bu yüzden... Duygularını kabul edemem, bunu sen de biliyorsun.'' ''ÖYLEYSE NEDEN BAŞINDAN BERİ BANA DOKUNUP İLGİ GÖSTERİYORSUN VE BENİ SEVDİĞİNİ SÖYLÜYORSUN?'' ''Ah, seni aptal! Sen benim çocuğumsun ve elbette ki bunları sana söyl...