Rüzgar'dan...
Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu bile.Yataktan kalktım.Yüzümü yıkayıp mutfağa indim.Betül kahvaltı hazırlıyordu.
"Günaydın güzellik."
"Günaydın.Hayırdır bugün erken kalktın yakışıklı."
"Evet canım iznim bitti işe gideceğim."
"Bahar'ın da bitti mi?"
"Sanırım."
"Hadi otur şöyle bir şeyler ye."
"Sen hazırlarsın da yemez miyim?"
Masa harika görünüyordu.Hemen bir şeyler yemeye başladım.Kahvaltıdan sonra odama çıkıp üzerimi değiştirdim.Evden çıktım.
Yorucu bir toplantıdan sonra işten çıktım.Saat beş olmuştu.Zamanın nasıl bu kadar çabuk geçtiğine inanamıyorum doğrusu.
Arabama bindim ve Bahar'ı aradım.
"Rüzgar hiç aramayacaksın zannediyordum."
"Toplantıdaydım canım.Nasılsın?"
"İyiyim.Sen nasılsın?"
"İyiyim canım.Şimdi arabadayım eve gidiyorum.Ben sana sonra dönerim görüşürüz."
"Biz kızlarla yemek yemeye gideceğiz canım sen de gelmek ister misin?"
"Bugün çok yoruldum eve gitsem iyi olacak."
"Görüşürüz.O zaman."
"Görüşürüz."
Eve geldiğimde Betül çoktan gitmişti.Odama çıktım.Üzerimi değiştirdim.Yatağıma uzandım ve çok geçmeden uykuya daldım.
Telefonumun sesiyle uyandım.Bahar arıyordu.Uyku sersemliğiyle telefonu açtım.
"Alo."
"Rüzgar,ben Selin!" Sesi çok tuhaf geliyordu.
"Selin? Ne oldu?"
"Bahar!"
"Bahar mı? Ne oldu Selin?!" Selin'in sesi kesildi.Neler oluyor böyle?
"Rüzgar,ben Betül." Onun da sesi tuhaf geliyordu.Ağlıyor muydu?
"Bahar'a bir şey mi oldu?!"
"Araba çarptı!"
"Ne!" Aldığım haberle olduğum yerde ayağa kalktım.
"Hastaneye gidiyoruz! O ambulansta! Koş Rüzgar! Yetiş hemen! Bulvardaki hastaneye gidiyoruz!" dedi ve telefon kapandı.
Daha fazla zaman kaybetmeden Berk'i aradım olanlardan zaten haberi varmış ve yanıma geliyormuş.
Hastaneye gittiğimizde Betül ve Selin ağlıyorlardı.Yanlarına koştum.
"Bahar nerede?!" Gözyaşlarım söylediklerimin eksikliğini tamamlıyordu.
"Geldi!" Selin'in eliyle işaret ettiği tarafa baktım.Bir ambulans geliyordu.Yavaş yavaş bize yaklaştı.Arka kapıyı açıp içeriden bir sedye çıkardılar.Bahar!
"Bahar! O nasıl?!"
Hiçbir şey söylemiyorlardı.
"Bir şey söylesenize! O nasıl?"
Berk kolumu tutup beni kendine çekti.
"Rüzgar dur!"
"Bırak beni!" O sırada Bahar'ı içeriye aldılar.Tam yarım saat boyunca acil kapısının önünde bekledik.Yarım saat sonrasında Bahar'ı odadan çıkardılar.
"Doktor bey nereye?"
"Onu ameliyata alacağız."
"Ne! Şimdi nasıl?"
"Durumu kötü görünüyor."
"Kurtarın onu!"
Ameliyat bayağı uzun sürmüştü.Sabırsızlanıyordum artık.Nihayet içeriden doktor çıktı ve onu yoğun bakıma alacaklarını söyledi.Hayati tehlikeyi atlatamamış!
Yoğun bakımın camından onu izlemeye başladım.
"Rüzgar,sabahtan beri hiçbir şey yemedin kantine gidelim."
"İstemiyorum."
"Bahar'ı hepimiz tanıyoruz,o güçlü bir insan.Seni bırakmaz."
"Ona bir şey olmasına izin veremem.Beni de çağırmıştı ama gitmedim.Orada olsam korurdum onu."
"Senin hatan değil."
"Koruyabilirdim onu!" Berk beni kendine çekti.Sarılmaya başladı.Onu koruyamadım.Yanında olamadım.
Doktor Bahar'ın odasından çıkınca;
"Durumu nasıl?"
"Son birkaç test yapacağız.Ancak o zaman net bir şey söyleyebilirim."
Testlerin sonuçlarının çıkmasını bekledim.Saatlerce.Saatlerce onu düşündüm.O olmadan yaşayamam ben.
Testlerin sonucu çıktığında doktor yanıma geldi.
"Rüzgar bey,Bahar hanım uyanırsa hayati tehlikesini atlatmış demektir.Fakat bir şey daha var."
"Ne var doktor bey?"
"Testlerin sonucuna göre Bahar hanım hafıza kaybı yaşayabilir.Geçmişine dair bazı şeyleri hatırlayacak ama hepsini,herkesi değil."
"Nasıl yani? Beni hatırlamaz mı? Tanışalı iki yıl oldu."
"Kesin bir şey söyleyemem."
Doktor gittiğinde koca koridorda tek başıma kaldım.Bizimkiler nereye gittiler bilmiyorum.Hafıza kaybı dedi.Hatırlamaz dedi.Ya beni de hatırlamazsa?
Çok geçmeden Bahar uyandı.Hemen arayıp Berk'e haber verdim.Beş dakika sonra doktorla birlikte geldiler.Doktor içeriye girip kontrol etti.Hafif gülümseyerek yanımıza geldi.
"Hastamız hayati tehlikesini atlattı.Odasına alabiliriz." deyip gitti.
Bahar'ı odaya aldıktan sonra içeriye girdim.Bahar bana bakıyordu.Sadece bakıyordu.
"Hayatım?"
"Pardon?"
"Bahar?"
"Evet benim.Sizi tanıyamadım." Sakın! Sakın! Her şeyi de ama unuttum deme!
"Beni hatırlamıyor musun?"
Daha dikkatli baktı.Gözlerini kısıp cevap verdi;
"Maalesef."
"Ben Rüzgar.Senin nişanlın."
"Nişanlım mı?"
"Evet.Hem de nişan yapalı bir hafta oldu."
"Benimle dalga mı geçiyorsun sen?"
"Hayır." dedim ve telefonumdaki resimlerimizi gösterdim.
"Beni biriyle karıştırıyorsunuz sanırım.Ben daha on sekiz yaşındayım ne nişanından bahsediyorsun sen?"
Cevap vermeden odadan çıktım.Beni ifade eden cümlelerim değil gözyaşlarım oldu.Tökezleyip bir sandalyeye oturdum.Bizimkiler başıma toplandılar.
"Ne oldu Rüzgar?"
"Beni..." hıçkırmaktan konuşamıyordum.
"Seni ne?"
"Hatırlamıyor."
"Ne?"
"Nişanlım beni hatırlamıyor!"
Ne yani her şey bitmiş miydi? Her şey bu kadar basit miydi?
.......................................................................................................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK HECE AŞK (TAMAMLANDI)
RomanceBambaşka bir hayatın,bambaşka bir aşkın romanı bu..