--BÖLÜM 2(YAŞANANLAR)--

100K 5.9K 1.6K
                                    




Uçağa ilk binişi olmalıydı Tuğberk'in kolumu sımsıkı tutmuş biraz daha bastırsa kolumu koparacak diye korkmaya başlamıştım.Kırk beş dakikalık yol için bu stresi de neydi böyle. Görende on saat havada kalacağız sanardı.

"Arabaya bile bindiğim sayıyı parmakla sayardım. Bir de uçak. Bıraksaydınız. İzmir'de ölseydim paşa paşa. Allah'ım yarabbim acısız bir ölüm olsun. Şöyle çakıldığımızda geberelim. Sen can çektirme yarabbim."

Tuğberk o anda beni tekrar kahkahalara boğmuştu. Sıkışınca güzel dua ediyordu.

"Hareket ediyor. Hareket ediyor." Tuğberk korkak gibi bağırdı ve bir anda başımı omuzuma gömdü.

"Yükseklikten kormuyorum. Neden korkacakmışım canım. Şu aptal bile korkmuyorsa ben hiç kormuyorum. "

Tuğberk tir tir titriyordu. Onun yükseklik korkusu olduğunu öğrenmek ayrı bir eğlenceliydi ama onun adına üzülmüştüm.Laf arasında bana da giydiriyordu durmadan orası da ayrı bir meseleydi.

"Gel gel üstüme çık."

Onu kendimden uzaklaştırmaya çalışırken mücadele vermiştim.

"Şimdi kafana bir tane patlatacağım. Nerede o karizma adam?"

Koluma sinek gibi yapışıyordu. Zaten her yerimde yara vardı. Sıktıkça canımı acıtıyordu.

"Başlarım senin karizmana! Bok mu vardı uçakla gidecek! Arabayla gitseydik ya!"

Hala ağzı küfür doluydu. Kafayı yiyecektim.

"Ağzını düzelt yoksa ben bir güzel düzelteceğim o ağzını! Dedemin karşında bir böyle konuş seni evire çevire dövdürttürürüm dedemden önce. "

Bok mu varmışmış. Bok vardı. İçimden bana söylettiriyordu. Tövbestağfirullah.

Tuğberk koltukta iyice geriye yaslandı. Yüzü şekilden şekile giriyordu. Kusacakmış gibi bir hali vardı.Biraz rengi kaçmıştı sanki.Gözlerini yumduğunda cam kenarından dışarı baktım. Bir şekilde korkusunu halletmeliydi. Yapacağım bir şey yoktu.

Ayrılıyordum işte İzmir'den. Onun için geldiğim bu güzel şehirden ayrılıyordum. Ondan biraz daha uzağa gidiyordum. Ali'ye tembihlemiştim gitmeden. Her şeyi bırakırken son ayarlamarı yapmıştım. İzel'in zorluk çekmesini istemiyordum. İzmir'i güzel yapan tek şey İzel'di. Bana artık hiçbir yer mutluluk vermiyordu. Her yer dağ tepe ve binalardan oluşma yerler gibi görünüyordu.

"Kusacağım galiba Altuğ."

Düşünmeme izin vermiyordu bir türlü. Tam ona doğru başımı çevirmiştim ki birden öğürüp üstüme kusunca ağzımdan az kalsın bir küfür dökülüyordu. Son anda kendimi tuttum.Annemi hatırlamaya çalıştım.Arkasını sıvazlayıp kusmasına yardımcı oldum. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım birde.Annem ben kustuğumda asla şikayet etmeden arkamı sıvazlardı ve benim kusmuğumdan tiksinmezdi.

" O değilde bari benim üstüme kusmasaydın. Ben anneme bu kadar acımasız olmamıştım." diye söylendim kendi kendime.

Tuğberk hala kusarken görevliler yardımcı olmak için koşuşturdu. Üstümü önce temizleyip sonra değiştirmek için kabine gittim. Hata bendeydi. Dediği gibi arabayla gitmem gerekiyordu. Bu bana güzel bir ders olmuştu. Başkasında suçu arama Altuğ. Tekrar yerime geldiğimde onun üstünü örtmüşler bir de uyku ilacı verdiklerini duymuştum. Tuğberk sakin bir şekilde koltuğunda uyuyordu. Halsiz görünüyordu. Onun hakkında yavaş yavaş bir şeyler öğreniyordum. Bunları aklımın bir köşesine not almak ileride benim için yararlı olabilirdi.

IŞIK SAÇMAK İÇİN YANMAK GEREK (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin