BÖLÜM 19 ( ANI YAŞA)

33K 2.6K 941
                                    

Şarkı da koydum :)

İzel

İleri gitmiştim. Bu tokatı hakedecek kadar ileri. Suçumu bastırmak için mi yoksa içimdeki bu sıkıntıyı kökünden kurutmak için mi bilmiyordum. O lafları sadece söylemem gerektiğini biliyordum.Bu tokat ne kadar canımı acıtırsa acıtsın bunu hak etmiştim. Altuğ'u evde bırakıp dışarı çıkmış sahil kenarında yaşlı gözlerle yavaş yavaş yürüyordum. Bu bebekle ve Altuğ'un attığı o tokatla yeni bir sayfa açmaya karar vermiştim. Altuğ'un sürekli beni düşünmesini istemiyordum artık. Bana zarar verebileceğini görmesini istemiştim. Fiziksel olarak ilk kez bu kadar aşırıya gitmişti. Kendi kendime gülümseyerek elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Elimi karnıma koyup doğacak bebeğimize sesledim.

" Babanı bugün fazla sinir ettik değil mi? Ama annenin suçu da var tabi. Seni duyduğu için çok sevindi. Gözlerindeki o ışığı görmeliydin. Uzun zamandır o hüzünlü gözleri bir anda nasıl parladı."

Karşıdan gelen ailelere bakıyordum. Zor günler geçirmiştim. Bu zamana kadar binlerce duygu içimden akıp geçmişti. Aşkın binbir renkli halini görmüştüm. Şöyle arkama dönüp baktığımda sadece film gibi geçen hayatıma gülümsedim.Sanırım bütün bu duyguları bana yaşatan Altuğ'a teşekkür etmeliydim. Hayatım onun tarafından yönetiliyordu. Bir yönetmen gibi beni bütün olayların içine sokan oydu. Belki de onun saplantılı aşkı. Aşk sadece mutluluk değildi. Acıydı. Hüzündü. Kavgaydı. Eğlenceydi. Hayal kırıklığıydı. Beklentiydi. Sabırdı. Emekti. Değerdi. Değişkendi. Elimi yüzüme getirip okşadığımda aşkın belki de büyük bir tokat olduğunu fark ettim.

" Ne düşünüyorsun?"

Arkamdan gelen sesle başımı o tarafa çevirmiştim. Semra'yı görmek beni şaşırtmıştı. Birde arkadaşlıklar vardı. Altuğ bana arkadaşlığın ne olduğunu da göstermişti. Gökalp, Faruk, Barış, Tuğba , Semra hepsi ayrı bir kişiliğe sahipti. Hepsinin ayrı bir hikayesi vardı. Benim burada olduğumu ona Altuğ söylemiş olmalıydı.

" Tekrar lise zamanıma dönmek ne güzel olurdu. "

Semra kendi kendine gülümseyip başını hafifçe öne eğmişti. Ayakkabısının ucunu yere ritmik bir şekilde vuruyordu.

" Neden bunun yerine lise zamanından daha güzel anılar yaratmıyoruz kendimize. Geriye dönüp bakmak yerine neden bugüne odaklanmıyoruz. Sadece bugünü yaşayıp yarını düşünmeden neden bir dakika bile geçirmiyoruz İzel? "

Semra'nın bu sözleri gerçekten beni etkilemişti. O şımarık Semra çoktan değişmişti. Neden geçmişi bu kadar düşünüyordum.

" Haklısın." başımı geriye doğru atıp havaya tekrar bağırdım. " Haklısın."

Semra olduğu yerde çömelip denize doğru bakmaya başladı. Rüzgar onun saçlarını sallayıp geçtiğinde Semra'nın anlamlı ve derin gülümsemesini yakaladım.

" Seninle vakit geçirmeyi özledim." Dedi alçak bir sesle. 

Bende yanına çömelip kollarımı dizlerime sardım. Neden burada olduğumu sormayacak mıydı? Böyle birlikte denize mi bakacaktık.

" Hayat değilde insanlar kendi kendilerini yormuyor mu sence? Fazla düşünüyoruz ama olmadık şeyleri." Semra bana başını çevirip lisedeki gibi gülümsemişti.

Dayanamadan bende gülümsedim. " Semra içine ne kaçtı senin?"

Semra elini yüzüme getirip Altuğ'un vurduğu yere dokunduğunda " Aşk böyle olsa gerek."  Dedi. İkimiz de sessizleşmiştik.

" Oha sizi gören sevgili sanır. Semra bana böyle bakmadın."

Faruk'un sesini duyduğumuzda ikimizde başımızı arkaya doğru çevirdik.

IŞIK SAÇMAK İÇİN YANMAK GEREK (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin