Bölüm 17 ( ÇARŞI)

81.2K 4.6K 1.3K
                                    

Hastaneden neden kaçmıştı bu çocuk? İlk nereye bakmalıydım. Aklıma bizim kafe geldi. Eğer kaçmak istiyorsa güvendiği bir yere gitmeyi tercih edecekti. Güvendiği ve çevresinden kimsenin tanımadığı. İlk işim kafeye gitmek olduğunda tam tahmin ettiğim gibi onu kafenin kapısının önünde bulmuştum. Halsiz bir şekilde kollarını dizlerine dayamış öylece oturuyordu.

Beni gördüğünde ayağı kalkmaya çalışmıştı ama ona hemen yardım etmiştim.

" Hastaneden neden kaçıyorsun!"

Ona avazımın çıktığı kadar bağırmıştım. Birlikte arabama yürürken " Seninle konuşmak istedim." dedi. Sesi oldukça ciddiydi. Onu arabanın ön koltuğuna yerleştirdiğimde koltuğu yatar şekilde ayarladım. Hastaneye geri götürmem gerekiyordu.

" Hemen konuya gireceğim.Melike'nin babası şerefsizin teki. Uyuşturucu satıyor millete. Kızına da sattırmak istediğini gördüm. Melike bilmiyor. O kızı bu adi şerefsizin elinden korumak için uyuşturucuları benim satacağımı söyledim. Melike'ye dokunmamasını söyledim. O adam Melike'nin öz babası değil ama onu kullanmaya çalışıyor! Beni dövenler Melike'nin babasından nefret edenler. Melike'yi sıkıştırmaya çalıştılar ama orada ben vardım. Sizden bir şey istiyorum. Sadece o adamı hapse artırın."

Ali öksürmeye başlamıştı. Duyduklarım karşısında şaşırmamıştım. Bunca zaman neler görmüş neler yaşamıştım. Pis hayatlar benden sorulacağı için ona endişe etmemesini söylemiştim. Her şeyi halledecektim.

" Altuğ abi sadece sana güvenebilirim.Arkadaşlarını bilmiyorum. Gökalp diye biri geldi ama onu tanımıyorum. "

Ali konuşmaya devam ederken derin bir iç çektim. Bütün sorunlar beni buluyordu.

" Hastaneden kaçman gerekmiyordu!"

Ona kızarken Ali gözlerini yavaşça kapattı.

" Senin gelmeyeceğini ve kendileri halledeceklerini söylediler ama senden başkasına söyleyemezdim."

Arabayı çalıştırıp hastaneye doğru sürmeye başladım. Ben herhalde sır kutusu falandım. Ali'ye kızmalı mıydım bilemiyorum. Hastaneye kadar onunla konuşmamıştım. Ne yapabileceğimi düşünüyordum.

" Bu söylediklerimi Melike'ye söyleme."

Onu umursamadan hastaneye geldiğimizde ona yardım ettim. Barış beni ve Ali'yi gördüğünde hem şaşırmış hem içi rahatlamıştı. Onu uygun bir yere yatırdığımızda Barış onunla ilgilenmeye başlamıştı.

" Melike nerede?"

Merakla Barış'a bir soru yönelttiğimde Barış canı sıkkın bir şekilde " Benim odamda ve..." o sözünü bitirmeden onun odasına gittim. İçeriye girer girmez yüzüme geçirilen tokatla neye uğradığımı şaşırdım. İzel gözlerinden ateş püskürüyordu. Gerçekten bana sinirliydi. Bir tane daha tokat attığında bunu seve seve kabullendim.

" Yeter artık! Senin oyuncağın olmayacağım! Ne yaparsan yap!"

İzel'i bu sefer kaybetmekten korkmuştum. Duruşu bakışları her şeyi ciddiydi.

&

" Fena tokat yemişin hala izi var."

Faruk kebabı lavaşın içine dürüm yapmış büyük bir iştahla yerken bizim üçlüye baktım. Gökalp düşünceli bir şekilde elindeki çatalla salatayı karıştırıyordu.

" O değil birde yüzünü göstermiyormuş kaç günden beri. Ne yaptın da bu kadar sinirlendi İzel?"

Barış ağzına lahmacununu iştahla sokup çiğnerken onların nasıl bu kadar iştahlı olabildiklerine baktım.

IŞIK SAÇMAK İÇİN YANMAK GEREK (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin