11. Bölüm: "Bal Tutkusu."

6.6K 424 42
                                    


"Uyku, kusursuzca tasarlanmış harika bir kaçış yoludur."

·

Ali'den,

Kahrolası dakikalar birbirini kovalarken sessizlik ortamı boğuyordu. Ne demeliydim bilmiyordum. Sessiz kalmak ilk defa beni çaresiz kılıyordu. Biz sustukça bir şeyleri kaybediyorduk sanki.

"Çok utanıyorum," dediğinde gözlerimi sabitlediğim direksiyondan ona çevirdim. Selin ise sahil kenarına park ettiğim arabadan dışarısını izliyordu.

"Ben...birlikte olduğunuzu unutmuştum. Yemin ederim. Özür dilerim. Beni öpmeni söylememeliydim."

"Elif'le birlikte değilim." dedim ilk önce. Kafasını aniden bana çevirip hayal kırıklığı dolu gözleriyle baktığında yavaşça devam ettim. "Özür dilemeni gerektirecek bir durum da yok."

Neye kırıldığını anlayamıyordum. Gözlerinde ki duygu neydi?

Bir süre geçtikten sonra gözlerini yine uzaklara dikti. Aklı başka yerde gibiydi. Sarhoş olan sanki ben değilmişimde oymuş gibi. Kelimeler ağzından ağır ağır dökülüyordu. "Biliyor musun?" diye sordu birden bire. "Nazlı İzmir'e geri dönüyor. Şuan annemlerle birlikte havaalanında olabilir."

O zaman burada ne işi vardı? İkizini uğurlamak yerine benimle konuşmayı mı tercih etmişti? Neden?

"Uçağın kalkış saatini biliyor musun? İstersen yetişebiliriz."

"Biz vedalaştık," dedi. Kafam iyice allak bullak olurken devam etti. "Eve gitmek istiyorum Ali. Beni eve götürür müsün?"

* * *

Üç gün sonra,

Telefonumu, gelen bilmem kaçıncı mesajın bildirim sesiyle neredeyse sinirlenip karşı duvara fırlatıyordum ki, ekrandaki tarih zihnimde birkaç şimşeğin çakmasına sebep oldu.

"Hay sikeyim ya." Aralanan gözlerimi sımsıkı kapattıktan sonra lanet günün başladığı gibi bitmesini istedim. Doğum günü çocuğu değil miydim? İstediğim şeylerin hemen gerçekleşmesi gerekirdi.

Birikmesinden nefret ettiğim için mesajları tek seferse okuyup bitirdim. Emre ve Tuğçe gibi tanıdıklarıma kısaca teşekkür ederken, tanımadıklarıma her zamanki gibi bir şey yazmadan geçtim. Üstümü giyinirken birkaç mesaj daha geldi. Kahvaltıya inmeden telefonumu şarja taktım. Malum gün boyu elimden düşmeyecekti.

Kahvaltıda doğum günümü ilk kutlayan senelerdir olduğu gibi babamdı. Ardından halam ve Güneş Hanım kutladı. Sanki benim için bir önemi varmış gibi.

Bir süredir yerinde olmayan aklımı halam doğum günü partisi planlarıyla meşgul etmeye başladı. Kabaca istemediğimi belirtsemde -her sefer olduğu gibi- yine aile içi kutlamayla olayı tatlıya bağlayan Güneş Hanım oldu.

Kafam saçma sapan şeylerle o kadar doluydu ki, halamın o ana kadar yokluğunu farkedemediğim Selin'i sormasıyla dikkatim verilecek cevaba yöneldi.

Halam, Selin'i bırakıp bırakmadığını sormuştu. Güneş Hanım eksilmeyen neşesiyle, "Kendim bıraktım," dedi. "Son olanlardan sonra artık dikkat ediyorum. Bir sorun yok."

Halam ilgili bir şekilde, "Akşam mı dönecek?" diye sordu.

Güneş Hanım, "İşi ne zaman biterse," dedikten hemen sonra uzunca bana baktı. Bakışlarımız buluşunca yakalanmanın da etkisiyle beceriksizce gülümseyip kahvaltıma devam ettim.

Zaten sıkkın ve keyifsiz geçen günüm yaklaşan aile içi doğum günü kutlamasıyla beni boğmaya başlamıştı. Saat üçe gelirken Tuğçe aradı ve sürpriz(!) doğum günümü haber verdi. Halamın partisinden sonra katılmak zorunda olduğum bir başka parti daha...Harika.

Gece Mavisi ◐ alselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin