16. Bölüm: "Gece'ye Ait Olan."

6.3K 402 55
                                    

Bölüm Şarkısı: Mustafa Ceceli - Hüsran (Biterse başa sarın, bölümle birlikte şiddetle dinlemenizi istiyorum!)

·

"Baştan alıyorum bu şiiri üçtür; en güzel yerinde dilim sürçtü."

·

Selin'den,

O adamı yeniden görmek beni büyük bir yıkıma itmişti. Kendimi tanımakta güçlük çekiyordum.

Sözde bu anı, bir gün babamla karşılaşma ihtimalini, defalarca hayal etmiş ve kendimi buna hazırlamıştım, değil mi? Koca bir saçmalıktı. Hiçbir şey düşündüğüm kadar kolay olmamıştı. Uyuyamıyordum, yemek yiyemiyordum, kimseyle konuşmak istemiyordum. Her şey rüya gibi ilerlerken birden ters tepmiş ve hayatım kâbusa dönüşmüştü. Ve o olayın, üstünden sadece iki gün geçmişken bunları yaşamam cehennemin ufak bir kesiti gibiydi. Kötü haber ise, daha başlangıcındaydım.

Evet, kesinlikle; cehennem hissettiğime en mükemmel tanımdı.

Ona baba demeyi reddedeli uzun zaman oluyordu. Üç yıl kadar önce onu herkese karşı savunurken şimdi en büyük nefretim ona aitti. Benim için o adam ya da sadece yabancıydı işte, daha fazlası kesinlikle değil.

Çocukken ne kadar da aptaldım. Nazlı ve annem ondan bahsettiğimde bana kızsa bile sırf onlara inat ondan bahsetmeye devam ederdim. Annemin çöpe attığı fotoğraflarını iğrenmeden alıp temizleyip şiirlerimin olduğu defterin arasında saklardım. Yastığa baş koyduğum her gece bir gün geleceğini hayal eder ve o hayalde yaşayıp dururdum. Yıllarca kendimi kandırmıştım. Annemi bırakıp gitmesinin nedenini hiç bilmemiştim, bundan sonrada bilmek istemiyordum. Onun hakkında tek iyi bir şey duymak istemiyordum.

Onu gördüğümde hiçbir şey hissetmemiştim. Yemin ederim, hiçbir duygu yoktu o an. Bağırıp çağırmak, kendinden utanana kadar küfretmek istemiştim. Yüzüne tükürüp, değdi mi, diye sormak gelmişti içimden. Çocukluğumu cehennem yerine çevirmene değdi mi?

Neden gelmişti bilmiyordum. Beni görünce o da şaşırmıştı. Aynı anda titremişti bedenimiz. Ağzını açtığı anda Haluk Ağabey onu kolundan tuttuğu gibi dışarıya çıkarmıştı. Yanımdan geçerken bana öyle bir bakış atmıştı ki, refleks olarak geri çekmiştim kendimi. Ali'nin kollarında bir enkaz gibiydim o an. Zaten en son bana dokunan oydu o akşam. İki gündür ondan başka kimseyi görmemiştim çünkü annemde dahil kimsenin odama girmesine izin vermiyordum. Ali hariç.

Bazen annem merak ettiği için geliyordu yanıma, bazense gizli gizli giriyordu odama. Genellikle uyumadığımı bildiği için geceleyin geliyor ve kapıyı kilitleyip benimle birlikte sabahlıyordu. Dün gece yine gelmiş ve uyumam için beni ikna etmeyi başarmıştı. İlaç içip uykuya dalarken tek hatırladığım onun üzgün bir ifadeyle beni izlediğiydi.

Ali de bana acıyordu. Beni öyle görmesini istemediğim son kişi de bana acıdığı için yanımda kalıyordu.

"Senden nefret ediyorum, nefret ediyorum, nefret ediyorum, nefret, nefret..."

Yeniden bir ağlama seansı başlıyordu işte. Ruhum dört duvara sığmıyordu. Hıncımı alamıyordum.

Nasıl bulmuştu bizi? Neden gelmişti? Nasıl yüzsüzce annemin karşısına çıkabilmişti? Neden bana öyle bakmıştı? Neden?

"Allah belanı versin," diyip seslice ağlamaya başladım.

İlaçlarımı aksatmamam için Ali'nin hem kendi telefonuna hemde benim telefonuma kurduğu alarm çalmaya başladığında telefonumun sesini hıçkırıklarımın sesinden zar zor işittim.

Gece Mavisi ◐ alselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin