14. Bölüm: "Gece'nin Öpücüğü."

5.7K 416 47
                                    


"Maviyi sevemezsin, siyaha âşık iken."

·

Selin'den,

Bir buluşmaydı gökyüzünde,
Nefretim ve umudun
Nefretim kazandı bende,
Azâd ettim bu ruhu

Elimdeki kalemin çekilmesiyle panikle arkamı döndüm.

"İzmir sana iyi gelmiyor. Yine o karamsar Selin'e dönüşüyorsun. Ben bunu istemiyorum." dedi ve kalemi ulaşmayacağım bir yere fırlattı.

"Bir şeyler yazarken rahatsız edilmekten hoşlanmam, Ömer. Ne çabuk unuttun?"

Önüme dönüp kağıtları toparladıktan sonra kitaplarımla birlikte eski yerine, rafa kaldırdım. Yatağımın baş kısmına oturduktan sonra o da dikilmeyi bırakıp yatağın uç kısmına uzandı.

"Unutmadım," dedi, çıkmış sakallarında parmaklarını gezdirirken. Bunu ne zaman yapsa onu komik bulurdum ama şimdi düşünür gibi bir hali vardı.

"Ne söyleyeceksen hemen söyle. Çok yorgunum, uyuyacağım."

"Bu kez değil," deyince dikkatle ona baktım. Sanki patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Pimi çekilmiş saatli bir bomba. "Bu kez beni kovamazsın. Ayrıca uyuduğun falan da yok, yalan söylemeyi bırak. Böyle yaparak nereye varmaya çalışıyorsun Selin?"

"Kendini boşa yoruyorsun. Hiçbir şey anlamıyorum--"

"Kes artık yalan söylemeyi!" Bağırdığında parmaklarım istemsizce yatak örtüsüne sarıldı. Bu Ömer'i görmeyeli uzun zaman oluyordu. Çok kızgındı.

"İstanbul'a gitmeyeceğini öğrendiğimde ne kadar mutlu oldum biliyor musun? Burada kalıp bizimle zaman geçireceğini düşündüm ve o kadar sevindim ki! Sadece ben değil, ikizin Nazlı, kız kardeşin Peri, Sena, Zeynep, Can hatta Demir bile!" Duraksadı. "Bizi salak yerine koydun." diye devam etti, ses tonu aşağılayıcıydı. "Sen o kadar bencilsin ki, hiçbir zaman bizim, senin için yaptıklarımızı görmedin. Senelerdir sadece kendini önemsedin. Sadece kendini gördün o aynada. Acı çeken, yalnız olan hep sendin, değil mi? Hep sen ağladın. Hep sen üzüldün. Peki, bizim neler hissettiğimizi hiç düşündün mü Selin?"

Lütfen sus. Duymak istemiyorum.

"Annen o akşam seni yalnız bıraktı diye yıllarca vicdan azabı çekti. Hâlâ da devam ediyor. Nazlı, Peri...ben. Nazlı bana evden sinirle çıkıp gittiğini haber verdiğinde amcamdan dayak yemeyi göze alarak ve bir an bile düşünmeden koşarak çıktım iş yerinden. Sana bir zarar gelecek diye o kadar korktum ki, mahalleye o kadar kısa sürede nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. Ama sen nerden bileceksin ki? Bir kere bile sordun mu Selin?"

Sus, Ömer. Paramparça olduğumu görmüyor musun?

"Sana neden Marilyn dediğimi biliyorsun, sen benim Marilyn'imdin. Kim ne derse desin, kiminle olursan ol, öyle kalacaktın. Bir kere gerçek gülüşünü yakalamıştım ya, o yeterdi bana." Derin bir nefes aldı. "Ama o bile yetmiyor artık, Selin. Bizi o kadar çok çemberin dışında tuttun ki, artık ne yaparsan yap biz o çemberin içine giremeyiz. Çünkü...orayı kaplayan biri var. Değil mi?"

Ağlamaya başladığımda kalkıp çantamın her zaman dış cebine koyduğum mendil paketini buldu ve içinden bir tane çıkarıp bana uzattı.

"Biliyorum, var. Yani gördüm. Senle...o çocuğu. Neydi adı? Ali." Tekrar yatağa oturup gözlerini bana çevirdi. "Kafeye gideceğimizi sana haber vermek için geldiğimde ikinizde mutfaktaydınız. Sonra sen onu da davet ettin. O gelmek istemeyince...sinirlendin. O gelmezse bende gelmiyorum, dediğinde durup ilk defa ikinize baktım ben. Sanki aranızda...konuşuyordunuz o an. Anlamadım hiçbir şey. Sonra...sen onu kolundan tuttun, Selin. Çocukluğundan beri senin yanında olan bendim ama sen sadece birkaç aydır tanıdığın o çocuğa tutundun."

Gece Mavisi ◐ alselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin