18. Bölüm: "Gece'nin Çöküşü.''

5.7K 364 48
                                    

Bölüm Şarkısı: Christina Perri - A Thousand Years

·

"Kuşlar kadardı kadının kalbi ve gökyüzü kadar sevdi adamı."

·

Selin'den,

Acımı dindirebilmek için okyanusa sığınmak hayatım boyunca verdiğim en doğru karardı.

Ali yanımdayken başka bir şeye ihtiyaç duymamın mümkünatı yoktu. Oksijen veya su, yaşamımı devam ettirebilmem için gerekli olan temel şeyler değildi sanki.

En başta ikimizinde korkuları vardı. O kadar basitti ki birbirimizden uzaklaşmak, korkularımızın ardına sığınıp kaçmayı denemiştik. Fakat korkudan ya da diğer bütün duygulardan daha görkemli ve büyük olanı vardı. Biz kaçarken farkında olmadan kendimizi o yücelikte buluvermiştik.

Elimdeki kadehten birkaç damla alkol birbirinden ayırt edemediğim kağıt parçalarına damladı. "Ups."

Gözlerim kağıdın üzerindeki harflerin bir anda birbirine karışmasına takıldı. Kadehten damlayan damlalar kağıttaki mürekkebin dağılmasına sebep olmuştu.

"Kahretsin," diye mırıldanıp salondaki koltuktan kalktım. Kalkarken beceriksizce masanın sivri köşesine bacağımı çarptığımda seslice inledim. Tam yaramın üstüne bir darbe! Harika!

Bacağımı ovalayarak doğrulmaya çalıştığımda etraf aniden aydınlandı. Loş mum ışığına alışan gözlerim kısıldı. Karanlık iyiydi, ışığa gerek yoktu.

"Bu saatte ne yapıyorsun? Neden yatağında değilsin?" Ali yatak odasının kapısında görününce kendimi yeniden koltuğa bıraktım. Gözlerini ovuşturup bana doğru gelmeye başladığında kağıt parçalarını aceleyle topladım ve göremeyeceği şekilde kapatıp ona döndüm. Her zamanki halinden daha yakışıklıydı. Yeni uyanmış haliyle ve uykulu ses tonundan daha güzel bir şey varsa o da geceleriydi.

Bana, uykumun yarısında kalkıp şiirler yazdıracak kadar güzel gözleri vardı. Kahretsin, sahiden o çok güzeldi.

Önce minibardan bulduğum ve bitmeye yakın olan şişeye ardından bana baktı. Ne güzel gözlere sahipsin çocuk...Birkaç şairi intihar ettirebilecek kadar mavi gözlerin. Üstelik bende kendimi kaybetmeye yakınım.

"Sen...neden bu kadar içtin?"

Alkolün kanımda gezindiğini ve beni dirençli kıldığını biliyordum.

"Bana katılmak ister misin?"

Küfür ettiğini duydum. "Selin...kör kütük sarhoşsun."

Öyle mi?

Gözleri dizimdeki yaranın üstünde duran elime kaydı. "Yaran kanıyor Selin."

Altımdaki beyaz pijamaya, diz kapağının biraz aşağısına bulaşan kana baktım. "Bir şey hissetmiyorum."

Bir küfür daha ettikten sonra gözlerime derinden, en derininden baktı. "Ben hemen geliyorum, bir yere ayrılma. Tamam mı Selin?"

Yavaşça kafamı salladım.

Dediği gibi gelmesi de gitmesi kadar çok az sürdü. Pamuk olduğunu sandığım yumuşak bir şeye şurup şişesi gibi olan şişeden bir sıvı döktü. Bacağımı dikkatle kendine doğru çekti. Akşam yemeğinden sonra birkaç parça eşya almış. Yatmadan önce giyindiğim pijamayı sıyırdı. Kanayan yaranın çevresine dokunduğunda sanki onun canı acıyormuş gibi dudaklarını birbirine bastırdı.

Gece Mavisi ◐ alselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin