0 Sınav kâğıdının tam anlamıyla dolu olduğunu kabullenince, sınavın başından beri bana seslenen Bahadır'a döndüm. "Allah belanı versin bile demiyorum, söyle baştan" gülüp söylemeye başladım. Görevli öğretmen oturmuş telefonla oynarken biz çok rahat kopyalaşabiliyorduk. Hem de biyoloji sınavında. Ortalamayı %65 etkileyen derste.
"Tamam süre doldu herkes kağıtları versin" Bahadır'a az kopya verdim diye bana kızsa da 50 puanlık soru cevaplatmıştım. Bahadır hem benim kâğıdımı hem de kendi kâğıdını aldı ve görevli öğretmene verdi. Melih koşarak benim yanıma geldi, Bahadır'da. "Ya kızım insan azıcık bize de bakar değil mi?" Kıkırdadım, Bahadır yanaklarımı sıktı "O bana yardım etti, değil mi sarışın" Lakaplarına ölüyordum ben bu çocuğun. "Çok sağ olasın civciv, sen olmasan nasıl alırım ben biyoloji sınavından 54 puan ya" Melih gözlerini pörtletti ve sinir heyecan karışık konuştu "Lan Allahsızlar ben orada saçma sapan şeyler sallarken gen sorusuna 'hocam sizin geniniz mesela eşsiz' yazdım ya yardım eder insan azıcık ya!" Hayatında hiçbir sınava çalışarak girmemiş olan bir insan olan Melih için bu durum normal olsa da Biyolojici için bu durum pek bir 'sıfır'lık bir durum olabilirdi. "Sıfırı aldın canısı" Yapma be gülüm bakışı atarken ortak sınav sınıfından çıkıp koridorda sınıfa doğru ilerlerken yanıma Bahadır geldi "Fizik sende canısı" Kahkaha attı "Ayıp ettin, yaparız" Kendi sınıfımıza yaklaşırken onun bizim sınıftan çıktığını gördüm. Yüzüme bir tebessüm oturdu, çünkü en çok bu saç şeklini seviyordum onun. Çok saçma değil mi? Bir anda konu nereye gidiyor. Amaçsız bir şekilden dikkatin birden ona yoğunlaşıyor. "Sınav çok iyi geçti herhalde?" 'Anladı mı ki?' sorusu oluşurken kafamda dilim "Aynen ya kolay sormuş bu sefer be Baha" Bahadır tek kaşını kaldırdı "Eğer sınavsa yüzünü güldüren 90 alırsın inşallah"
Benim önümden geçip sınıfa girdi. Ben olduğum yerde çakılıp kaldım. "Nasık ya, niye o kadar ağır bir şekilde gönderme yapıp tripli bir şekilde sınıfa girdi ki?" sorusu kafamı kurcalarken. Yanımdan geçmekte olan Melih'i durdum "Teneffüste konuşma ihtimalimiz yüzde çak?" Melih gözlerini kıstı ve fısıldar bir şekilde "Benden mi hoşlanıyorsun yoksa kız" gözlerimi pörtlettim "Ufalda cebime gir, seninle dövsen çıkmam!" biraz darılır gibi olmuştu sanki ama rahatlar bir sima yerleşti yüzüne. "Konuya gelirsek eğer, yüzde 0" anlamsız bir yüz emojisi seçtim kendime ve yüzüme takındım "Çünkü son derse giriyoruz" ona değişik bakışlar atarken yanımdan geçip sınıfa girdi. Kapının önünde hala dururken. Aliler koridorun sonundaki kaloriferde yaslı duruyorlardı. Hepsi konuşurken o ise telefonu ile uğraşıyordu. Ali'nin laf atmasıyla kaldırdı simasına öldüğüm kafasını. Ali alaycı bir şeyler deyince sinirlendi ve elini kaldırıp Ali'nin omzuna vurdu. Ali kahkaha atıyordu. Gene bir şey daha dedi çenesi düşük Ali, bu sefer en sevdiğim mimiğini yaptı; kaşlarını kaldırdı. Ben içimden ona gülümserken hayallerim artıyordu. Her defasında farklı bir gemiye binip onun ruhu ile hayallere dalıyordum. Ama bir yandan da bana davranışları değişti gibi gelmesi daha çok canımı yakıyordu. Eskiden bana 1 dakikadan fazla bakardı, şimdi ise neredeyse hiç bakmıyor. Şu an mesela, 1 kere dahi göz göze gelmedik. Merdivenlerden çıkan 4 kişilik kız topluluğu onların yanına ilerledi. Esmer olanı tanıyordum, Ali'nin sevgilisiydi Sinem. Kızlar yanlarına gidince Ali onla ilgilenmeyi bıraktı. Sarışın ama aynı zamanda teni açık renkli bir kız yanına gitti, çok samimiydiler. İnsanlar hakkında bilip bilmeden konuşmak hiç adetim değildi ancak, sanırım onun sevgilisiydi. 11. Sınıfta okuyan çocuk gitmiş 9. Sınıflardan birini bulmuş. İnanmıyorum. Kız yanaklarını mıncırırken göz göze geldik. Tabi benim gözler dolu arkama dönüp sınıfa girdim. Sınıfa girdiğim sırada Bahadır'la çarpıştım. O kadar çok dolmuştu ki gözlerim çarpışmanın etkisiyle gözümdeki damla yüzümden hızla kaydı. Bahadır'ı geçmek için atak yaptım fakat başaramadım. Kolumdan tuttu "Hayırdır?" kuruyan dudaklarımı daha rahat konuşabilmek için ıslattım. "25 puanlık soruyu yanlış yapmışım" kalan vakit inanırdı kesin inanmadı. "Emin misin?" çalan öğretmenler zili ile sesi boğulurken ben hayır anlamında başımı salladım. "Biliyorum, çünkü sen 25 puanlık soruyu ancak zorlarsan yanlış yapabilirdin." Biyolojicinin girmesiyle Bahadır hocaya baktı. "Hocam, arkadaşım biraz kötü de koridora çıkabilir miyiz, 5 dakika?" Biyolojici bana baktı daha sonra başını hafifçe salladı. Koridora çıkınca Bahadır gerilmiş gibi "25 puanlık soru hangisi?" 3 senelik dahi olsa bile tek erkek kankam olan Bahadır'ın bilmesi lazımdı.
"Rüyama girdiğinden beri seviyorum" Bahadır klasik hareketini yaptı; gözlerini kıstı "Kimi?" bunu söyleyebilmem için önce kendim kabullenmem lazımdı. Tam söyleyeceğim sırada hoca kapıyı açtı "Hadi fotosentezde atp işleyeceğiz" Bahadır bana baktı "Bu konu burada bitmedi sarı." Olsun en azından kabullenmem için zaman kazandım.
|Kapak için Seher Keklik'e teşekkür ederim|
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seversem Sever misin?
ChickLitHer rengin bir anlamı vardı onun için. Bazen özlemi yansıtan gri, bazense mutluluğu anlatan mor. Bazen hayatın devam ettiğini yansıtan turuncu, bazense en çıkmaz zamanda dahi sana ışık tutan buz mavisi veya seni çıkmaza sürükleyen tüm kapıları kapat...