Demir kapıyı zorlayarak açtım. Kapının mermere sürtünmesiyle ne kadar sinir bozucu bir ses çıksa da şu an konu o değildi. Melih "Şuradaki boş banka oturabiliriz" O gün okuldan sonra Melih ile anlaştık bu gün (sonraki gün) konuşmamız için. Banka doğru ilerlerken Melih okulun camlarını dikizliyordu. Banka oturunca bir esinti geldi tüylerim diken diken olduğunu fark edince Melih her zamanki insanlığını yapıp hırkasını bana giydirdi. "Bahadır konumuz" Gülümsedi, "Ne olmuş?"
"Bir şeyler mi biliyor?" Takıldı, yere bakmaya başladı "Yoo nereden çıktı bu?" Gözlerimi kıstım. "Bak Melih bu konuşacaklarımız çok önemli konulardan" Yanağının içini ısırmaya başladı, bunu gamzesinin değişik şekle girmesinden anlayabiliyordum. Araştırmalara göre bir kişi ya dudağını ya da yanağını kemiriyorsa stres veya bir şeyi söylemekten korkmak...
"Melih! Sana bir şey sordum ve biliyorsun ki cevabı almak için her yolu deneyeceğim!"
"Haklısın" demeyi seçti sadece. Biraz durdu, yerdeki asfalt gibi şeyi incelemeye başladı. "Tamam anlatıyorum; Bahadır, şu malum sınıf ile bir münasebeti var. Biliyorsun seni kardeşi gibi görüyor ve senin yanına birilerinin yaklaşmasını istemiyor." Duymak isteyip de söylenmesini istemediğim konuya doğru gidiyordu konuşma. Midem enteresan bir duygu ile buruşurken kalbim inatla hızla atmaya devam ediyordu. Hava soğuk olmasına rağmen şu an 40 derece çıkmış olan vücut ısımı korumak için derin nefes aldım. O sırada hala devam ediyordu konuşmaya. "O seni seviyor be sarı" Gözlerimi kocaman açtım ve ona baktım "Ne! Hangisi! Kim! Adı ne! Melih manyak mısın! Yalan söylüyorsan seni cimcik yağmuruna tutarım!" kontrol dışı kalkan işaret parmağım sözüm bittiğinde burnu ile 5 cm aralık kalmıştı.
"O veled..." gözlerimi sıkıca kapattım. "Adını ver bana adını!" Gülümsedi. Okula yöneltti simasını ve bir şey ifade eder gibi yukarı kaldırıp indirdi. "3. kat 7. cama bak kardeşim" dediğini yaptım. Ama o arkasını dönmüştü bile, kim olduğunu görememiştim. Melih'e döndüğümde ayaklanmış hızlı adımlar ile okula ilerliyordu. "Melih çabuk buraya gel!"
Kahkaha attı "Bak kızım duymak istediklerini söyledim, dinlemedi isen senin sorunun" koşmaya başladı "Melih buraya gel yoksa seni şaplak yağmuruna tutarım!" Derin bir oflama geldi içimden ve uyguladım da. "Embesil, aynı sınıftayız."
------- -------- ------------ ------------ ---------------- --------------
Kimya dersinde hoca sorular ile boğuşurken ben Melih'e "Bittin oğlum sen" ve "Şaplatcam oğlum seni" bakışlarını karıştırarak gönderme yapıyordum. Ona baktığımı camdan bu tarafa bakması için uyaran Tayfun sağladı. Bana bakması ile afallaması bir oldu. "Kızım sen hayırdır?" Gözlerini fal taşı gibi açarak söylediği bu söz onun tayfasını güldürmüştü fakat ben gülmüyordum. Filiz simamı gösterdi "Kız gülüyor mu?" Melih gözlerini kısıp yüzümü inceledi "Bakıyım, valla gülmüyor. Susuyos gençler" Deyip Fizikçinin taklidini yaptı.
Elim sıranın altındaki saate gitti . 6 saniye kaldığını görünce elimle 5 yaptım daha sonra 4 korkutucu bir şekilde 3 ve tehdit bariz bir şekilde 2 en son olarak zilin çaldığını gösterir gibi 1 yaptım. "Hocam çıkabilir miyim?" demesiyle zil çaldı ve koşarak dışarı fırlarken ben de onun ardından koşmaya başlamıştım. Kapının tutukluk yapması benim işime gelirken, artık nasıl ittirdiyse kapıyı düşer gibi oldu ve B'lerin sınıfına uçtu. İçeride onu görünce Melih'e olan sinirim kaçmıştı. Arkamdan gelen Bahadır "Hayırdır gençler" diyerek ağırlığını koydu her zamanki gibi.
"Arkadaş salak ve özürlü bunu biliyor musun?"
gülümsedi Bahadır. Omzuma konan elle Melih'in geldiğini anladım ardından elimden tutup sınıftan çıkarıp koridora gelince durdurdu beni. "Oradaydı işte görmedin mi?"
Kaşlarımı kaldırdım "Esmer olan mı?" gözlerini kıstı "Sırık olan" Ali'nin sınıftan çıkmasıyla sus işareti yaptım. "Siz hayırdır len?" gülümsedim "Ali senana yürü bi ikile özel bir şey konuşuyoruz değil mi şurada." Gözlerini kıstı ve sınıfa girdi. 2 dakika geçmeden oda çıktı kapının kolu ile girdiği salak ilişkiye bakmadım hafif başını sağa eğerek onu ima etti. "Manyak mısınız oğlum siz! Sizi bana teker teker mi gönderiyorlar? Lan seni paralarım vallahi bak! Dur sinirlerim hopladı." Melih bana 'Salak vallahi billahi salak neresinden tutsan embesillik akacak" der gibi bakarken bense yoğun bir duygu bolluğu yaşayarak sınıfa doğru ilerledim.
Melih'den
Sarı ilerlerken kapının yanında duran enişteye baktım. "Enişte" kaşlarını çattı. "Hayırdır enişte falan?" "Bana bir ilişki borçlusun, vallahide kıza söyledim" deyip sınıfa koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seversem Sever misin?
Literatura FemininaHer rengin bir anlamı vardı onun için. Bazen özlemi yansıtan gri, bazense mutluluğu anlatan mor. Bazen hayatın devam ettiğini yansıtan turuncu, bazense en çıkmaz zamanda dahi sana ışık tutan buz mavisi veya seni çıkmaza sürükleyen tüm kapıları kapat...