Melih'in dediği şeyi duyup idrak edebilmem fazla uzun sürmedi. Anladığım an gözlerimi hızla kırpıştırdım. Sevinsem mi sinirlensem mi ona bile karar veremedim. Pişmanlık bile yaşıyordum. Berk benden önce anlamıştı belkide ama yeni konuşmaya başlamıştı "Vallahi çocuk tramvaya girdi." Gözlerime elini getirip el salladı "Dostum burada mısın?" Ali konuşmaya başladı ardından "Şu an ne yapsa yeridir diyebilirim. Ya gider Melih'i paralar ya da gider kıza itiraf eder artık neyini itiraf edecekse ya da şu Gamze mi ne onunla çıkıp Melih'i yalanlayacaksın"
En sondaki çözüm yolu aşırı mantıklı geliyordu. Öyle ki onu yapacak gibiydim. Berke atladı "Bak sakın Gamzeyi seçme, şimdi senin gözünle Sarıgöz elini uzatsan tutabileceğin derecede yakınken onu itip hatta itmek halt etmiş fırlatmak direk, ve onun yerine kalkıp Gamzeyi seçmen büyük aptallık olur. Tamam kız seni seviyor olabilir lakin bu şu anda sen ve sarı gözün birbirinizi sevmenizin 2-3 kat altında olur." Ali onu onaylar gibi başını salladı. 3 teneffüs kalmıştı okulun bitmesine. 1. teneffüs Gamzenin yanına gitmem gerekirdi. 2. teneffüs Sarıgöz 3. teneffüs karar vakti.
1. Teneffüs:
10. sınıfların katına inip Gamze'nin sınıfına girdim. En arka sırada bir erkekle oturduğunu görünce direk 1 eksi yedirdim. "Gamze bir gelir misin?" benim seslenmem ile bana baktı. Heyecanla ayaklandı ve ritmik bir şekilde yanıma yaklaştı "Ne oldu?" diyeceklerimi bende bilmiyordum. Neden buraya geldim onu da bilmiyordum. "Sen beni mi seviyorsun?" gözlerini kırpıştırdı "Bir zamanlar evet, ergenlik hoşlantısı diyebiliriz." Bunu demesi içimi rahatlatırken "Güzel, ben bir hata yapıp sana numaramı verdim silersen iyi edersin ve lütfen bu konuyu hiçbir yerde açma. İyi dersler." deyip yanından ayrıldım. Ağırlığımı koymam lazım ki sonra gelip sırnaşmasın. Gerçi belki öyle bir kız değildir. Tanıma fırsatım olmadı bende o fırsatı yaratmadım. Zilin çalmasıyla sınıfa girdim. "Gamzeyi şıklardan silin" Deyip Ali'nin yanına oturdum.
2. Teneffüs:
Bu fırsatı yaratmam işte uzun sürdü, çünkü Bahadır da yoktu sınıfta Melih'te. O sıraya kafasını koymuş uyuyordu. Veya sadece gözlerini dinlendiriyordu. Yanında Umay kitap okuyordu. Sınıfın boş olması daha çok güzelken yanlarına ilerledim. Umay kafasını kaldırıp beni görünce ona elimle 'dışarı çıkar mısın?' hareketi yaptım anlamış olacak ki kalktı. Sınıf kapısını kapatıp çıktı.
"Begüm" diye ismini söyleyince kafasını kaldırdı beni görünce afalladı diyebilirim çünkü bakışları korkmuş gibiydi. "Bartu?"
"Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama bunu itiraf etmem lazım kendime acı çektirmekten bıktım ve bunu senin de bilmen gerekir diye düşündüm. Begüm ben bunca 2 ay boyunca seni uzaktan izledim sana uzaktan bağlandım şimdi bu denli yakın olmamız bana çok garip geliyor bir yandan da sanki bir çocuğun en çok istediği şeyi verirsin de mutlu olur ya o denli mutlu hissediyorum. Begüm ben ne seni seviyorum ne de hoşlanıyorum ben baya baya sana aşık oldum sadece ismini soy ismini bir de burcunu biliyorum ve hareketlerin. Ben baya baya sana aşık oldum."
Sözlerim bitince zar zor gözlerimi onun gözlerine getirdim. Buğulanmış gözleri bana adapte olmuşken gülümsedi ben gülümseyemiyordum.
"Bartu ister buna Murphy yasası de ister adalet ister başka bir şey, ben bunca zaman seni sevdim ve en sonunda senden vazgeçtim sonra sen geri döndün bana. Rüyalarıma girmeye başladın. Çok garip bir şey ama ben de seni seviyorum."
"Bence mutlu olmayı hak ediyoruz, zaman bizi bu gün birleştirmeli..." zil sesi kulağıma doluşurken sözüm yarıda kesildi. "Çıkışta beni bekler misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seversem Sever misin?
Romanzi rosa / ChickLitHer rengin bir anlamı vardı onun için. Bazen özlemi yansıtan gri, bazense mutluluğu anlatan mor. Bazen hayatın devam ettiğini yansıtan turuncu, bazense en çıkmaz zamanda dahi sana ışık tutan buz mavisi veya seni çıkmaza sürükleyen tüm kapıları kapat...