10.bölüm

176 13 6
                                    

Sabah uyandığımda yine Ayla mutfaktaydı. Erkekler uyanmamış. Ay şimdi hiç cekemem Ayla'nın soru yağmurunu!
- Kanka ya seni öptü mü?
- Ya işte sana anlattığım gibi. İlk kavga sonra öpücük. Ay tamam tamam çok tatlıydı.
- Ben sana dememişmiydim burası uğurlu diye.
Diyip yanaklarımı sıktı.
- Ama çıkıp çıkmadığımız belli deyil.
- Bekle belki kahvaltı da söyler.
Bi şey demedim. Erkekler sırasıyla kalkıp masaya oturdular yani hücum yaptılar. Hiç bi şey demeden kahvaltıyı bitirdik. Ya niye söylemedi bi çocuk çıktığımızı yada ben öyle zannediyorum! Kahvaltı bittiğinde oturma odasına gittik. Tam yerleşmiştim ki kapı çaldı.
-Ben açıyorum,diyip kapıya yöneldim. Iyy Bora gelmiş. Şimdi sorucak neden gelmediğimi.
- Fıstık noldu niye gelmedin? Ben ne güzel süprizler hazırlamıştım!
Sesinde sinir ve sitem vardı.
- Şey... Ben...
Arkamdan Emre gelip
-Hayırdır noluyo?
- Bi şey yok Emre. Ecemle neden dün gelmediğini konuşuyoduk da. Evet neden gelmedin?
- Şimdi ben gelcektim ama...
Emre Bora'ya tip tip bakarak
- Ben izin vermedim gitmesine. Bi sorun yoktur umarım.
- Sen niye karışıyosun ki. Yemeye gidicek olan Ecem.
- Bir Ecem'in ismini ağzına alma. İki o benim...
Bi şey diyemedi. Niye bi şey demiyo ki!
- Evet söyle neyin? Sevgilin filan değildir zaten.
Emre bana bi bakış attı. Sanki bi şey yapıcak ama izin istiyomuş gibiydi. Gözlerimle "evet" dediğimi düşünerek bi bakış attım. Anlamıştır umarım.
- Yok yok sevgilim filan deyil.
Ya ben izin verdim. Neyin kafasını yaşıyo bu çocuk! Niye öptün o zaman.
- Hı hı sevgili filan deyiliz. Sadece arkadaşız ondan ötesi olamaz,dedim ima ederek. Özellikle son cümleyi daha da vurgulayarak söyledim.
- E o zaman niye karışıyosun? Bi şeyin olmadığı halde.
- Arkadaşız ya,dedi vurgulayarak. Neyin atarını yapıyosa. Kendi dedi sevgili olmadığımızı. Belki de deyilizdir.
- Ecem neden gelmedin!
Bu sefer bağırarak konuştu.
- Bora ben... ben...
- İzin vermedim dedim ya. Onun için gelmedi.
- Seninle alakası bile olamaz. Bırakta Ecem anlatsın.
- Bora ben... dün hasta oldum da.
Oh be Allahım sana şükürler olsun.
- Telefonu aldıktan sonra mı?
- Evet evet. Başımın ağrıdığını hissettim. Uyumuşum ondan haber veremedim.
- Tamam ama bari bu akşam gel. Tabi iyiysen.
Emre'ye bi bakış atıp
-Yani şimdi tam geçtiğine emin deyiliz. Sonra belki.
- Tamam ama sonra.
Göz kırpıp gitti. Emre bağırarak
- Yürüyün gidiyoruz!
- Noluyo Emre ya?
Beni takmadan merdivenlerden çıktı. Berkelere bakarak
- Eve dönüyoruz.
- Kanka noluyo neden gidiyoz?
Benim odama girip bavulumu yatağımın üzerine koydu. Gardolabıma yönelip işaret parmağıyla dolabı göstererek
- Kıyafetlerini topla ve gidiyoruz!
- Emre n...
- Sana topla dedim!
Hiç bi şey demedim. Zaten deseydim daha da sinirlenicekti. Kıyafetlerimi toplamaya başlayınca o da aşağı indi. Herkes merdivenlerin orda bavullarıyla bekliyodu. Emre aşağı inip arabaya doğru yöneldi. Herkes bi şey diyemiyodu. Arabaya binip yola koyulduk. Emre o kadar sinirliydi ki direksiyonu sıkıyodu. Çok fazla derin nefes alıyodu. Yol boyunca hiç kimse birbiriyle konuşmadı. Bi ara Gökhan bana sessizce
-Kanka biz niye gidiyoz ya? Noluyo Emre'ye?
- Bilsem kanka. Bende anlamadım.
Emre'nin ağzından
Başka bi gün de çıkamazlar yemeye. En iyisi buydu zaten. Gitmeliyiz. Hiç bi zaman yemeye çıkmıycaklar. Tuğçe'yi yaktım ama Ecem'i asla. Arabada hiç konuşmadık. Arabadan indiğimizde Ecem bana bakıp
- Noldu Emre neden geldik geri eve?
- Ecem geldik işte. Nedenini karıştırma.
- Emre sen bi şeye sinirlendin ve onun için geldin. Sinirlendiğin çok belliydi.
- Bi şeye sinirlenmedim ben.
- Tamam Emre anladım.
Artık daha fazla kurcalamadı. Bavullarını alıp evlerine çıkardım. Sora aşağı inip bizim eve geri döndük. Bavulumu odamın kenarına atıp mutfağa indim. Dolabı açtığımda hiç bi şey yoktu. Berke arkamdan gelip
-Kanka noldu? Niye sinirlendin sen?
- Ya sinirlenmedim ben! Niye herkes sinirlendiğimi düşünüyo ki?
- Çünkü sinirlenmiştin kanka!
- Berke sonra anlatsam. Şimdi anlatamıycam.
Diyip kolumu omzuna koydum. Zorda olsa biraz gülümsemeye çalıştım. Kafasını "tamam" manasında salladı. Lafı deyiştirmek için
-Dolapta bişey kalmamış. Bi şeyler sipariş edelim mi?
- Olur.
- Ne yersin?
-Hamburger.
- Tamam iki tane hamburger sipariş ediyorum. Yanında da kola.
- Tamam kanka.
Siparişi verdikten sonra oturma odasına geçti. Telefonuma mesaj gelmiş.
Kimden:Bücür
Emre bi eve gelin. Fare varda. İlaç filan da getirin yanınızda. Çabuk gelin ama.
Kime:Bücür
Tamam geliyoruz hemen. Hiçbi yere kımıldamayın.
Ceketimi alırken
-Kanka yürü Ecemlere. Fare varmış.
- Tamam geliyom.
Eve geldiğimizde kızların hepsi masaya çıkıp orda beliyolardı. Gökhan da dahil.
- Gökhan lan senin orda ne işin var? Erkek deyil misin sen in aşağı.
- Kanka kork... Yani iğreniyom ben bu hayvanlardan.
- Yav he he.
Telefonumu masaya bıraktım.
- Bakın bi şey olursa burda ilaçcının numarası var. Ararsınız burdan. Biz fareyi aramaya gidiyoruz.
- Tamam.
Ecem'in ağzından
Tamam dedim de. Ben arayana kadar gelir ki fare. Emre aramaya başladı fareyi. Gökhanla Ayla masadan inip koşturarak dışarı çıktılar.
- Noluyo lan niye beni yalnız bıraktınız?
- Kanka biz çıkıyoz. Duramıcaz burda. Sen de arkadan gelirsin sonra.
Diyip dışarı çıktılar. Cavurlar ya beni bırakıp gittiler. Ben bağırarak
-Emreeeee! Ya beni de aşağı indirsene gideyim bende aşağı.
Derken gözüme bi şey takıldı. Ay bu fare! Daş yokmu daş? Elime bi şey geçti ve fareye attım. Off ya isabet etmedi. Emre bana tip tip bakarak
- Ecem sen neden benim telefonumu fareye attın?
- Aa o senin telefonunmuydu?
E o da iphone 6s almayaydı. Yere eyilip telefonu eline aldı. Açmaya çalıştı ama açamadı.
- Bi şey olmaz canım cana geleceğine mala gelsin.
- Ecem tamam sen sus bence. Sen ne diye bağırıyodun?
- Şey beni aşağı bıraksan korkuyorum ben.
- Yürü yürü,diyip elini gel anlamında salladı. Ben de aşağı inip yavaş yavaş asansöre götürdü.
- Hadi sen git artık. Burdan da kendin gidebilirsin demi?
- Sen yine de beni aşağıya kadar bırak. Ne olur ne olmaz.
- Gidersin sen ya! Hem ben inersem kim yakalıycak fareyi?
- Korkuyorum lütfen indir aşağıya kadar. Hem Berke yok mu?
- Tamam ya tamam.
Asansöre bindik. 11. Katta olduğumuz için biraz uzun sürücekti. Asansör bi iki kez duraksayıp durdu. Ayyy noluyo!
- Hayır ya benim kapalı alanlara fobim var!
-Senin neye fobin yok?
- Ya ben gerçekten çok korkuyorum. Ay asansör daraldı. Ayy üstüme üstüme gelmeye başladı.
- Sakin ol şampiyon.
Ben yere oturup ellerimi saçlarımın arasına götürdüm.
- Napıcaz şimdi?
- Aylaları arasana.
Elimi çebime attım ama telefon çıkmadı. Diğer cebime de attım. Onda da çıkmadı.
- Sakın bana telefonu unuttuğunu söyleme.
- Sanırım unuttum. Hem zaten alelacele çıktık. Benim unutmam normal. Sen arasana.
- Sence nasıl arayabilirim? Birileri telefonumu yere attığı için.
- Ay doğru. E o zaman ne yapıcaz?
- Belkemekten başka çaremiz yok.
Diyip benim yanıma çömeldi. Aradan onbeş yirmi dakika geçmesine rağmen beni bi korku sarmıştı. Emre'ye bakarak
- Emre ben korkuyorum bana fenalık geldi. Gerçekten kapalı alanlarda duramıyorum.
- Tamam madem. Ama şu an yapıcak bi şey yok. O zaman kapıya vurmayı deneyelim.
İkimizde ayağa kalıp kapıya vurduk.
- İmdat! İmdat!
En sonunda kendimi yere attım.
- Bu böyle olmıycak Emre.
Bunu derken titremeye başladım. Size komik gelebilir ama bi kez yine asansörde kapalı kalmıştık yarım saat durabilmişim sonra bayılmışım zaten. Bu sefer kendimi tutamayıp
-Emre bak ben gerçekten çok korkuyorum.
Hala titremeye devam ediyodum.
-Gel,gel.
Diyip elleriyle gelmemi işaret etti. Kollarını omzumdan aşağı dolayıp bana sarıldı. Onun kolları arasında kendimi güvende hissediyorum. İki üç kez sarılmış olsakta! Bende başımı omzuna koyup gözlerimi kapattım.
- Nası hissediyosun kendini?
- Daha iyi,diyip kafamı kaldırdım ve gözlerine baktım. O da gözlerime bakıyodu. Birbirimize daha da yakınlaşmaya başlamıştık ki kapı açıldı. Hemen kendimi geri çekip üstümü başımı düzelttim. Kapıdan Gökhan ve bir kaç görevli çıktı. Ben sevinçle Gökhan'nın boynuna sarılırken Emre'nin kendi kendine söylediğini duydum. Sanırım "hassstroloji" demişti.

Bir Şapka Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin