------------ERAY'DAN------------
Duştan çıkıp yanına gittiğimde korkmuş,masumca bir bakışı vardı. Ona acımak istemiyorum. İçimde yanıp tutuşan intikam ateşini es geçemezdim. Ne pahasına olursa olsun intikamımı alacaktım. Acımayacaktım. Dedesinin yaptığı gibi...
Suratıma bakmıyordu. Nefretini hissedebiliyordum. Biraz durdu ve soru yağmuruna başladı. Ben kimim diyordu. Ben bile kim olduğunu bilmiyordum... Ona gerçeği anlatıp bırakmayı çok isterdim. Ama yapamazdım. Yapmamam gerekliydi...Tilki'ye acı çektirmeden bu iş bitemezdi...
Çok konuşuyordu. Sıkılmıştım. Ona gereken cevabı verip odadan çıktım. Ona alışmak, bağlanmak istemiyordum. Nefretimin geçmesine asla izin vermeyecektim...
İstemiyordum. O masum kıza bunu nasıl yapacaktım... Ona nasıl dokunacaktım... Hiçbir şeyden haberi olmayan bir kızın hayatını nasıl mahevdecektim... Onu nasıl büyük bir karanlığın içine atacaktım...O karanlıkta boğulmasını nasıl isteyecektim... Bilmiyordum. Bu pisliği yapmaktan bir an vazgeçmiştim. Aklıma sürekli kardeşim geliyordu. O da masumdu. Ama ona acıdılar mı!!! Yapacaktım. Tilki denen pisliğin intikamını fazlasıyla o kızdan alacaktım. Kararım kesindi...
------------GÜLÇE'DEN------------
Agliyordum. Çaresizce... Elimden başka bir şey gelmiyordu. O adam benden ne istiyordu? Kafamdaki sorular beynimi kemiriyordu. Ben geçmişimde bir şey mi yaptımda bunlar başıma geliyordu. Keşke...keşke hatırlasaydım...
Birkaç saat bir şeyleri hatırlama çabası göstererek geçmişti. Birden kapı hızla açıldı. O adam gelmişti. Nefret ediyordum ondan...Yüzüne Bakmıyordum.
"Kalk hadi güzelim."
Ne gıcık sesi var bunun...
"Neden kalkıcakmışım?"
"Acıkmışsındır. Restorana inelim. Kaç saattir yatıyorsun zaten. Kalk da beynine kan gitsin güzelim. "
Onu boğasım geliyordu. Ukala aptal. Yakışlılığı kadar beyni olsaydı keşke. Güzelim demekte alışkanlık olmuş. Iyy bide pis pis sırıtıyor.
"Acıkmadım. Defol git yemeğini ye. Ben gelmiyorum..."
"Peki. Sen bilirsin. Açlıktan ölürsen ben sorumlu değilim."
"Banane. Keşke ölsem de kurtulsam!!!"
Gitmişti. Israr bile etmeden... Gerçekten açlıktan ölebilirdim. Kaç saattir yemek yemiyordum. Ukala işte... Of be kızım neden gitmessin ki sanki. Gurur senin neyine bee!!!
Kaç saattir düşünmekten ağlamaktan üzerimdeki şeylere bile dikkat etmemiştim. Bol bol kıyafetler vardı üzerimde. Peki bunları bana kim giydirmişti? Ohaaa ama artık!!! Bu kadarı fazlaydı. Gerçekten bunu yapmış olabilir miydi? Tabiki de olabilirdi. Bu da sorumuydu şimdi. Adam resmen üzerimi değiştirmişti. B..bana dokunmamıştır değil mi? O kadarını yapmazdı sanırım... Yok yok yapmamıştır. İnşaallah yapmamıştır. Hele bi yapmış olsun!!!
Açlıktan gebermek üzereydim. Aşağı restorana inmek en doğru fikirdi. Şu üzerimdekilerden kurtulsam iyi olacaktı. Ama bu adam bana kıyafet falan almış mıydı?
Ben bunları düşünürken kapı açılmıştı. O da nesi!!! O adam elinde tepsiyle içeri girmişti ve bana doğru geliyordu. Biri beni dürtsün. Bu gerçek olamazdı...
"Acıktığını biliyorum güzelim. Gurur yapmada ye şunları. Hadi işimi zorlaştırma . "
"Yemicem! "
"Yiceksin!"
" Hayır! Yemicem!"
"Ye dedim!"
"Yemicem dedim!"
"Ye lan!!!"
Biz böyle konuşurken bir anda kaşığı alıp ağzıma yemeği tıkmıştı. O an sinirlenerek ağzımdaki yemeği suratına tükürmüştüm. Allahım naptım ben! Malım ben! Beni kaçıran adamın suratına tükürmüştüm. Ölüm fermanımı yazmıştım sanırım. Nefretle suratıma baktı.
" Lannn!!! Lağnnn!!! Napiyosun lan sen! Seni düşünende kabahat! Birdaha asla yemek yok sana! Geber umrumda değil! "
Çok sinirlenmişti. Sesi o kadar sinirliydi kii anlatamam. Resmen kulaklarından alev fışkırıyordu. Hızla kapıyı çarpıp gitmişti. Bu kadarıyla kurtulmam fazlasıyla iyiydi... Önümde duran tepsi bana "Beni ye ! " der gibi bakıyordu. Fırsat bu fırsat. Resmen ayı gibi yiyordum. Kaç saattir açtım. Normaldi yaniii...
Ben yemeğimi yerken onun odaya girdiğinin farkında bile değildim. Yanımdan gelen ses ile irkildim...
"Ne o bakıyorum da çok iştahla yiyorsun güzelim. "
"Senn... Sen ne ara geldin! Hayalet misin nesin! "
Pis pis sırıtıyordu. O sırıtması var ya çok gıcık bir şeydi...
Birden önümdeki tepsiyi yere fırlattı. Çok sinirlenmiştim. Hızla yatağa çıktı ve üzerime doğru gelmeye başladı. Çok korkuyordum. Nefesim kesilecek gibiydi. Hızla beni tuttu ve yatırdı. Üzerime yükünü vermeden yatmıştı ve birbirimize kenetlenmiş gibiydik. Bu manzara pek de hoş bi manzara değildi...Burunlarımız birbirine değiyordu. Nefesini hissedebiliyordum. Ağzından birkaç kelime dökülmüştü."Bak güzelim. Bunu yapmayı gerçekten istemiyorum. Ama zorundayım. Bu içimdeki intikam ateşini ancak bu şekilde söndürebilirim. Dua et bu sefer affediyorum. Lütfen beni zorlama. Eğer bana bir daha gurur falan yapmaya kalkarsan bununla yetinmem. Yapacaklarım hayatını karartır bilesin!!! GÜ-ZE-LİM!!!"
"T..ta..tamam... Lütfen... Lütfen kalk üstümden. S..söz veriyorum. B..bir daha asla gurur falan yapmicam..."
Sesim o kadar titriyordu ki... Acayip korkmuştum. Kalbimin atışlarını dışardan biri bile duyabilirdi. Elim ayağım kilitlenmişti. Bana dokunmasından çok korkmuştum. Hızla üzerimden kalkıp kapıyı çarpıp pardon kapıyı kırıp gitmişti. Nefes nefese kalmıştım. Bağıra bağıra ağlıyordum. Söyledikleri aklıma gelmişti. " İçimde yanan intikam ateşini ancak bu şekilde söndürebilirim" Ne demek istemişti? Bu neyin intikamıydı???
Bu bölümde bitti. Ee nasıl gidiyor hikayemiz? :) Facebook grubuna lütfen katılın şekerlerim <3
Fikir ve düşünceleriniz varsa yoruma yazın . Hepsini dikkate alacağım şekerlerim. Oylarınız benim için çok önemli... Seviliyorsunuz <3
Keyifli okumalar dilerim :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATUNUM OL BE GÜZELİM
De TodoGarip bi başlangıç. Herkesten herşeyden uzak. Eray ve Gülçe'nin hikayesi. Karanlık günlerden uzaklaşmaya çalışan iki genç. En garip şey ise 4 yıl o 4 yıl içindeki yaşadıkları, Eray acaba Gülçe sayesinde kötü huylarindan vazgeçip hayata yeniden basla...