8-Pazartesi Sendromu

76 6 0
                                    

Ben Enes'e Enes bana bakarken birden Cansu'nun, Işıl'ın ve Kerem'in seslerini duydum merdivenden çıkıyor olmalıydılar. "Saol" dedim Enes'e ve ayağa kalkmaya çalıştım. Ama sadece ÇALIŞTIM. Yere tekrar düştüğümde Enes'e yardım eder misin? Bakışı attım. O da "Dur ben yardım edeyim" dedi. Ben ne kadar "Yok ya gerek yok..yok yok valla bak ben kalkarım." desem de ikna olmadı aman zaten kalkamazdım tek başıma. Enes'in yardımıyla evime çıkarken Işıl'ın "Oooo Melisa Hanımm" demesiyle birden arkamı döndüm. Ben ona kaş göz hareketi yaparken hâlâ susmuyor saçma salak konuşuyordu. Cansu ağzını kapatmaya çalışmıştı ama yok olur mu canım kızın elini de ısırdı salak. Biz de onu takmamaya karar verdik..

Tam eve girecekken Kerem geldi markete gitmiş meğer. Sonra Enes gidiyordu, Cansu davet etti o da geldi. Sonra Işıl'ın "Hadi doğruluk-cesaretlik oynayalım!" fikriyle hepimiz yere oturup bağdaş kurduk ve başladık. Cansu "Ben çevireceğim" deyince hemen lafa atıldım ben "İlk ben çevireceğim banane banane" diye Cansu da "tamam " dedi. Çevirdim. "Işıl soruyor Melisa cevaplıyor" dedi hemen Kerem. Işıl'ın aklından bir şeytanlık geçtiği belliydi. Hadi hayırlısı. "Doğruluk" dedim. "Eğer" diye başladı Enes'e bakarken, çocuğun benden çektikleri için hadi 1 dakika saygı duruşu. "Şuanda kim sana çıkma teklifi etse kabul edersin?" dedi. Bende "Johnny Depp tabikide bu çok kolay bir soru" dedim haklı olarak. Cansu karıştı hemen lafa "Ya hayır olmaz öyle gerçek hayatta tanıdığın biri olmalı" ay çok bilmiş. "Evet evet hadii" dedi hemen Işıl. Hadi Melisa sakin ol. "Kimseyle çünkü biliyorsunuz mevzu derin beyler bu yüzden uzun bir süre hiç kimseyle sevgili olmak gibi bir düşüncem yok. Nokta"'dedim Işıl'a imalı öfke dolu bakışlarımı atarken. Işıl"Tamam ben çeviriyorum" dedi. Takmıyor bile beni aman sanki o takınca çok değişecekte neyse! "Ooooo Melisa ve Cansu" "Kanka herşeye 'Oooo' lama töreni yapmasan, olmaz mı?" "Okey" "Melisa sor" dedi Cansu. Hadi be Melisa acımak yok. Birilerinin arasını bozmaya ne dersiniz? Ben varım."Doğruluk mu cesaretlilik mi?" "Doğruluk" "Benim söyleyeceğim şey hem doğruluk hemde cesaret içeriyor ama neyse" dediğim de Cansu olayı anlamış olacak ki beni mutfağa çağırdı.

-Melisa ya yapma lütfen ne olur bak ne istersen yaparım kanka.
+Sen bana acıdın mı? Ben sana o kadar kanka lütfen yapma diye yalvarırken sen ne yaptın? Beni öylece bırakıp gittin. Ben senin yüzünden 1 yılımı Umut gerizekalısını severek geçirdim. Kusura bakma ama kanka ne yaparsan karşılığını görürsün.
-Melisa nolur bak gerçekten çok özür dilerim kanka ama bana söz vermiştin aramızdaydı hani? Bundan sonra sana da güvenilmeyecek belli ki.
+Kanka inandın mı? Diye bir kahkaha patlattım. Cansu anlamsızca bana bakarken kahkahalarımın arasından şaka yaptım dedim.
-Seni öldürmek istiyorum.
+Hadi gel gidelim şu Işıl meraklısı gelip dinlemesin bizi
-Aynen kanka hadi gidelim.
+Ama bak değerimi bil. Her kanka bu kadar iyi değildir. Cansunun bu sözüme cevabı gözlerini devirmek oldu.

Biz beraber odaya gittiğimizde Işıl, Kerem ve Enes'e Burcu'nun sevgililerinin ismini sayıyordu. SEVGİLİLERİNİN. En sonunda o da saymaktan bıktı. Bizde oturup oynamaya devam ettik. "Şuan evin içinde olan kişilerden en çok kimi seviyorsun?" diye sordum aslında akıllıca bir soruydu. Derin bir nefes aldı. "Melisa yani sen." dedi. Bende hemen gidip ona sarıldım. Yağcılık vol1000. Sonra biraz daha oynadık ben "Ya ben bıktım" deyince Işıl'ın attığı bakıştan sona yerimde sessizce oturdum. "Işıl soruyor Enes cevaplıyoor" dedi megafon misali Kerem. "Doğruluk" dedi heyecanla Enes. Ah yazık ya ama bu çocuğa ne kadar da saf bu Işıl kim bilir ne diyecek? "Eğer üçümüzden biriyle çıkmak zorunda olsaydın bu kim olurdu?" dedi birden. Enes error. Enesin yüzü kıpkırmızı oldu. Bir bana bir Cansu'ya bir de Işıl'a bakıyordu. İçinden ettiği küfürleri tahmin edebiliyorum. "Şeyy" dedi tedirgin bir şekilde. "Hiçbirinizin sevgilisi yok dimi?" Wtf? "Ne farkeder?" dedi Işıl bu kızı öldürücem tutmayın beni. 'Seni tutan mı var amk' oyss özlemişim seni yabancı ses. "O zaman şey galiba Melisa." dedi utançla. Omg! Tamam gamzesi olabilir. Yakışıklı olabilir ama ASLA. 'Sende hemen heveslenme gerizekalı GALİBA dedi zaten çocuk' yabancı yine başladı. Sonra kulağıma fısıldadı Enes."Şey özür dilerim, ben sadece durumdan kurtulmak için öylesine dedim de" dedi. 'Bak nasıl da göt oldun sanki o sana çok meraklı.' hey bilinmeyen yabancı ses biraz susarsan.

Bende peki der gibi kafa salladım aslında biraz bozulmuştum ama belli etmedim. Ne yani ben çirkin miyim ki öyle dedi? Kendine baksın önce ayı kadar gamzesi var suratında, yüzü bile gözükmüyor. Ezik. Tekrar çevirdik Enes bana soruyor "Cesaretlik" dedim birşeyler açıklamak istemeksizin. Umut'u soracağını bildiğimden böyle dedim aslında. "Benimle fotoğraf çekilip instagrama at ve Umut'u da etiketle gönderiye de 'Eski defterler açılamayacak kadar tozlu.' yaz." dedi. Abovv ben buna saf diyordum ama Işıl'ın erkek hali çıktı ya ne diyeyim. "Hayır Asla" dedim. Bunu yapamazdım. Peki ya Enes neyin peşindeydi? "En başta herkes itiraz etmek yok diye yemin etmişti Melisa, hatırla istersen." dedi Işıl. Aslında iyi bir fikirdi ya o kadarda kötü değil sonuçta intikam ateşini yakma zamanı geldi değil mi? Bende Enes ile selfie çekilip dediğini yaptım. Tabi sadece Umut'u etiketlemedim. Umut'u Enes'i Işıl'ı Cansu'yu Kerem'i ve Güney'i etiketledim ha birde Işıl'ın zoruyla Sinan'ı etiketledim. "Vee paylaştım" dedim neşeyle. Bu intikam böyle mutlu ediyorsa artık hep yapayım ya. Paylaştıktan sonra annem geldi. Enes'i tanıdı gereksiz saçma boş konuşmalar. Annen nasıllar 10 defa selam söyle demeler falan işte sonra Işıl bizde kalacakmış. Ahh ne güzel bütün gece boyunca onun o mükemmel ve harikulade sesini dinleyeceğim eminim bundan güzeli olamazdı (!)

Işıl bütün gece boyunca dedikodu yapmadı konuşmadı bile neden mi? Bugün erken saatte kalkmış ben demiştim yoksa bunlar saat 9da nasıl ayakta olucak hemde Pazar günü. Işıl ortaya pijama partisi yapalım mı? Gibi saçma bir plan koydu bende uykum var deyince o da benim de dedi sonra uyuduk. Sonra uyandık.

Nasıl mı? Şu lanet olası telefon alarmı varya işte onunla. Sabahın 7sinde insanları okula göndermeyi eğitim sanıyorlar ya ne diyeyim. Okulda ilk 3 ders ilk iki sıra haricinde sınıfça uyuyoruz. 4. Derste uyurumda Enes'in bizim sınıfa geldiğini bundan sonra teyzesinde kalacağını öğrendiğim de uykum kaçtı.

   Hiç bu kadar berbat bir pazartesi geçirmemiştim 2 sendrom üst üste geçirirken kimsenin umrunda değildim. Birde kimse beni umursamıyor diye üzülmeye başladım. Ben kafamı sıraya gömmüş uyurken Umut'un "Melisa!" diye bağırmasıyla uyandım. "Ne var?" dedim uykulu bir halde. "Sen ne yapmaya çalışıyorsun? İnstagrama elin piçiyle fotoğraf çekilip atmak üzerine birde beni etiketlemek nedir ha?" "Sanane!" dedim bağırarak. Enes o sırada kapıdan içeri girdi herkes gibi bizi izlemeye başladı. "Ne yapmaya çalışıyorsan, yapamıyorsun. Ben sana seni sevdiğimi söylüyor özür diliyorum ama sen ne yapıyorsun? Hiç akıllanmaz mısın kızım sen?" diye bağırdı bana birden. Neler yaşadığımı anlatmak istemiyordum kimseye ama ne diyeceğimi de bilmiyordum. Birden gözlerim doldu. "Defol git Umut!" diye bağırdım. Gözlerim den yaşlar süzülürken. "İyi misin sen? Özür dilerim Melisa ama sende neden böyle davranıyorsun? Ağlama cevap ver!" dedi yüzümü avuçları içine alırken. "Sana git dedim Umut!" dedim sert bir şekilde. Artık onun kelime oyunlarına kanmayacaktım. Umut"Sakin ol Melisa özür dilerim" dediğinde Enes gelip Umut'un kafasına bir tane yumruk geçirdi "Kız sana git diyor dimi? Hem kızı ağlatıyorsun hemde neden ağlıyorsun? Diyorsun siktr git burdan!" diye bağırdı Umut'a. Işıl zevkten dört köşe olmuştu bu kıza inanamıyorum. Umut'ta Enes'e kafa attı Enes'in kaşı kanamaya başladı. Ben "iyi misin?" diyerek yanına gittiğimde Umut'un "Ne oldu Melisa? Yeni sevgilinin canı çok mu acıdı?" dediğini duyunca Umut'a bir tane tokat attım hala ağlarken. Bir insan beni nasıl bu kadar kırabilir ki? Buna inanamıyorum. Sonra Enes'e döndüm"Sende üstüne vazife olmayan işlere karışma." dedim sonra Kerem'in "Elif hoca geliyor" diye bağırdığını duyunca. Herkes yerine geçti. Elif hoca "Ne oldu nerede kavga?" diye sorduğunda ben hemen cevap verdim. "Hocam kavga falan yok sınıfları karıştırdınız herhalde" İrem kıkırdadı "Geçen derste ki gibi hocam" diye lafa atıldı. Sınıfta ki herkes kıkırdamaya başladı. "Benimle dalga geçmeyin aniden sözlü yapar hepinize sıfırı basarım." dediğinde sınıfta sessizlik oluştu. Diğer derslerde hatayı kendim de aradım son ders bütün çabalarımın boşa olduğunu Hatay'ın Akdenizde olduğu sonucuna vardım ve zil çaldı bende okul zilini tekrarlayarak merdivenlerden aşağı indim.

Beni BırakmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin