DOĞUKAN
(Göz nakli bulunmadan 1 hafta önce)
Sabaha kadar evin karşısındaki bankta oturup sigara içtim.Kızın ailesinin gelmesini bekledim.Sabaha karşı evin önüne bir araba yaklaştı.Şöfor kapıyı açtı ve arabadan bir çift çıktı.Kadın ince uzun bir şeydi.Adamında fena olduğu söylenemez di.Çok mutlu görünüyorlardı.Mutlu bir şekilde apartmana girdiler. Az sonra göreceklerinden haberleri yoktu tabikide.Eve biraz daha yaklaştım,kulakları delip geçen ve tüyleri diken diken eden bir sesle bütün apartman ayağa kalktı.Kadına da kızamıyordum ki.Kızıydı onun.Bekleyiş sürdükçe gerginliğim de artıyordu.Işılı düşündüm.Ufak bir tebessüm oluştu yüzümde.Bunu ben bile anladıysam etrafımdakiler çoktan anlamıştır.Hemen toparlandım ve hızla koştum apartmana dışardan biriyim de kargaşayı görünce koşmuşum gibi görünsün diye hızla nefes alıp vermeye başladım.Kızın annesi şok geçirmiş bir halde ordan oraya atıyor kendisini,babası ise telefonda birileriyle konuşuyordu.Hızla çıktım evden.Tam 3 gün bekledim.3. Günün sonunda eve gittim.Kapıyı kızın annesi açtı.Ağlamaktan gözleri şişmiş,saçlarını dağınık bir şekilde ensesinde toplamış.ellerinin üstü sanki saldırıya uğramış gibi çizilmişti,anlaşılan o ki sinir krizleri geçirmiş ve kendine zarar vermişti bu kadın.Tek kelime sormadan kapıyı açık bıraktı ve ayaklarını yere süre süre mutfağa gitti.Sabah erken saatte gitmiştim.Su ısıtıcıya su koydu,ekmekleri ekmek kızartma makinasına koyup,raftan bir sigara çıkardı.Ocağın altını yakıp sigarasını onunla yaktı.Biraz şaşırdım.5 bilemedin 6 dumanda bitmişti sigarası.Daha fazla duramadım ve kıpırdanmaya başladım.
"Eşinizle görüşebilir miyim"
"Şu an işyerindedir,ya da belki bizi birbirimize bağlayan tek şey artık olmadığı için soluğu bir fahişenin yanında almıştır"
Duyduklarım karşısında şok oldum.
"Hanımefendi başınız sağolsun ben kızınızı tanırdım,sürekli olarak takıldığı bir kafede garsonluk yapıyorum. Çok üzüldüm başınız sağolsun,fakat bana eşinizle irtibata geçebileceğim bir telefon numarası verir misiniz?
Buzdolabı kapağından bir sayfa koparıp,masanın üzerindeki kalemi aldı ve eşinin numarasını yazdı.
"Ulaşabilirsen eve gelmesi gerektiğini de söyler misin'dedi.
Şaşırdım.Halbuki o gün çok mutlu görünüyorlardı.Demek ki hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş. Benim yaptıklarıma da dışarıdan bakarsanız çok acımasızca gelebilir,ama ben aşık bir adamım.
Hızla evden çıktım,telefon numarasını tuşladım.
İlk çalışta açmadı,zaten tahmin ediyordum da o yüzden kızın babasının çalıştığı şirketin yolunu tuttum.
Şirketin önündeyken büyük bir hayranlıkla şirkete baktım.Görünen o ki zengin bir adamdı kızın babası.Asansöre bindim.Benim arkamdan iki tane kadın daha bindi asansöre, ara ara bana bakıp aralarında bir şeyler fısıldıyor sonrada gülüyorlardı.Ah kadınlar bazen çok basit olabiliyorlar. Bir tanesi cesaret edip yanıma geldi.Biraz incelediğimde aslında fena değildi.Siyah deri bir etek giymişti, beyaz gömleği dardı, göğüsleri özgürlük ister gibi tetikte bekliyordu. Kırmızı bir ruj sürmüştü,yüzü pürüzsüzdü,ve sürekli dudaklarını büzüyordu.
"Sizi daha önce burda görmediğime eminim,yenisiniz sanırım"
Bir an şaşırdım.
"Hayır kısa bir iş için geldim,çok fazla durmayacağım"
"Gözlerinizzz.."
"Efendim anlamadım"
Ne diyordu bu sürtük?
"Gözleriniz diyorum,çok güzel,böyle bir mavi görmedim" dedi ve kaltakça gülümseyip ellerini boynuma doladı.
"Git başımdan sürtük,ben evliyim" o sırada asansör kapısı açıldı ve kadını arkadaşına doğru itip hızla dışarı çıktım. Sinirden uyuşuyordu her yerim.Işıl için öldürdüğüm kadın dışında hiçbir kadının bana dokunmasına izin veremezdim.
Önüme bir sekreter çıktı.Patronuyla görüşmek istediğimi söyledim.Bana biraz beklemem gerektiğini söyledi.Yarım saat sonra
"Buyrun efendim" diyerek beni yönlendirdi.
İçeri girdiğimde bana sırtı dönük bir şekilde duruyor camdan dışarı bakıyordu.
Arkasını döndüğünde şaşırmıştı.Karşısında kızının katili duruyordu ama bu onu bilmeyecekti.
Gözlerini kısıp bana bakarken bende gözlerimi dikmiş ona bakıyordum.Beni tanımaya çalışıyordu.
Sessizliği bozan o oldu.
"Ev ilanı için mi geldiniz? "
Demek evi satıyordu.
"Hayır müsaade ederseniz sizinle özel bir konu hakkında konuşmak istiyorum."
"Bende yemeğe gidiyordum.Bildiğim çok güzel bir yer var isterseniz bu konuyu yemekte konuşalım."
Karnımda acıkmıştı zaten iyi olurdu.
"Güzel fikir, hazırsanız çıkalım"
"Tabi, buyrun"15 dakika sonra yemekteydik,yemek yerken kimse tek kelime konuşmadı.Kahvelerimizi içerken sigara çıkardım,özlemle sigarama baktı.
"Eğer içmek isterseniz buyrun."
"Tam 22 yıl oldu"
"Anlamadım"
"Tam diyorum 22 yıl oldu sigarayı bırakalı.Eşim kızımıza hamileydi,benim içmeme çok kızardı,bebek bahane olacaktı bırakmam için.Eşimin hamileliği esnasında tek tük içiyordum.Kızımın doğduğu gün. Onu elime aldığımda bırakmaya değdiğini düşündüm. Eğer böylesine sevimli olduğunu bilseydim.O mereti asla almazdım elime, Zaten sonra da hiç içmedim" paketime uzandı ve bir sigara alıp geri koydu.Ceketinin cebinden çakmağını çıkarıp sigarayı yaktı.Derin derin çekti içine,sigara içmesinde bir özlem vardı.
Konuyu fazla uzatmadan lafa girdim
"Bakın kızınız için çok üzgünüm ,bende ailemi kaybettim, hiç beklemediğim bir anda gittiler,eksik kaldım toparlayamadım hayatımı,her şeyden vazgeçtiğim sırada o girdi hayatıma o an fark ettim ki bir yerlere hala hayat devam ediyor,bir trafik kazasında ailesini ve gözlerini kaybetti, onun için kendi gözlerimden vazgeçmeyi düşündüm,doktoruyla bile bu konuyu konuştum ama mümkün olmadığını söyledi.Kızınızın dokusu onun dokusuyla uyumlu olduğu için gözlerini bağışlamanız gerekiyor.Bakın lütfen onun hayatı o kadar güzel olacak ki ve sizde buna bir sebep olacaksınız.Biz mutlu olucaz,elimden geldiği kadar ona yardım ediyorum ama takdir edersiniz ki her zaman yanında olamıyorum."
Derin bir iç çekti.
"Madem ki birileri mutlu olucak,bizde seve seve bağışlarız kızımızın gözlerini"
İşte olmuştu,artık kalkmam gerekiyordu.
Müsaade istedim ve detayları hastanede konuşmamız gerektiğini söyledim. Paketimi bilerek masada bıraktım tam masanın kenarında:
"Eşiniz eve gelmenizi istediğini söyledi " dedim.
Şaşırdı.
Tam kapıdan çıkarken ona baktım.
Telefonda biriyle konuşuyordu.
Hastanenin yolunu tuttum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeftali Kırmızısı
RomanceElim kemerine gittiği zaman derin bir iç çekti ve elini elimin üzerine koydu.Gözlerinde kararsızlık vardı. "Küçüğüm, emin misin? " dedi. Zoruma gitmişti beni küçük görmesi, hızla kemerine davrandım. Pişman değilim,olmayacağım da..