Nefret

88 7 0
                                    

Multimedia: DOĞUKAN

DOĞUKAN

Benim kirpiklerine kadar aşık olduğum, dokunmaya dahi kıyamadığım  kadına biri zorla mı dokunacaktı?

O an gördüklerimin hayal olması için defalarca gözlerimi açıp kapattım ama değişen bir şey yoktu 3 tane adam Işıl'ı oradan oraya sürüklüyordu. O an anladım ki bu adamlar canına susamıştı. Daha fazla o manzarayı görmeye dayanamadım ve bir an önce harekete geçtim. Adamları güzelce benzettikten sonra ona döndüm. Yüzü korku ve şaşkınlık arasında bir ikilemdeydi. O an onu o şekilde saatlerce izleyebilirdim. Ama yeterince ürkmüş ve üzerine neredeyse kumaş parçası giymişti. Bu kız görmediği zamanlarda neden gardırobuna el atmadım ki. Hemen yanına gidip ceketimi omuzlarına attım. Yorgunluk ve korkudan oraya yığıldı. Acilen kucağıma aldım ve arabaya bindirdim. Yol boyunca ona bakmamak için zor tuttum kendimi. Bir kadın nasıl böyle masum olabilir? Nasıl böylesine göz alıcı ve bir o kadarda inatçı olabilirdi?. Işıklarda beklemek zorunda kalmıştım. Aslında biraz da işime gelmişti. Onu bir süreliğine inceleme fırsatı bulmuştum. Başı biraz aşağı sarkmıştı. Boynu ağrımasın diye başını dikleştirdim. Elimi yanağına götürdüm ve o an elimin yandığını hissettim. Ben bu kıza nasıl açılacağım diye düşünmekten kendimi kaybedecektim artık. Ona bakarken yeşil ışık yanmıştı ama ben hiçbir şeyin farkında olmadan onu izlerken korna sesiyle irkilmiştim. Hızla gazı kökledim ve önce hastaneye götürdüm onu. Dizine pansuman yaptıktan sonra ağrı kesici iğne yaptılar ve bir kaç ilaç yazıp eve gitmemize müsaade ettiler. Odasına götürdüm onu ve hiçbir yerini incitmeden yatağına yatırdım. Ama üzeri yeterince kirlenmişti ve değiştirilmesi gerekiyordu. Aklıma gelen ilk hareketle İz'i aradım. Ona olayın uzun olduğunu her şeyi anlatacağımı fakat şimdi acilen buraya gelmesini söyledim ve telefonu kapattım. Mutfağa inip kendime kahve yaptım. O an fark ettim ki her şey yerli yerindeydi. Ufak bir tebessüm oluştu yüzümde. Kahveyi doldurduktan sonra sigaramı yakıp masaya oturdum. Biraz derin düşüncelere dalmıştım ki İz geldiğini belirten bir mesaj attı. Hemen kapıya gidip onu içeri aldım. O kadar şaşırmıştı ki benden bir açıklama bekliyordu. Elbette ona açıklama yapacaktım ama şimdi değil. Onu Işıl'ın odasına götürüp üzerini değiştirmesini rica ettim. Oda beni kırmadı ve başını sallayıp odadan çıkmamı bekledi. Hızla odadan çıkıp yarım kalan sigaramı bitirdikten sonra. Masada bir şey dikkatimi çekti. Kırmızı bir şeydi ve biraz daha yaklaşınca bunun bir şeftali olduğunu anladım. Renk öylesine güzeldi ki gözlerimi alamıyordum ondan. Koridorda ki çekmecelerden birinde kalem ve kağıt bulup not yazdım tam notu bıraktığım sırada İz aşağı inmişti. Ona tek kelime etmeden kapıya yöneldim ve dışarı çıktım. Oda arkamda hızla gelip sessizce yanımda yürümeye başladı.

-İz

-Bence de anlatmaya başla Doğukan,kim bu kız?

-Çorba içelim mi?

-Ne bu saatte mi?

-İz çorbanın saati mi oluyor?

- Tamam ama anlatacaksın kurtuluşun yok.

-Merak etme bu gece her şey açıklığa kavuşacak.

-Peki, gidelim o zaman.

İz, Mert'in arabasıyla gelmişti ve benim kullanmamı rica etti. Bende onu kırmadım ve çorbacının yolunu tuttuk. Çorbalarımızı içtikten sonra sigaramı çıkardım ve içmeye başladım. Tam İz bir şey söyleyecekti ki sözünü kestim;

-Bak, seni Mert sayesinde tanıdım ve inan ki seni bir yabancı olarak görmedim. Ve seni çok sevdim İz. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum sana. Mert ve sen fazlasıyla yakışıyor birbirinizi hak ediyorsunuz fakat bilmediğin şeyler var. Mert ve ben uzun yıllar iletişime geçemedik. Mert okul için mahalleden taşınınca akrabalık ilişkileri de biraz yıprandı. Bak İz, kulaklarını aç beni iyi dinle, bu söylediklerimi bir daha asla benim ağzımdan duyamazsın, küçüktüm ve bir kıza aşık oldum, ilk önce küçük bir hoşlantı diye kendimi avuttum,  ama avutamamışım demek ki kendimi, ona gün geçtikçe daha da fazla bağlanmaya başladım. Bir gün pikniğe gittik . Mahalleye gitmek için saat sayarken dönüşte onu gördüm. Kaza yapmıştı babası ve hepsinin durumu ağırdı.  Sonra aradan zaman geçti ve babasıyla annesi onu bırakıp gittiler. Kazanın yaraları ağır geldi ve ikiside öldü. O ise gözlerini kaybetti. Yıllarca ama yıllarca onun yanında oldum. Gözünü kaybettiği zaman, gözünü kaybettiğini ilk öğrendiği zaman, yavaş yavaş büyürken, çalışırken,uyurken,sigara içerken her zaman yanında oldum. Ve bundan hiçbir zaman pişman olmadım. Ama son günlerde dayanamıyordum. Onun için haksızlık olduğunu düşünüp deliriyordum. Yapmamam gereken bir kaç şey yaptım. Bir kadını öldürdüm, çünkü Işılla doku uyumları vardı. Sonra bir sürü yalan çevirip onu ameliyat ettirdim. Ameliyat başarıyla geçti diye sevinirken bu defa hizmetçisi Alya her şeyi mahvetti. Bana aşık oldu ve yakınlaşmaya çalıştı. Onu Işıl'dan uzaklaştırmak zorunda kaldım ve inan ki benim için çok zordu. O bahsettiğim kız senin biraz önce uyuttuğun kız.

Konuşmamı bitirdiğimde İz bana bomboş gözlerle bakıyordu. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

-Tesadüflere inanır mısın bilmem ama    ben o kızla daha önceden tanışıyordum. Sana şu an nasıl olduğunu anlatacak kadar zamanım yok çünkü Mert huysuzlanıyor. Yarın daha uygun bir saatte buluşuyoruz Doğukan. Bu işin şakası kalmadı bende sana bildiğim her şeyi anlatacağım ve bu işe ne yapabileceğimizi düşüneceğiz tamam mı?

Yorgunluktan gözlerim savaş verirken başımla onu onayladım. İz önce beni eve bıraktı sonra da Mert'e geçti. Üzerimi değiştirip soğuk bir duş aldım. Ve yatağıma öylece yığıldım. O an hissettiğim iki şey vardı.

Birincisi yüküm oldukça hafiflemişti.

İkincisi çok uykum vardı.

Daha fazla direnemedim uykuya ve gözlerimi yavaşça kapatırken aklımda Işıl vardı. Korku dolu gözleri, inatçı bakışları, beni deli eden kokusu ve zarif bedeniyle karşımda duruyordu.

Daha fazla direnemedim. 

Yarın İz ile buluşup her şeyi öğrenecektim..

Şeftali KırmızısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin