Alya

123 9 0
                                    

Ben o adamı yıllarca bekledim.Gözümün önünde onun Işıla olan aşkını izledim.İçim acımadı diyemem ama duygularını iyi saklayan biriydim.Işıl ameliyat olduğu gün onun elini tutmasını,gözlerinin içine umutla bakmasını izledim ben. Yine de sustum, konuşmadım. Eğer o gece içmeseydim Doğukan'ın Işıla olan aşkına göz yummaya devam edebilirdim. Ama bazen bazı şeyler yaşarsınız hayatınızda. Bir anda her şeyden sıkılırsınız ve içinizdekileri dökmek istersiniz. Bende öyle oldum işte. O gece Doğukan la aramızda geçenlerden sonra beklentilerim arttı. Çok çok uzun zaman önce Işıl'ın yanında yeni çalışmaya başladığım zamanlarda bir gün markete girerken onu gördüm, karşımdaydı. Biraz yakınlaşıp benimle konuşmak istediğini söyledi. O gözlere kapılmamak elde değildi. Beni bir kafeye götürdü. Çaylarımızı söyledikten sonra oturduk ve muhabbet etmeye başladık. Bana durup dururken bütün hayatını baştan sona anlattı. Doğrusu şaşkınlığımı gizleyememiştim ona karşı, tıpkı şimdi ona olan sevgimi gizleyemediğim gibi. Konuşma esnasında bir kahkaha patlattıktan sonra gözleri uzaklara daldı, ciddileşti. Sonrasında uzun bir nefes alıp ardından duruşunu dikleştirdi ve gözlerini direk gözlerime dikti.


''Şu an yanında çalıştığın bayan varya, o benim çocukluk aşkım. Yıllar önce aynı mahalledeydik, ne yalan söyleyeyim mahallenin bütün çocukları aşıktı ona. Oyun oynarken o önümüzden geçerdi. Hepimiz  durur onun öylece yürümesini izlerdik. O gözden kaybolduktan uzun bir süre sonra da kendimize gelemezdik. Bizim onunla ailelerimiz çok yakındı. Ona defalarca kendimi göstermeye çalıştım. Yürüdüğü yollardan yürüdüm, girdiği marketlere girdim, oyun oynadığı sokaklarda oynadım. Ama o,o kadar saftı ki benim hiç farkıma varmadı. Zaten dışarıda hiçbir zaman gözü olmazdı onun. Fakat o gün..''


Öksürmeye başladı ve gözleri doldu, kısa bir süre gözlerini benden kaçırdı ve ceketinin iç cebinden sigarasını çıkardı. Sonrasında devam etti.


''Ailecek pikniğe gittik, bir görseydin halimi ama var ya böyle huysuzluk yapıp durdum orda, anneme ikide bir gidelim dedim, ağladım, yerlere attım kendimi''


Sigarasını yaktı ve paketini bana uzattı ama ben geri çevirdim, sigara içmezdim.


''Saatler bana yıllar gibi geçtikten sonra bizimkiler toparlanmaya karar verdi, hızla eşyaları arabaya yükledik ve yola çıktık, böyle camdan dışarı heyecanla bakarken onu gördüm. Ters dönen arabanın içindeydi ve kolu dışarı sarkmıştı.''


Sonra öfkeyle başını salladı ve elini yumruk yapıp derin derin nefes almaya başladı, o an anladım ki öfkesini kontrol edemiyordu.


''Her neyse ona olan sevgimi konuşmak için çağırmadım sizi, sizden tek istediğim şey onun yanında olmama izin verin fakat o bunu bilmesin olur mu?''


Şaşkınlıkla başımı sallamıştım ve sevinçten hızla masadan kalkıp beni de havaya kaldırmıştı, o güçlü kolları belimi sarınca bir ürperti hissetmedim değil. Ve kulağıma defalarca fısıldadı:


''Teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim....''


Hızla o andan sıyrıldım ve üzerimde hızla gelip giden Doğukan'a baktım. Yıllar önce yaklaşmaya cesaret dahi edemediğim adamla şimdi sevişiyordum. Üzerimden kalktıktan sonra tek kelime etmeden uyuduk ikimizde. Sabah kalktığımda Doğukan yoktu ve korkmuştum açıkçası, bir an beni bıraktığını ve gittiğini düşünmüştüm. Ama o an fark ettim ki telefonu komidinin üzerindeydi. Hızla kalkıp duşa girdim. Duştayken Doğukan dan başka bir şeyi düşünemiyordum, ne zaman bu adam benim için saplantı haline gelmişti, ne zaman o olmadan yapamaz olmuştum.  Işıldan iyice nefret etmeye başladım, güzelliğini her zaman kıskandım ama benim etrafımdakileri de elimden almaya başladı yavaş yavaş. Evet ona bir can borcum vardı , çünkü eğer onun yanında çalışmasaydım kardeşim ameliyat olamayacaktı. Annem ve Babam dayılarımdan kaçıp yeni bir hayat kuramayacaklardı. Kafam allak bullak olmuştu, hızla duştan çıktım ve tam yatak odasına girerken Doğukan'ı gördüm karşımda öylece dikilmiş bana bakıyordu. Bir anlık bir refleksle havluyu sıktım.  Oda gülmeye başladı. Her şey mükemmel giderken Doğukan beni bir yere götüreceğini söyledi. Tedirgin olmuştum ama kabul etmiştim. Sonrasında büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Doğukan'ın bu kadar küçüleceğini aklım almıyordu. Saatler öncesinde seviştiğim, her hücresini ezberlediğim adam gözlerimin içine öfkeyle bakıyordu. Dünyam durmuştu, nefes alış-verişim yavaşlamıştı. Beni en zayıf olduğum noktadan vurdu . Ona olan saplantılı aşkım saplantılı bir öfkeye dönüşmüştü. O adam benimle zorla sevişmedi.  Fakat öyle bir konuşuyordu ki sanki her şeyi ben istemiştim gibi . Beni öylece bırakıp gitseydi belki affederdim onu fakat o bana büyük bir oyun oynadı. Beni o ıssız yerde öylece yalnız bıraktıktan sonra arkadaşımı aradım ve beni gelip almasını istedim. Geldiği zaman tek kelime dahi etmeden beni eve bıraktı arkadaşım. Evin önüne geldiğimde içeri girmek istemedim. Bu evde Doğukan vardı baştan sona. Uzun bir süre eve öylece baktım, yanımdan geçen insanların bana bakarken dudak ısırıp, gözlerini büyüttüğünü görebiliyordum. Saçı dağılmış, makyajı akmış, yaka paça bir şekilde bir evin önünde ağlayan kadın için herkes  tacize uğradığını düşünürdü ama kimseye laf anlatacak halim yoktu. Yavaşça doğrulup kapıya yöneldim, hıçkırıklarıma engel olamıyordum.

Kapıyı açar açmaz gördüğüm ilk şey mutfak oldu, ayaklarımı yere süre süre mutfağa gittim ve masadaki pakete yöneldim, bir sigara yakıp ağlamaya devam ettim, sigarama hayran hayran bakıyordum çünkü sigaraya Doğukan yüzünden başlamıştım. O adamın sigara içmesine, gülmesine, şaşırmasına, öfkelenmesine kısacası her şeyine aşık olmuşken yaptıkları içimi kemiriyordu. Öfkeyle bütün tabakları ve bardakları kırdım. Kırılan bardağın parçası elime batıp kanatınca sessizleşip akan kanı izledim. Yavaşça doğruldum yerimden ve ecza dolabına yöneldim. Ama boş şarap şişesini ve kül tablasında üst üste yığılan izmaritleri görünce içim daha da acıdı. Alt dudağımı ısırıp ecza dolabına yöneldim. Elime pansuman yapıp sardıktan sonra her şeyi yerine koydum. Mutfağa tekrar yönelip temizlemeye başladım. 2 saat içerisinde mutfak tertemizdi. Büyük bir çöp poşetine şarap şişesini, kül tablasını ve Doğukan'a ait bir kaç küçük eşyayı attım. Sonra üzerimi değiştirdim. O ev haliyle dışarı çıkıp çöpü attım ve eve geri yöneldim. Eve girdiğim esnada telefonuma mesaj geldi ve umutla koştum telefona doğru, bir ihtimal Doğukan pişman olmuştur da özür diliyordur diye.  Ama gelen mesajla acım daha da artı.

Gönderen: Doğukan

Mesaj: Eşyalarını toparlamayı bitir artık, sabah erken saatte gelip alacağım seni ve bir tekneyle uzak bir yere gideceksin, hesabına da yeni bir hayat kurman için gerekli bütün miktar yatırıldı. Sakın geç yatma, yarın sabah görüşmek üzere :)


Telefonu karşıdaki duvara fırlattım ve çığlık atmaya başladım. Bu acı ne zaman bitecekti.


Ufak bir acı hissettim kasıklarımda, yatak odasının banyosuna gidip ağrı kesici aldım ve yatağımın kenarına oturdum. Bir kenara fırlatılan geceliğime bakınca pişmanlığım daha da büyüdü. Gözlerimi oradan kaçırırken gözüme bir şey takıldı. Yavaşça doğrulup oraya yöneldim. Gördüğüm saydam şey karşısında mutluluktan ağlamaya başladım. Şimdi elime düştün Doğukan.

Prezervatif yırtılmıştı. Ve Doğukan bunun farkında değildi.

O an aklıma bana uçurumdayken söyledikleri aklıma geldi.

''Kartları açık oynuyoruz Alya'' demişti bana.

Haklıydı.

Kartları açık oynuyorduk..


DEĞERLİ OKUYUCULARIM, HEPİNİZDEN ÖZÜR DİLİYORUM AMA ''BURAK'' İSMİNİ YAŞADIĞIM ÖZEL NEDENLERDEN DOLAYI DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA KALDIM .MERAK ETMEYİNİZ BUNDAN SONRA KARAKTERİN ADI DOĞUKAN OLARAK KALACAK,HEPİNİZDEN TEKRAR TEKRAR ÖZÜR DİLERKEN SONRAKİ BÖLÜM İÇİN PEÇETELERİNİZİ HAZIRLAMANIZI RİCA EDİYORUM,UMARIM BU BÖLÜM HOŞUNUZA GİTMİŞTİR,İYİ AKŞAMLAR..

Şeftali KırmızısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin