Melissa'nın ağzından;
Büyük bir pişmanlık içimi sürekli kemiriyordu. Onun kalbini kırmıştım bunun yüzünden onu affettirmeyi kendime zorunlu kılmıştım.
Bugün konserim vardı onun için öğleden sonra provaya gitmeliydim. Ama öğleye kadar vaktim vardı. İşte bi açık yakalamıştım. Onun gözünde değerli olmasaydım bu kadar sinirlenmezdi. O an ne kadar şaşırmış olsam bile bana hesap sorması beni o durumda bile mutlu etmişti. Sonuçta bana değer vermesi belki de bir hoşlantı belirtisiydi. Bana o şekilde bağırması o zaman sanki "seni seviyorum" diyor gibi gelmişti.Bunlar çok güzeldi ama şimdi halletmem gereken bir sorun vardı. Artık ustumu değiştirmiş yola çıkmıştım. Bile bile kahvaltı yapmamıştım. Belki kahvaltı için biraz izin alabilirdik. Tabi Oğuzhan da isterse. Sonunda gelmiştim. Fikret Hoca beni uzun suredir tanıyordu ve bence seviyordu çünkü kızıyla da çok iyi anlaşmıştım. Fikret Hoca'nın bunlardan dolayı izin vereceğini varsayarak cesaret toplayıp içeri girdim. Etrafta ses yoktu derken ayak sesleriyle beraber bir adam kim olduğumu ve kim için geldiğimi sordu. Ben zaten kendimi tanıtmaya kalmadan Şenol Hoca beni görüp içeriye davet etti. Ve güvenlik olduğunu sonradan öğrendiğim adama "bu kız buranın kızı sayılır" demesi gülmemize sebep olmuştu.
"Şenol Amca ben Fikret Hoca'dan Oğuzhan'la kahvaltı için izin almaya geldim." dedim
Bu sözlerimde komiklik bulmuş olacak ki yüzünü bir gülümseme kaplamıştı. Daha sonra"Oğuzhan haa!" dedi ve tekrar yüzüme anlamlı bakışlar atıp güldü. Ben neden güldüğünü sezip
"Sandığın gibi bir şey değil sadece arkadaşım." dedim.
"Hadi öyle olsun. Ama bugün geç uyanacaklar maçı kazandıkları için ödül olarak bugünkü antrenman bir saat ileri alındı." dedi.
O an içim rahatlamıştı çünkü geldiğimde onu kahvaltı masasından kalkmış görmek istemezdim. Daha sonra birlikte Fikret Hoca'nın odasına doğru ilerledik. Geldiğimizde ben içeri girdim. Ama Şenol Hoca bizi yalnız bıraktı. Ben Şenol Hoca'ya anlattıklarımı tekrar ona da anlatmıştım. Gel seni biraz gezdireyim dedi ve odadan çıktık. Yenilenmiş haliyle daha güzeldi Nevzat Demir Tesisleri. Gerçekten harika olmuş, çok güzel gibi iltifatlar ederek gezmeye devam ediyorduk ki karşımıza Kerim ve Necip çıktı. Beni tanıştıracakken zaten önceden tanıştığımızı söyledik. Zaten Gökhan ve Oğuzhan sağolsun beni takımdaki herkesle tanıştırmıştı. Yeni kalktıkları her hallerinden belliydi. Daha sonra yanımızdan ayrıldılar ve biz de gezmeye devam ettik.
Sonunda gezmeyi bitirmiştik. Dinlenme salonuna geldiğimizde bütün takımın kalkmış Fikret Hoca'yı bekliyor olduğunu farkettik. Fikret Hoca aşçıya
"Kahvaltıda bir kişi olmayacak bir tabak eksik koyun." dedi ve. Oğuzhan'ı odasına çağırdı üçümüz birlikte odaya ilerledik. Tam odaya girdik Fikret Hoca geri dışarı çıktı. Buna Oğuzhan kadar ben de şaşırmıştım ama şu an bunların hepsini benim ayarladığımı düşündüğünden adım kadar emindim. Ama ben sadece planımı anlatmıştım geri kalan her şey Fikret Hoca'nın ayarlamasıydı. Ben hiç uzatmadan Oğuzhan'a
"Bak kendimi affettirmem gerektiğinin farkındayım. Bu yüzden seninle kahvaltı için izin aldım. Bak bana bir şans ver gerçekten kendimi........"
sözümü tamamlamaya kalmadan Oğuzhan birden beni öpmüştü. Şu an hayalimde bile göremeyeceğim kadar güzel bi andı. Ama tabiki uzun sürmedi. Kısa bir süre beni öptükten sonra
"Sana hiç küsmedim , darılmadım da ama bi kahvaltıya hayır demem." dedi.
Bense gülümsemiştim. Tam çıkıyorduk ki bana dönerek "bazen sana inanmıyorum Fikret Hoca'dan nasıl izin aldın?" dedi. Ben de "bizim aramızda bir sır " dedim.
Ve sonunda dışarı çıkmıştık. Oğuzhan Fikret Hoca'ya teşekkür ettikten sonra dışarı çıktık ve arabaya doğru yürüdük. Güzel bir kahvaltı yeri bulup oturduk. Ama güzel dakikalar anlaşılmayacak kadar çabuk geçmişti. Onun o gülüşü beni ona daha da bağlıyordu. O da beni sevdiğini bugün o öpücükle açıklamıştı.
Ama ben onun kadar cesaretli olamadığım için sessiz kalmıştım. Tesislere Oğuzhan'ı bırakmak için tekrar gidecektim onun için giderken tesisler yenilendiği için hediye alıp da gitmek istedim. Birkaç mağaza sonra uygun hediyeyi bulmuştum. Tekrardan yola çıktık. Geldiğimizde onlar da yeni kahvaltıdan kalkmıştı. Biz birlikte içeri girdik ve Fikret Hoca'nın odasına gidip
"Tekrar ben. Ama bu sefer yeni tesis için hediyeyle." diyerek güldüm. O da bana karşılık vererek güldü. Bu da bittikten sonra çıkıp Gökhan'ı ve Oğuzhan'ı öptüm.(tabiki de yanaklarından.). Onlarla da vedalaşıp bu akşamki konserime herkesi davet ettim. Onlar da işleri olmazsa geleceklerine söz verdiler. Bu işi de halledip provaya gittim. Sahnede söyleyeceğim şarkılar da hazırlandı.
Akşam olduğunda gözlerim onları aramıştı. Sonunda onları görmüştüm .Takimdaki herkes sevgilisini alıp gelmişti. Benim için hepsi değerli insanlardı o an onların yerinin çok farklı olduğunu hissettim. Konser sonrası hepsi kulise gelip muhteşemdin , harikaydın gibi sözler söyleyip beni sevindirdiler. Hepsi çok iyi çok temiz kalpli insanlardı. Bana tekrar yalnız olmadığımı hissettirmişlerdi.
Onlar EFSANE arkadaşlardı.........
(Yazdığım en uzun bölüm) :-)