Bölüm - 17 //-Aşk mı Sevgi mi? +Sen.

2K 138 37
                                    

Ben artık mutluyum.

Ve ben artık tam sekiz aydır unuttuğum bu hissi tekrar yaşamaya başladım. Kerem'le geçen her dakikamda mutluluğum kat ve kat artıyordu. Onu seviyordum. Belki platonikti ama seviyordum. Her anımı her dakikamı onunla geçirmek istiyordum. Ona doya doya sarılmak, onu öpmek ve onunla uyumak istiyordum. Onsuz bir dakika bile geçirmek istemiyordum.

Ne yazık ki bunları sadece ben düşünüyordum. Kerem'in bunlardan haberi bile yoktu. Gerçi olsa bile pek kaale alacağını düşünmüyordum. Çünkü Kerem uzun süreli ilişkilere karşıydı.

Kerem'i rahatsız etmemeye çalışarak kafasını göğsümden kaldırmak istesemde kollarını belime daha çok sardığından bu işlemim suya düşmüştü. Derin bir nefes aldım. Saat çok geç olmuştu ve burda kalamazdım.

"Kerem.." diye fısıldadım ama bu onun hiç umrunda değildi. "Kerem.."

"Hı.?"

Sonunda bir ses çıkarmıştı. "Benim gitmem gerek."

"Ya gitme. Yastık gibisin."

Söylediklerine gülmek istesemde buna engel olup kaşlarımı çattım. "Yastık mı? Yok artık Kerem. Bak burda hakikileri var. Onlara sarıl. Yarın erken kalkacağım."

"O niye?"

Ofladım. "Boşver. Beni de bırak artık hadi."

Kollarını yavaş ve isteksiz bir şekilde arladığında hızlıca yataktan kalkıp açılan belimi düzelterek Kerem'e baktım. Yattığı yerden bana masumca bakıyordu. Yanına yatacak gibi olsamda vaz geçtim. "Teşekkürler her şey için. Can'a söyle seni bıraksın." dedi kısık bir sesle.

Gülümseyip ona sadece el sallayarak odadan çıktım.

***

Sırtımdaki çantamı düzeltip yürümeye devam ettim. Aslında buluşma yerine daha vardı ama taksiden biraz erken inip bu sahil havasını içime çekmek istemiştim. Denizi çok severdim.

Ağaçların altındaki bankta oturan kişiyi görünce derin bir şekilde nefes alarak adımlarımı hızlandırdım. Gözleri beni bulduğunda ayağa kalktı. Yanına varmamın ardından bana sıkıca sarılınca ne yapacağımı şaşırdım. Ellerimi iki yanıma bırakıp gözlerimi maviliklere çıkardım.

"Ali.." dedim sessiz bir şekilde. Bende ayrıldığında elimden tutup banka oturttu. Elimi elinden kurtardım.

"Zeynep iyi ki geldin. Gelmeyeceksin diye ödüm koptu."

Yapmacıktan dudaklarımı kıvırıp tekrar eski hallerine soktum. "Buraya gelmem yeniden bir şeyler olacağını göstermiyor." dedim düz bir sesle.

Yüzü mahkeme duvarı gibi olurken tekrar gülümsedi. Omuz silkip "Olsun. Buraya gelmende bir şey." deyip devam etti. "Zeynep bak seni geri kazanmak için her şeyi yaparım. Yeter ki sen iste. Ama lütfen beni affet. Yeniden başlayabiliriz. Bembeyaz, tertemiz bir sayfayı beraber doldurabiliriz. Ne dersin?"

Bakışlarımı oynadığım ellerimden çekip Ali'nin mavilerine diktim. En derinlerine, gözlerinin içinde barınan duygularına baktım da.. Yok.. İçinde en ufak bir pişmanlık, en ufak bir aşk yoktu. Gözler kalbin aynasıdır demişler ya. Bence çok doğru. Ben en başından beri Ali'nin hissettiklerini biliyordum ve şimdide emin olmuş oldum. Onu asla affedemezdim. Asla. Ağzımdan bunlar çıkamazdı. Sonuna kadar.

"Hayır. Öyle bir şey olmayacak. Ben buraya sana karşı olan duygularımın, seni affetmeyecek olmamın farkına varman için geldim. Lütfen peşimi bırak. Yoksa iş ciddi bir hâl alacak. Tamam mı?"

Eksik Parça [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin