beyaz

8.6K 190 2
                                    


Bora'nın yatına atlayıp etrafa bakındım. Ortalıkta gözükmüyordu.

"Birine mi bakıyorsun? " gelen sesin yönünde çevirince başımı Elif'i gördüm. İçimi huzur kaplamıştı sanki. O gerginliğim bir anda üzerimden kalkmış hafiflemiştim.

"Bora işten çıkmış ama kız arkadaşının yanına uğrayacakmış" Diyip ellerini cebine sokup sırtını demire yasladı. Bora'nın yatında ne işi vardı bilmiyordum ama iyi ki buradaydı.
"Daha iyi. O geç gelir o zaman." Diyip koltuğa oturdum.

"Büyük bir sıkıntı sanırım" diyerek yanıma oturdu.

"Gittikçe daha da büyüyen bir sıkıntı" diyerek gülümsedim.

"İpin ucu kaçtı mı?" Diyince iç geçirdim sadece. O kaçan ipin ucunu tutmaya çalıştıkça düşüp duruyordum zaten. Cevap vermeden sessizce gözlerine baktım. Sonra bu kadar çok ona bağlanmak istemediğim için kendimi zorladım başka yöne bakmak için.

"Ben de eşyalarımı toparladım. Gürkan ve annemlerle de konuştum. Yarın sabah Bora beni götürcek eve" Diyip aramızdaki sessizliği bozdu.

"Hayırlısı olsun bakalım. Böylesi eminim daha güzel olur" dediğimde "Teşekkür ederim" Diyip gülümsemesine devam etti. "Kahve içmek ister misin?" Diye sordu. 

"Olur" dedim başımı koltuğa dayarken. Daha erken olmasına rağmen çok fazla yorgun  hissettiğim için uyumak istiyordum. Ama şuanda yanımda duran dünya güzeli bir kızdan vazgeçecek değildim.

"Ama ben yapmayacağım. Geçen gün çok güzel bir yer keşfettik arkadaşlarımla. Yemeğin karşılığı olarak seni oraya götürmek istiyorum." Diyince başımı salladım.  "İyi gidelim bakalım" dedim ayağa kalkıp.

Birlikte arabaya binerken "aslında Bora ve Gürkan'ın da gelmesini istiyordum da seni bu halde görünce dayanamadım" diyip güldü. 

"Ne varmış halimde?" Diye sordum.

"Kurtarın beni diye bağırıyorsun resmen."  Dediğinde gülümsedim. Arabayı çalıştırıp şehir merkezi istikametinde ilerlemeye başladım. "Nerde bu götürmek istediğin yer?" Diye sordum.

"Düz git sen. Ben tarif ederim" diyince "iyi bakalım" dedim.

Kırmızı ışıklarda durduğumuzda bana doğru baktığını fark edince ona doğru döndüm.  "Noldu?" Diye sordum.

"Hiç bir şey geçti de aklımdan" diyince "a en gıcık olduğum şeyi yapıyorsun. Ne düşündüğünü bana söylemek zorundasın" dedim kahkaha atıp. Bana bakıp ne düşünebilirdi?

"Şimdi sen mimarsın yani?" Diyince başımı sallayıp gaza bastım.
"Sola dön"diyince sinyal verip arabayı dar sokağa soktum.
"Bunu mu düşündün?" Diye sordum.

"Nasıl bir yerde çalıştığını ve neler yaptığını merak ettim. Nasıl şirket sahibi oldun?" Diye sordu.

"Ya ben babamın yerinde çalışıyordum.Başka bir firmadan ortaklık teklifi gelince de kabul ettim. Daha sonra da şirketin tamamını satın aldım" dedim.  Nasıl zor zamanlar geçirmiştim ama bir ben bir Allah biliyordu. Belki biraz Asya ve Bora da. 

"Niye babanın şirketiyle devam etmedin ki? " Diye sordu. Bunu nasıl açıklayacaktım ki şimdi?

"Babamla yollarımız ayrılınca ben kendi yolumu çizdim. Bu konuyu kapatalım mı?" Diye sordum. Babamın konusu açıldıkça heyheylerim tepeme çıkıyordu.

"Burası." Diyip kırmızı led camlı yeri gösterdi.

"Kafe olduğundan emin misin?" Diye sorduğumda kahkaha attı. "Ya saçmalama. Amsterdam'da mıyız?" dedi.

BİR ADAMIN HİKAYESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin